Önceki yazılarda bahsettiklerimiz “kırmızı çizgisini aşmış”obsesif özellikli insanların negatif özellikleriydi. Bir de çizgiyi aşmamış veya tüm yaşam boyunca çizgiden geride durmuş veya aşıp birçok olumsuz durumu yaşadıktan(damdan düştükten) sonra yine başarılı ama diğerinden en önemlisi” mutlu/huzurlu bir yaşama adım atmış” olan mizan/denge üzre olan insanın beyninde ne olup bitiyor biraz da, bundan bahsedelim isterseniz. Ama öncelikle sağ ve sol beyninden hangisini kullanıyor bu obsesif insan önce onu bilmek gerekiyor.Bu yüzden kabaca her iki beyin hemisferinin özeliklerinden bahsedelim biraz. Sağ beyni baskın kullanan insanların genel özelliği soyut şeylerle meşgul olup, herşey de bütünü görmeye çalışırlar.Genel anlamda fazlaca iyimser ve hayalperest olup gerçeklerden/sorumluluktan kaçmaya eğilimlidiriler.Daha çok kelimelerin “anlam”ları üzerinde yoğunlaşırlar. Rivayet kültürüne, mistik ,sezgisel, ruhsal, metafizik olaylara fazlaca düşkündürler. Mevzuat, hukuk vb.kamusal alanlar onlara hayli sıkıcı ve zor gelir,öğrenme tarzları,görsel ve kinestetik(bizzat deneyerek),kütlesel, tablolarla, kategorize ederek(sınıflayarak),grafiklerle ve renklerle olur. Sol beyni baskın kullanan insanların genel özelliği ise somut şeylerle meşgul olup, herşey de parçayı(ayrıntıyı) görmeye çalışırlar. Genel anlamda fazlaca karamsar ve realist olup sorumluluğu üstlenmeye ve zirveye oynamaya gönüllüdürler. Konuşma merkezi sol hemisferde olduğundan daha çok kelimelerin sayısı(çok konuşan) ve diksiyon(kelimenin doğru ve güzel çıkış) üzerinde yoğunlaşırlar. Düzen,disiplin,akılsal olaylar,kanun, mevzuat, hukuk vb.kamusal alanlar tam da onlara göredir. Öğrenme tarzları, işitsel ve non-kinestetik(başkasından veya video vs.den seyrederek),aşama-aşama/tedricen, rakamlarla, istatistik kullanarak olur, dolayısıyla finans/ekonomi alanı tam da onlara göredir. Şimdi farklı meslek gruplarından örnekler vererek denge/mizan dan sapan obsesif beyin sahibinin ne gibi şeylere maruz kalacağını ve onların denge hallerine nasıl kavuşacağını anlamaya çalışalım : Sağ beyni baskın lisede obsesif bir müzik öğretmenini düşünelim : Aynı zamanda /genelde hiperaktif de olan bu insanın mesleğinde hayli başarılı, beden dilini çok iyi kullanan, okul dışı yaşamda farklı müzik etkinlikleri olduğunu da hayal edin lütfen. Bu hanım müzik öğretmeni, yaşamının çocukluk çağından beri hep müzikle meşgul olmuş, enstrümanlarla uğraşmış, hayali olan öğretmenliğe kavuşmuş ve öğretmenlikle beraber yürüttüğü farklı korolarda şeflik, sazende /hanende ve hatta bestekarlık olarak da hizmet etmiş birisi olsun. Şimdi rutin hızlı hayat hengamesinde bir de bu insanın İstanbul gibi bir metropolde yaşadığını düşünürsek kurgumuzu daha da genişletip zihinsel geviş getirerek zihin yolculuğu yapmaya çalışalım(DEVAM EDECEK)