Malum bu haftanın konusu savaş. İnsanlık dünyaya inip çoğalmaya başladığından beri önlenemeyen aslına bakarsanız pekte önlenmeye çalışılmayan ama sorduğunuzda herkesin karşı olduğu bir kavram.
İnsanlık tarihinin yazılmaya başladığı andan beri nerede ise hiç bir zaman tamamen barış içinde yaşamadı. Hatırlarsınız okul zamanlarında da bu savaşlar ve tarihlerin hep başımıza dert olmuştur. Her toplum hakim olduğu bölgede bu hakimiyetini devam ettirebilmek ve hükmettiği toprakları genişletebilmek için hep savaşmıştır. Tarihin derinliklerine bakıldığı zaman sürekli savaşmaya meyilli olan insanlar genel olarak kötü olan ve kimsenin yanlısı olmadığı bu savaşları başlatabilmek için çeşitli bahaneler ortaya koymuştur. Son yüzyıla kadar bu bahaneler genel olarak hakimiyet alanını genişletip kendi halkına güçlü olduğunu kanıtlama adına diğer ülkelere saldıran hükümdarlar ile üzerine saldırı düzenlenen milletlerin kendini koruma çabası ile vücut bulmaktaydı. Ama son yüzyılda ve özellikle bizimde içinde bulunduğumuz son zamanlarda çıkan savaşlar, özgürlükler ve demokrasi ülkesi(?) Amerika’nın kendi bünyesinde bolca bulundurduğu demokrasiyi diğer ülkelere de götürme manyaklığı üzerine çıkmakta. Bu manyak zihniyetli toplama ülke, dünyanın taaa öteki ucundan özellikle bizim bölgelerdeki ülkelere dağıta dağıta bitiremedi bu pabucumun demokrasisini. Birde kendine yine bizim bölgeden seçtiği büyük ve ezeli düşmanı Rusya ile sürekli didişerek el birliği ile, Orta Doğu ve Arap bölgesinin anasını ağlatmaktan hiç geri durmuyorlar. Kurulduğu ilk günden beri Rusya ile gergin ilişkiler yaşayan bu Amerika belası, sürekli didişip ortalığı kızıştırdığı Rusya ile bugüne kadar birbirlerine hiç kurşun atmadılar. Bu tuhaflık ayyuka çıkmasın diye yine birlikte ortaklaşa aldıkları kararla aralarındaki sürtüşmeye “SOĞUK SAVAŞ” ismini uydurup sanki sürekli bir savaş halindeymiş imajı yaratarak ortalığı kan gölüne çevirirken birbirlerine saldırmayı hiç ama hiç düşünmüyorlar. Elbette bizimde gönlümüz birbirlerine kurşun sıkıp bombalasınlar istemiyor. Amma Velakin bu iki şizofren devletin aralarındaki sözde sürtüşmeyle etraflarını kana bulama manyaklığı da artık kabak tadı verdi. Bizim bu kan gölüne dönen bölgedeki süper zeka insanlarda hala daha bu iki devletin birbirine düşman olduğunu zannetmeye devam ediyor. Bölgelerindeki her olayda biri Amerika’yı biri Rusya’yı yanına alıp güya aralarındaki meseleyi çözmeye çalışırken her ne hikmetse savaşılan topraklardaki tüm özkaynaklar bu iki manyak tarafından kontrol altına alınıp zenginliklerine zenginlik katıyorlar. Ama yine üzerine basarak söylüyorum bu iki manyağı yanına çekip etrafa artistlik yapan devletler hala daha işe uyanıp ulan bu işte bir terslik var demiyorlar. Bu haftada Ukrayna devleti Rusya’nın tacizlerine karşı Amerika’dan medet umarak aldığı gazla esip gürlerken şimdi tepesine yağan bombalarla tek başına yüzleşmek durumunda kaldı. İşte Savaş öyle kötü birşey ki beter olsun diye öfkeni dindiremiyorsun. Yine ölenler masum insanlar, yine hayatları mahvolan çocuklar asla kendi tercihleri olmayan bu kaosun içinde kalıveriyorlar. Her zamanki bilinen şeylerin tıpkı eskisi gibi devamı niteliğindeki bu savaşa bakınca, hayatı savaş meydanlarında ülkesinin ve milletinin varlığını korumak ile geçen bir adam olan Mustafa Kemal Atatürk’ün “YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ” sözünü aklıma getirip, ne kadar büyük bir lidere sahip olduğumuzu düşünmeden edemiyorum. İnsanlığın başından beri bitmeyen bu savaş hikayeleri, her zaman içindeki trajedilerle bir sonraki aşamaya geçmeye devam edecek maalesef. Dürüst olalım her birimiz yeri geldiğinde barış yanlısı olup savaşa lanet okusak da, en küçük biriminden en büyük yapısına kadar kavgaya, çatışmaya, savaşa meyilliyiz. İşte içimizden söküp atamadığımız bu meyil sonucu hep en masumlarımız olan çocukların çektiği acılarla gözlerimizi yaşartıp savaşa sahte lanetler okumaya devam edelim. Çıkardıkları savaşa buldukları saçma bahanelere kanıp her birimiz kendi aklınca haklı bulduğumuz tarafı tutup karşı tarafa öfke kusarken, bu iki ezeli düşman dünyanın anasını ağlatırken neden hala birbirlerine tek bir kurşun atmadıklarını sorgulamayalım. Nasılsa onların birbirine değil ama ortak düşmanlarına sıktıkları kurşunun parasını bizim ödediğimizi, yani bizi bizim silahımızla vurduklarını anlamayalım. Kahrolsun savaş deyince nasılsa tüm günahlarımızdan arınıyoruz. Yersen…