Neler için mücadele etmeliyiz…
Herkes kendi mücadelesine kendisi isim bulacak. Bu isme bir isim giydirecek ve bir resme dönüştürecek. Herkes kendi mücadele stratejisini kendisi belirleyecek. Bıkkınlık göstermeden verilecek bir savaş haline getirecek bunu. Başlangıç ve bitiş aynı hevesle olmayacak elbette. Ancak vazgeçme noktasına geldiği anda daha güçlü sarılacak kavgasına. Varmak istediğimiz noktaya bizi sokak dövüşleri değil, fikri mücadelemiz getirecek. Bir destan yazılacaksa eğer bu şekilde olacak.
Ben kendi savaşımın adını çoktan koydum ve bu uğurda savaşmaya devam ediyorum. Doğru yolda olduğumu biliyorum çünkü bu sebeple bu kadar sevmeyenim var. Onlar beni aşağılayarak beni yıpratacaklarını ve vazgeçireceklerini zannediyorlar ama aslında tam vazgeçeceğim noktada beni bu kavgaya daha güçlü sokuyorlar. Ben bu kavganın azığını rakiplerimden ediniyorum. En büyük avantajım da bu. Eğer düşmanını tanımıyorsan kaybetmeye mahkumsun. Beni tanımayan, tanıyacak donesi olmayanlar üzerime zeka seviyesi benden düşük piyonları yolladıkça ben onları daha iyi tanıyorum. Hem bu savaş kısa soluklu değil. Sonuç ne zaman gelirse gelsin umurumda değil. Çünkü sonuç ne kadar zaman alırsa zafer de o kadar görkemli olur.
Benim savaşım kendi şahsi menfaatlerime karşı verilmiyor. Karşımdakiler ise tüm silahlarını menfaatleri üzerine kurdukları için sonuç kaçınılmaz olacak. Ekmek yediği kaba pislemekten asla çekinmeyecek kadar şahsi menfaatlerinin arkasına saklananlar, öne sürdükleri piyonların yem olduğunu bilirken, bu piyonlar ilk feda edileceklerin kendileri olduğunu bilmiyor. Herkes sırasını bekleyecek. Piyonlar düşecek önce ve illaki şah savunmasız kalacak.
Bak yediğin hurmalar tırmalamaya başladı çoktan. Bir gün egona kurban verdiğin değerlerin için ağlayacaksın ve o günün gelmesi çok yakın. Çünkü sen havanımda su var sanıyorsun ama ben oraya çoktan seni koydum bile.