Kavram kargaşalarının arasında gerçeklerden uzaklaşıyoruz. Ülkede hangi konudan bahsedilse insanlar şikayetçi. Artık dayanılmaz bir noktaya gelen ekonomi başta olmak üzere siyasetten, spora hiç kimse düzenden memnun değil. Aslında bu iş hep böyleydi diyenler haklı mı bilmem ama herkesin eskiyi özlemesi ve araması bu iddiayı ya çürütüyor yada ne kadar unutkan bir toplum olduğumuzu gösteriyor.
Ne olursa olsun artık her alanda bireylerin değişmesini istiyoruz. En son yapılan yerel seçimlerden sonra bile bu istek yatışmış değil. Öyle ki bireyler değişmiş gibi görünse de halk için hiç bir şey değişmiyor bu ülkede. Halkın ne yaparsa yapsın bireyleri düzeltme gücü neredeyse sıfıra inmiş durumda. Daha tehlikelisi halk artık bireyleri değiştirebileceğine inanmıyor galiba.
Geriye dönüp baktığımızda hayatımızla beraber yitip giden pek çok şeyimiz var. Zamanı geri getirmenin imkansız olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu bilgi geçmiş için değil ama bugünü daha doğru şekillendirmek için asla unutmamamız gereken bir gerçek. Geçmişe takılı kalıp yarınları da heba etmeyi seviyor muyuz yoksa? Bu da cevabı çok net bir soru değil. Herkesin kendine göre kaçamak cevapları var. Ama doğru cevabı hep birlikte bulmakta zorlanıyoruz. Demek ki toplum reflekslerimizi de kaybetmişiz.
Yine kaybettiklerimize oturup ağlamakla vakit mi kaybedelim? Bir şeyleri gerçekten değiştirme zamanı çoktan geldi. Kendimize inandırdığımız yalan bahanelerden kurtulmamız gerek. Kazanmanın yolu mücadele etmekten geçiyor. Bitmeyen, yılgınlık göstermeden, tüm imkansızlıklara rağmen mücadeleye devam etmek. Biz bunu pek çok kez yapmış ve başarmış bir milletiz. Atalarımız bize boş ve bıkkın mücadelenin ne anlama geldiğini söylememişler mi? Havanda su dövmekten öte bir mücadele gerekiyor.
Neler için mücadele etmeliyiz…