Güç Zehirlenmesi, tarihin eski zamanlarından beri var olan ve toplumların yapısını derinden etkileyen olumsuz bir durumdur.
Bu kavram, bireyin veya bir grubun elde ettiği gücün sarhoşluğuyla hak hukuk ve ahlaki değerlerden uzak, etik normlardan ve toplumsal sorumluluklardan uzaklaşması durumunu ifade eder.
Son zamanlarda yetkililerde çok karşılaşılan Güç Zehirlenmesi yaşanıyor.
Genellikle yöneticiler, liderler veya yüksek mevkideki kişilerde görülen bu durum, toplumda, “KENDİNİ NE SANIYOR” diye karşılık bulur.
Güç Zehirlenmesi, adil ve dengeli bir yönetimin önündeki en büyük engellerden biri olarak kabul edilir.
Günümüz siyasetinde bu terim çok kullanılmaya başladı. Yetkilerini aşarak karar verme de buna yakışan bir ifadedir.
Nazilli Belediyesi de tarihinin en büyük GÜÇ ZEHİRLENMESİ dönemini yaşıyor.
Sorun çözmek için göreve gelen Başkan, uzlaşı kültüründen uzak 450’ye yakın esnafa karşı, bir dayatma sürdürüyor.
Herkesi, güya dinliyor gibi görünüyor, ne var ki bildiği dayatmadan vazgeçmiyor. Bu da toplumda huzursuzluk yaratıyor.
DEDİĞİM DEDİK ÖTTÜRDÜĞÜM DÜDÜK kararından ödün vermiyor.
Nazilli’nin menfaati, Belediyenin menfaati, böyle korunmaz sayın Başkan. 15-20 yılın hatası böyle giderilmez.
Bu ısrarının arkasında ‘KİME NE SÖZ VERİLDİ ACABA’ aranmaya başladı.
Ben olsam buna fırsat vermezdim sayın Başkan. Çünkü göreviniz, hoşgörü içinde, adaletli çözümü gerektiriyor.
ESNAFIN, DÜKKÂN KİRALARINI, GÜNCELLEME İLE AŞARDIM. Bu hem sizi hem de esnafımızı rahatlatırdı. Toplumdaki kutuplaşmayı körüklemezdi. Sorun uzadıkça, dedikodularda çoğaldı.
İnşallah kararınızdan pişman olmazsınız. Kararınız Nazilli’ye hayırlı olur. Ama sanmıyorum.
Eğer bu olmazsa, hani şu KENDİM ETTİM KENDİM BULDUM.. GÜL GİBİ SARARIP SOLDUM şarkısı var ya.. Oturur gece gündüz o şarkıyı söylersiniz.
Bu şarkıyı beğenmezseniz, OVALARA KARLAR YAĞMIŞ ÜŞÜMEDİN Mİ? SEN BU İŞİN SONUNU DÜŞÜNMEDİN Mİ? türküsü de olabilir Başkanım…
**
KUBİLAY OLAYI, TARİKATLARIN BAŞKALDIRISIDIR!
23 Aralık 1930 günü Menemen'de meydana gelen olayda,
43. Piyade Alayında yedek subay olarak görev yapan Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay,
Şeriat isteyenler tarafından şehit edildi.
Genç Cumhuriyet rejiminin kuruluşundan, yedi yıl sonra tanık olduğu diğer bir önemli irtica olayı, “Menemen Olayı” olarak tarihe geçti.
Derviş Mehmet liderliğinde, şeriat isteriz diyen bir grup Kubilay’ı yaralıyor.
Kubilay yaralı halde uzaklaşarak cami avlusuna sığınıyor.
Derviş Mehmet ve arkadaşları peşinden geliyor.
Derviş Mehmet, çantasını açıp testere ağızlı bağ bıçağını çıkarıp, Kubilay'ın başını kesip bedeninden ayırdı.
KUBİLAY OLAYI, Türkiye’de cumhuriyete karşı tarikatların ilk başkaldırısıdır. Bu acı olay, 23 ARALIK 1930 tarihinde gerçekleşiyor.
Yaşanan olaylardan maalesef hiç ders almıyoruz. Siyasi menfaat uğruna ülkemizin geleceğini tehlikeye atmaktan da kaçınmıyoruz.
Bu sıkıntılı günlere, bu anlayışla geldik. Siyaseti ülke yararına yapmıyoruz.
7’den yetmişe herkes tarikatların kanadı altında beslendiğini bilir. Hepsinin de tek hedefi vardır.
BAŞKALDIRMAK, HÜKÜMETİ YIKMAK. DEVLETİ ELE GEÇİRMEKTİR.
Bunları bildiğimiz halde, neden cemaatleri besleriz? Parti menfaati için neden ülkemizin geleceğini tehlikeye atarız?
Özellikle bu tür din istismarcıları, kafa kesmekten hoşlanır. İnsana değer vermez. DİN EKSENLİ ŞERİAT EN BÜYÜK ÖZLEMLERİDİR.
Devletçe, milletçe bunlara karşı dikkatli olmalıyız.
ATATÜRK CUMHURİYETİ HEPİMİZİN İDEALİ OLMALI. CUMHURİYETİ EL BİRLİĞİ İLE KORUMALI.
**
TÜRK SPORU, TEPE TAKLA NEREYE GİDİYOR?
Sporu hepimiz dostluk kardeşlik olarak bilir kabul ederiz
Son zamanlarda, ülkemizde spor bu amaç için mi yapılıyor?
Türkiye’den başka hangi ülkede futbol hakemleri bu kadar baskı altında maç yönetiyor.
Bir hakem maçta, saniyenin onda biri kadar bir zaman içinde karar veriyor
Ama bizim yorumcular alay ede ede, argo benzetmelerle,
Oynat, oynat biraz al geriye biraz dahalarla pozisyonu inceleyip, hakemlerle alay edercesine hakemleri eleştiriyorlar
Bu hakemde özgüven kalır mı?
Eskiden hakemler büyük takımların maçlarında görev alınca, bayram yapardı, böyle bir maça atandığı için.
Ama şimdi böyle bir atama yapılınca, titremeye başlıyor. Bu sporumuzun çöküşüdür. Hala farkına varamadık.
Futbolcuların maçlarda, kendilerine parmak sallandığı itibar kaybının yaşandığı bir hakem dönemi yaşıyoruz.
Kulüp ilişkileri YAPI TARTIŞMALARI arasında hakaret dönemi başladı.
Siyasetteki AT ÇAMURU İZİ KALIR anlayışı maalesef sporumuza da sıçradı.
Bu gelişmeler hayır işareti değil. İlk kez sporumuz kin öfke ve hakaret saldırısı altına girdi.
Kulüp yöneticileri, milyonların önünde birbirlerine hakaret edercesine davranıyor.
Altı ay önce destek verdiği federasyon başkanına bugün istifaya davet ediyor.
Aklı başınıza alın beyler. Kendimizi dünyaya güldürmeyeli. TÜRK SPORUNA BU DURUMA GETİRMEK, HİÇ BİRİNİZİN HADDİ DEĞİL.
**
AMERİKA MI? AMAN HA!..
Uluslararası ilişkiler satranç oyuna döndü. Kimin, nerde nasıl hamle yapacağı bilinmiyor.
Gelişmiş ülkeler çifte standarttın adresi oldu. Ülke ilişkileri devletlerin çıkarlarına uygun her gün değişiyor.
Türkiye bu çifte standarttın içinde kendine yer bulmaya çalışan bir ülke.
Amerika “Allah” dese sözüne güven duyulmayan ülke oldu. ÇIKARI İÇİN YAPMAYACAĞI İŞ YOK.
Her Türkiye’m deyişinde altından bir oyun çıkıyor. Amerika için tek şart Amerika’nın menfaatlerinin korunması.
Onlar için dost müttefik diye bir şey yok. Sadece menfaatlerine itaat edenleri dost kabul ediyorlar.
Yeni Amerika Başkanı Trump ayağının tozuyla, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a övgüler yağdırmaya başladı.
Cumhurbaşkanımızın, çok zeki bir insan olduğunu söyledi. Onunla çok iyi anlaştığını ifade etti.
Devamla, ”Türkiye’nin çok güçlü bir orduya sahip olduğunu” ifade etti.
İster istemez ‘bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü’ sözü geldi aklıma.
Trump’un bu sözleri Amerika’nın Türkiye için yeni bir oyun başladığını akıllara getirdi.
Hepsi de Türkiye’ye karşı ALİ CENGİZ OYUNLARINI uygulama pesinde.
Bu kadar iki yüzlü politikaya pes doğrusu. Bırakalım Amerika’yı Putin’in başyardımcısı geçen hafta ne dedi? “ATATÜRK CUMHURİYETİNİN SONU BAŞLAMIŞTIR” dedi.
Ülkemiz gerçekten çok hassas bir dönemden geçiyor. Bu süreçte milli birlik ve beraberliğimiz, çok önemlidir.
Türkiye üzerinde büyük oyunlar oynanıyor. Bunu hepimiz seziyoruz.
İSTER SEVELİM, İSTER SEVMEYELİM. TÜRKİYE’NİN BU SIKINTILI DÖNEMDE, EN BÜYÜK ŞANSI, DEVLETİN BAŞINDA, TECRÜBESİYLE RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN BULUNMASIDIR.