Avrupa’daki en esrarengiz örgüt ‘Gül ve Haç Kardeşliği’, ‘Tapınak Şövalyeleri’ ve masonlar 18. yüzyıldan bu yana ortak bir strateji izleyerek Avrupa Birliği’ni kurmaya çalışmaktadır. Son yüzyılda, özellikle Avrupa siyasetinin ‘perde arkasındaki’ en güçlü temsilcileri bu üç gizli örgüttür. Türkiye’nin girmek için yıllardır her türlü çabayı sarfettiği, her türlü tavizi verdiği AB, kimilerine göre hristiyan topluluğu olsada, bizi almamaların sebebi Müslüman olmamız sanılsa da, aslı ve evveli çok daha karışık.  Avrupa Birliği sanıldığı gibi kiliseye bağlı hristiyanlar topluluğu olarak değil, Gnostik-Masonik Hıristiyanların Birliği, Tanrısı ve Ahlakı yönlendiricisi olması amacıyla kurulmuştur. Bizim girmek için yoğun çaba sarfettiğimiz yıllarda AB Anayasa Konvansiyonu Başkanı eski Fransa Cumhurbaş­kanı Valery Giscard d’Estainq’in 3 Eylül 2003′te yaptığı uyarı ile “TÜRKİYE AB MUKTESEBATINI HAZMEDEMEZ. TÜRKİYE’Yİ AL­DATMAYA SON VERELİM.” demiştir. Giscard, şu yıllarda Avrupa’da yaşayan en kıdemli masonların başında gelmektedir. 1972′den bu yana “Gül ve Haç Şövalyeliği” de dâhil, birçok Masonik-Gnostik unvanın taşıyıcısıdır. Giscard doğru bir uyarı yapmıştır aslında. Zira AB’ye Vatikan ve Papa bile resmen alınmazken Türkiye, ne olduğu belirsiz laik­lik anlayışıyla AB’nin hangi Gnostik-Masonik standardını hazmedebilecek ki? Görünen ve görünmeyen, bilinen ve bilinmeyen pek çok teoride başrol oynayan bu örgütler inansakta inanmasakta hayatımıza yön veren gizli ellerdir. Onların yetiştirdiği ve bvelirlediği kişiler “Seçilmemiş Yöneticiler” olarak ülkeleri yönetmektedirler. Perde arkasında, bu kişilerin bağlı ol­dukları mason locaları ve yine bu kişilerin yöneticileri oldukla­rı dev şirketler vardır. Örneğin Nelson Rockefeller, CFR’nin en güçlü üyelerinden biriydi. 1946 yılında Rockefeller Vakfı’nın yayınlandığı raporda, “Dünyayı tek dünya yapmak bu vakfın iddiasıdır” ibaresi yer almıştı. Aynı Rockfeller, 1975 yılında “Seçilmemiş Başkan Yardımcısı” olarak CIA’nın faaliyetleriy­le ilgili bir rapor hazırlamış ve CIA o raporda öngörüldüğü şe­kilde Başkan Gerald Ford tarafından yeniden düzenlenmişti.Rockefeller Komisyonu’nda görev alanların tamamına yakını CFR üyesiydi. MRA ve CFR gibi kuruluşlar, 16-18. yüzyılların gizli, 20. yüzyılın yarı gizli “Operative” kuruluşlarıdırlar. Amaçları tek­tir: ABD’nin, dinsel öngörüler ve kehanetlerle belirlenmiş olan 5. İmparatorluk (Messianik Devlet) olduğunu dünyaya kanıtla­mak ve ulusları tüm yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla çoğunlu­ğunu üyelerinin oluşturduğu bir Evanjelist Elitin “Seçkinlerin”emrine sunacak bir Tek Dünya Hükümeti kurmaktır. Tevrat’a göre “Seçilmiş Halk” Yahudilerdir. Günümüzdeki Evanjelist-Methodist CFR ve benzeri örgütler, gerçek “Seçkinlerin” kendi­leri olduğunu öne sürmüşler ve egemenliklerini ilan etmişler­dir. MRA adlı Masonik-Evangelist örgütün üyesi ve AB’nin kurucusu Jean Monnet’tir. Bu kuruluş AB adıyla, özellikle Türkiye’ye TC Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla yıllardır“Burslar” veriyor. Diğer bir örnek de Leonardo da Vinci’dir. AB’nin en önemli eğitim programı ve dev fonları da“Leonardo Projesi” adı altında Türkiye’deki belirli kişi ve kurumlara aktarılıyor. Sizce bu burslarla bu eğitimleri kimler alıyor, yarın kimlere hizmet edecekler? Haç’ın Kilise tarafından vazgeçilmez bir kod ve sembol olarak benimsenmesi, İsa’dan çok sonra, 350′li yıllarda gerçekleşmiştir. Bu yıllarda Konstantin’in annesi Helena, Filis­tin topraklarına bir gezi yapmış ve İsa’nın üzerinde idam edil­diği haçın bulunması için araştırmalar yapmıştır. Anladığınız gibi, kısa bir araştırmadan sonra bu haç, 300 yıl sonra Helena ta­rafından bulunuvermiş ve Kudüs Kilisesi’ne armağan edilmiş­tir. İşte bu müthiş keşiften (!) sonra, Konstantin’in emriyle Haç, Hıristiyanların sembolü olmuştur. Ne var ki, Katolik Kilisenin törenlerinde ve ayinlerinde kullanılmaya başlanması (Liturgy’de) XI. yy’da olmuştur. Kilise ‘Good Friday’ (Hayırlı Cu­ma) günleri yaptığı ayinlerde haç ‘Kültünü’ kutsamaktadır. Buna rağmen Yeni Ahit’teki ünlü Apokalyps bölümünde Haç’tan hiç söz edilmemiştir. Armegeddon (Mecidiye) Savaşı diye adlandırılmış olan ve Kıyamet öncesi yaşanacağı varsayı­lan savaş(lar)da, İsa’nın adının sakladığı ‘Sır’ esas alınmış ve Haç’a hiçbir özel ‘Kurtarıcılık’ atfedilmemiştir. Haç Katolik Kilisesi’nin dışındaki kiliseler tarafından da kul­lanılmaktadır. Haç, aynı zamanda Kilise mimarisinde de kulla­nılmış ve birçok kilise haç esas alınarak inşa edilmiştir. Nedir ki haç 200′den fazla Gnostik, Okültist, Ezoterik, Alşimist topluluk ve gizli örgüt tarafından da kullanılır. Fakat Katolik Kilisesi bunları, tehlikeli ve ‘Dinsel Açıdan’ zararlı kuruluşlar olarak nitelemekte ve bunların kullandıkları ‘Haç’ların Hıristiyanlığı yansıtmadığı şeklinde yayınlar yapmakta, yasaklar koymakta­dır. 1986’da Vatikan Din Devleti bu örgütleri inceleyen ve Episcopal delegasyonu üyesi Jean Vernette’in Papa adına önsözünü yazdığı bir ‘Belge’ (La Document Romain) ya­yınlanmıştır. Bu belgede zararlı ve tehlikeli görünen birçok ör­güt arasında ‘Gül ve Haç Kardeşliği’ ile onun iki kolu, ‘Rose Croix Max Heindel’ ile ‘Altın Gül ve Haç’ (Lectorium Rosyicru-cianum) adlı kuruluşlar (ikisi de ABD’de) da vardır. Kilise’ye göre, bu örgüt her 108 yılda bir aktif çağına girer ve 108 yıl bo­yunca hristiyan alemini değiştirmeye, ona yeni bir nizam ver­meye uğraşır.Yine aynı kaynağa göre Gül ve Haç Kardeşliği’nin anlattığı İsa Mesih ile Kilise’nin resmi bel­gelerinde ve kutsal metinlerinde yer alan İsa Mesih’in hiçbir il­gisi ve benzerliği yoktur. Vatikan belgesine göre hristiyan aleminde halen en çok saygı gören kuruluş budur. Bu örgüt her bi­ri 36 yıl süren 3 periyotluk (3×36=108) zaman dilimlerinde dün­yaya yön vermeye çalışmış tek Okült örgütüdür. Okült örgütlerinin belirli amaçları vardır.Bunların başında ''yeni tip insan'' yaratmak düşüncesi vardır.En gizli örgütlerden biri olan Gül ve Haç teşkilatı dünyada her 108 yılda değişimler olabilmesi için 36'şar yıllık 3 period saptanmıştır.Gül ve Haç teşkilatı dünyada her 108 yılda değişimler olabilmesi için 36'şar yıllık 3 periyod saptanmıştır. Bunlardan bu dönemdeki ilki 1989'da başladı. Bu çağa Enigmatik çağ diyoruz. Bu 36 yıl içinde doğru bildiğimiz her bilginin yanlış olduğunu göreceksiniz… Kaynak: Aytunç Altındal(Gül ve Haç Kardeşliği kitabı)