Öncelikle belirtmeliyimki bu isim İslam dini için hiç bir anlam ifade etmeyen, hatta İslam inancına aykırı bir inanıştır. Peki bizi ilgilendiren kısmı neresi sorusuna yanıt bulmaya çalışacağız.  Bilindiği üzre insanlık tarihi Hz. Adem ve Hz. Havva ile başlar. Allah Hz. Adem’i topraktan yarattı ve O’na suret verdi. Sonra O’nun kaburga kemiğinden Hz. Havva’yı yarattı ki O’ndan bir parça olsun. Sonraki süreci ise az çok herkes bilir.  Şimdi ise ezber bozan, belkide çoğu kişinin hiç duymadığı birşeyden bahsedeceğiz. Eski bir yahudi inancına göre Adem ile Havva’dan önce Adem’in Lilith adına başka bir eşi vardı. Yani Adem’in ilk eşi Havva değil Lilith’di. Ama inanışa göre kendini bize hiç göstermesede tarih boyunca aramızda dolaşıp, her kadın erkek tartışmasının fitilini ateşleyen oydu. Bu saçma inanışa göre Tanrı Adem ile Lilith’i yarattı ve onları huzur içinde yaşamaları için cennete yerleştirdi. Ama Lilith erkeğine itaat eden bir hanım değil aksine onu ve kararlarını sorgulayan, eşit olduklarını savunan baskın dominant bir karakterdi. Günümüzde aile kurumunu çökme noktasına getiren boşanma oranlarını akıl almaz hızla arttıran altı doldurulmamış bu eşitlik mekanizması Adem ve Lilith’in cennette bile mutlu olmalarına izin vermiyordu. Ve Lilith Adem’in tavırlarının bu ilişkinin yürümesine engel olduğunu düşünerek ayrılık kararını verdi. Tanrı’nın söylenmesi yasak olan ismini söyleyerek göğe yükseldi. Cenneti terk ederek sahip olduğu tüm imkanları kaybeden Lilith, dışlanmışların arasında kaldı. Çevresindeki cinlerle ve cinlerin kralı Şamael (Şeytan) ile ilişkiye girdi ve onlardan çocuklar doğurdu. Ademi çabukcak unutan Lilith cinler ve şeytanlarla gününü gün ederken(?), cennette yapayalnız kalan Adem, yalnızlık acısıyla çile çekmeye dayanamadı ve Tanrı’dan Lilith’i geri istedi. Tanrı, Sanvai, Sansanvai ve Semangelof isimli üç meleği Lilith’i geri getirmekle görevlendirdi ve dediki “Eğer yine emrime karşı gelip dönmeyi reddederse hergün 100 çocuğunu öldürün!”. Lilith’e Tanrının emrini ileten melekler, Lilith’den kesin bir şekilde red cevabı alırlar ve aldıkları emri yerine getirerek Lilith’in çocuklarını gün be gün öldürürler. Lilith evlatlarının acısını henüz içine sindirememişken, Tanrının kendi yerine Havva’yı yarattığını ve Adem ile beraber cennette her türlü nimet ile donatılıp mutlu mesut yaşamaya başladığını öğrenir. Üstelik Tanrı Havva’yı Ademin kaburga kemiğinden yaratmıştır ve böylece Adem’den bir parça olan Havva asla O’na karşı gelmeyecek, itaatkar olacaktır.  Lilith, duyduğu evlat acısı üzerine kıskançlık tohumlarınıda ekledikten sonra, Adem ile Havvanın çocuklarına nefret duyarak, hamile ve doğum yapmış kadınların, bebeklerin başdüşmanı olmaya yemin eder. Erkek çocukların doğduktan sonra ilk sekiz gün, kız çocukların ise ilk yirmi gün içinde canını alacaktır. Sadece yakınlarında bu üç meleğin ismi ya da şekli bulunanlara dokunulmayacaktır. Lilith artık kötüler tarafına geçmiştir. Aslında Lilith hakkında pek çok efsane ve öykü vardır. Örneğin Talmud'da (Tevrat'ın başta yazılı olmayıp, sonradan yazılı hale getirilen ikinci bölümü) ondan dişi bir şeytan olarak söz edilir. Bu rolüyle bir hayalet gibi yüzyıllarca tarih sayfalarında dolaşır. Kadın ve çocukları hedef alır, erkekleri baştan çıkararak onlara zarar verir. Yaptıkları bunlarla sınırlı değildir. Bir hayalet gibi kadınların beynine girip, erkeklerle eşit haklara sahip olma savaşını günümüze kadar sürdürür. Bazı efsanelerde de cadı suretinde karşımıza çıkar. Lilith'e hepsi birbirinden farklı, ancak hepsi de kötü yakıştırmaların niye yapıldığını anlayabilmek için geriye dönüp, dinler tarihine ve efsanelere bir göz atmak gerekiyor. Lilith'in geçmişi tek Tanrılı dinlerden çok daha önceye, eski Mezopotamya uygarlıklarına kadar uzanıyor. Genellikle Sümer ve Babil mitolojisindeki rüzgar tanrıçası Lilitu ile ilişkilendiriliyor. Lil, fırtına ya da rüzgar anlamına geliyor. Lilith'in Yahudi efsanelerinde ne zaman boy gösterdiği bilinmiyor. Çünkü tanrılar ve efsaneler, doğu kültürlerinin birçoğunda ortaktı ya da büyük benzerlikler taşıyordu. Yine de her koşulda, Yahudilerin şeytanla ilgili inanışlarında önemli bir yere sahipti. Erkeklerin aklını başından alan bir şeytan olarak görülüyor ve ondan çok korkuluyordu. İnanışa göre Lilith üç meleğe şöyle demiş: "Ben çocuklara zarar vermek üzere yaratıldım, doğumdan sonraki ilk sekiz gün içinde erkek çocuklarına, yirmi gün içinde de kız çocuklarına.  Yemin ederim: Sizi ya da görüntünüzü bir muska ya da tılsım üstünde görürsem, o çocuğa hiçbir zarar vermeyeceğim." O günden bu yana çeşitli kültürlerde, yeni doğan çocukların kötü kalpli Lilith'e karşı korunması için özel tılsımlar kullanılmaya başladı.Lilith'in halk inanışlarında varlığını yıllarca korumasının ve bir gün gelip de bir şekilde cadılarla ilişkilendirilmesinin nedeni de budur. Yeni doğan çocuklara nazar boncuğu takılması yada yataklarının başına asılması sizlere tanıdık geliyor mu? Ayrıca pek çoğumuz duymuş yada kendi hayatlarında uygulamıştır ki, Lohusa kadın ve bebeği 40 gün boyunca yalnız bırakılmaz, anne ile bebeğin yattığı odaya süpürge koyulur, 40 gününü doldurmamış bebek akşam ezanından sonra dışarı çıkarılmaz hatta bazı kişilere göre 40 gün boyunca hiç dışarı çıkarılmaz. Bebeğin çamaşırları 40 gün boyunca evin dışına asılmaz. Yani bir nevi 40 gün bebek tecrit edilir ve sanki bu evde bebek yok mesajı verilmeye çalışılır. Hatta bir atasözü der ki “Yeni doğan bebeğin 40 gün mezarı açık durur”. Yani bebeğim oldu diye sevinme 40 gün içinde ölebilir.  İşte biz müslümanların inancına kadar yerleşmiş bu efsaneyi el birliği ile yaşatmaktayız farkında bile olmadan. O’nun için ne diyor Yüce Yaradan “İKRA”...