İnsan hayatını dizayn etmekle tüketiyor ömrünü. Bireysel olarak baktığın zaman herkes farklı bir yaşayış içinde gibi olsa da tarih boyunca yaşayan toplumların geneline bakınca tekdüze bir yaşayış hakim her devirde. Ama ne olursa olsun kişinin kendisini bu çabanın dışında bırakması imkansız. Bu sebeple bu kavga ilahi bir kavga oluyor herkesin özelinde. Yaşamın bireysel döngüsü olduğu gibi toplumun genelinin yaşayışında da bir yaşam döngüsü var. Zamanla her şey değişir kuralı muhakkak işlemeye devam ediyor.

İşte bu yaşam döngüsü ne kadar bizim kontrolümüzde işliyor bilemiyoruz. Hayatımızın her anına hükmedebilen bir gücümüz olduğunu varsaysakta gerçek ne kadar bununla örtüşüyor? Çünkü bireysel dinamikler mi yoksa toplumun bütününü kapsayan dinamikler mi daha güçlü anlamak gerek. Çünkü gerçek gücün kimde olduğunu bilmeden, verdiğiniz mücadelede karşınızdaki düşmanı tanımıyorsunuz demektir. Tanımadığınız düşmanla savaşmanız, savaşsanız bile galip gelmeniz imkansız. En fazla küçük başarılarla galip geldiğinizi zannederek kendinizi avutursunuz.

Peki bireysel yaşam döngünüzü dizayn etmekten vazgeçebilir musunuz? Elbette hayır. Çünkü ikisi birbirini tamamlıyor aslında. En küçükten en büyüğe kadar oluşturulan döngü toplumu oluşturan bireylerin bütününe yansıyor eninde sonunda. Bunu en basit şekilde son yerel seçim sonuçlarına bakarak anlayabilirsiniz. Herkes kendi bireysel dinamiğini bilse de sonuç görülene kadar toplumun genel dinamiğine yansıyan bireyselliğin boyutunu kestirmek neredeyse imkansız. Ancak herşey olup bittikten sonra gerçeği görebiliyorsunuz.

Genel döngüyü etkileyen en önemli şey bireysel döngüyse o halde, verilen mücadele asla boşa değildir. Bazen siz kendi döngünüzü toplumun genelinden önce dizayn ettiğinizde bunun genele yansıması biraz vakit alabilir. Ama eninde sonunda siz toplumun aynası olduğunuzu görürsünüz. Yapmamız gereken kendi doğru yaşam döngünüz için mücadele etmekten asla vazgeçmeyin. Yunus Emre’nin dediği gibi “Siz doğru olun, eğri belasını bulur”.