2) Kelt soyundandır. Quilliam müslüman oldup İslamiyete yaptığı hizmetlerden dolayı, 1893 yılında 2. Abdülhamid tarafından Britanya Adaları Şeyhülislam’ı olarak atandı.  Okültist ve ezoterik bilimlere meraklı olan Quilliam, çok yakın arkadaşı olan Aleister Crowley ise 33. dereceden mason ve Altın Şafak Hermetik Cemiyeti adlı gizli teşkilatın kurucusudur. Abdulhamid Han tüm bu bilgilere sahip olmasına rağmen, Quilliam’ı siyaseten Şeyhülislam yapmıştır. Dünya üzerindeki gelişmelere bakıldığında Abdülhamid’in siyasi zekası bir kez daha bu olayla ortaya çıkmaktadır. Quilliam yaşamı boyunca İngiltere’de 600 den fazla insanın Müslüman olmasına vesile olmuştu. Küçük oğlu Ahmed Galatasaray Lisesi’nde yatılı okudu. Quilliam’ın yakın arkaşı olan Aleister Crowley, ise “batıya doğu mistizmini tanıtmıştır. Dünyanın en kötü üne sahip adamlarından biri olan Crowley “Yaşamış En Gizemli Adam” ve “The Beast 666” olarak ün salmış bir Kelt’dir. Günümüz satanizminin temellerini atan, yaptığı çalışma ve büyülerle sayısız katliama sebep olan Crowley, toplumun huzurunu ve güvenliğini bozduğu gerekçesiyle İtalya ve Fransa dahil birçok ülkeden sınır dışı edilmiştir. Yaptığı kanlı ayin ve kara büyüleriyle 20. yüzyılın şeytanı olarak anılmıştır. Paganizm, şamanizm gibi gözler önünde olmayan doğu dinlerini ve kültürünü batıya taşıması, diğer bir deyişle doğu ve batıyı harmanlamış olması ile ünlüdür. Düşünceleri ve öğretileriyle bir kuşağın peşinden koştuğu o büyük sanatçıları, dolayısıyla yapıtlarını da derinden etkileyen ikonik bir isimdir. Aleister Crowley 1937 yılında doğan oğlunun adını, ATATÜRK koymuştur. Baba Crowley, Thelema adlı bir öğretinin kurucusudur. Crowley’e Aiwass adında bir varlık tarafindan yazdırıldığı söylenen “Liber AL vel Legis” adlı kitap Thelema’nın kutsal kitabı niteliğindedir. Thelema’ya Maji hakimdir. Maji büyüden farklı olarak dünyevi arzular için kullanılmaz. İnsanı ruhsal olarak geliştirdiği ve tanrıya yaklaştırdığına inanılan sapkın bir  ilimdir. Atatürk Crowley babası gibi depdebe yerine, daha mütevazı bir hayat sürmüştür. Atatürk babasının izinden giderek Maji ile ilgilenmiş, babası gibi defalarca Türkiye’yi ziyaret etmiştir. Sultanahmet’teki Yerebatan Sarnıcı eskiden bu kadar büyük değildi , yani oraya giden ziyaretçilere çok küçük bir kısmı gösteriliyordu, asıl önemli ve büyük bir kısmı tahta perdelerle gizleniyordu. Yerebatan Sarnıcı’nda iskele üzerinde yürüyüp, sarnıcın dip tarafında doğru gidince, bir sütuna kaide olarak yerleştirilen ters bir Medusa başı bulunur. Her sene Nisan ayında , Druid’ler İstanbul’a gelirdi ve yere batan sarnıcı’nda gizlenen bu bölümde törenler yaparlardı, törenlerin yapıldığı bu bölümde ters dönmüş olan Medusa Başı da bulunurdu, Medusa’nın bulunduğu o sulu alan Druid’ler için çok önemlidir , Kelt rahipleri yani Druidler her yıl Yerebatan Sarnıcı’na gelerek, burada ayin düzenlemişler. 1965’li yıllara kadar bu sürmüştür. 3 gün arka arkaya süren ayinler sarnıcın o kısmı kapalı olduğu için kimse tarafından görülmemiştir. Törenler en son 1963-64-65 yıllarında yapıldı. Ziyarete kapalı olan o bölüme girmek için kimlerden nasıl izin aldıkları ise Türkiye’deki İhvan-ı Safa mensupları tarafından cevaplanacak bir soru. Druid’lerin, Gnostiklerin Ökseotu ile yaptıkları bu gizli törenlerden kimsenin haberi olmuyor, törenler 3 gün sürüyordu, bugün Stonehenge denilen yerde yapılan törenler,Yerebatan Sarnıcında yapılan törenlerin aynısıdır. Druidler için karanlık kutsaldır. Aydınlığın anası olarak kabul edilir. Bu ayinler Druidler için kutsal olan “Altındal” ile yapılır. Altındal; ökse otundan çıkarılan bir ağaç dalıdır. Druid’ler için sarnıçta bulunan ters dönmüş Medusa başının bulunduğu alan çok önemliydi, çünkü orada kaynağının nereden geldiği belli olmayan bir titreşim vardır, bu nedenle kadın ve erkek druid’ler tören sırasında Medusa’ya sarılırdı. Bu titreşim halen vardır bu nedenle Medusa’nın çevresi demir parmaklıklarla çevrilmiştir. Medusa oraya tesadüfen konmamıştır, Doğu Roma’lılar oraya Medusa’yı ters olarak bilerek koymuşlardır, Roma oradan yayılan titreşimi Şeytani yani kötü,karanlık olarak kabul etmiştir. Ama bu karanlık Druid’ler için kutsal olarak görülmüş , çünkü Druid inancına göre Karanlık Aydınlığın anası yani aydınlık karanlıktan doğar bu nedenle Druid’ler Medusa’ya Gece Ana adını vermişlerdir… Aksi söylense de Gizemli bir yer olan Yerebatan sarnıcı sadece keltlerin gizli ayinlerini değil, pek çok gizemli tarikatın ritüellerine de ev sahipliği yapmıştır. Şu anda bunların devam edip etmediği ise gizemini koruyor. yerebatan Sarnıcın’dan gelen ve genellikle gece duyulan fısıltı sesleri bu soruya cevap olmaya yetermi bilemiyorum.