İç siyaset bu günlerde genç Teğmenlere odaklandı. PİREYİ DEVE YAPMAKTA MAHİR BİR TOPLUMUZ. Şimdide huzur arıyoruz.
Son yıllarda ülkemizde, iyi şeyler olmuyor. Avrupa’ya, Amerika’ya giden TÜRK öğrenci sayıları hızla artıyor.
Sadece Amerika’da 2024 yılındaki öğrenci sayısı 9.500’e ulaşmış. Avrupa’da bu sayı 50 bin civarında.
Bu genç beyinleri, neden kaybediyoruz. Neden bu çocuklarımızı, milletimizin hizmetinde kullanmıyoruz? Daha şefkatli, kucaklayıcı olamıyoruz.
Genç teğmenlerimizi diploma törenlerinde ATATÜRK’ÜN ASKERLERİYİZ SÖZÜ NEDENİYLE yargılıyoruz. Niye bunu hoş görü ile karşılayamıyoruz.
Kaldı ki ilgili söylem resmi törenden sonra meydana geldi. Artık ülkemizde kimsenin kalkışma yapamayacağını çok iyi biliyor.
Nerdeyse bu evlatlarımıza TERÖRİST demediğimiz kaldı.
Bu siyasi yıkıcı çekişmeyi bırakalım. Daha hoşgörülü olalım.
Son 10 yılda yurt dışına çıkan doktor sayımız 15.700’ü geçmiş.
Şimdide ülkemiz hastanesinde doktor eksikliğinden vatandaşlar, randevu alıp muayene olamıyor. Sağlıkta reform battı, bitti.
BU YANLIŞLARI NEDEN YAPIYORUZ. Sayın Cumhurbaşkanım, bu sıkıntıları ancak siz bitirirsiniz. Zira bu sistemde her şey size bağlı.
Yanlış yaptığınızı anladığınızda geri dönmesini biliyorsunuz.
Bunu Hafız Esat olayında gösterdiniz. Bu büyük bir erdemliktir. MİLLET ADINA FEDAKÂRLIKTIR. HOŞGÖRÜDÜR.
Teğmenlerin varsa ufak hataları hoşgörü ile karşılayın. Uyarı ve kınamada, bir disiplin cezasıdır. Unutulmasın sayın Cumhurbaşkanım.
Sizde, Atatürk Cumhuriyet Türkiye’sinin Cumhurbaşkanı değil misiniz?
En büyük bayramımız Cumhuriyet Bayramı’nda ANITKABİR’e gidip ona sevgi ve saygılarınızı, bağlılığınızı sunmadınız mı? Bu çocuklarımızda buna benzer bir şey yaptı.
Bu konuyu daha fazla istismar ettirmeyin. Siz Cumhurbaşkanı olarak milletin babası değil misiniz?
Bu gençlerimizin çoğu Anadolu köylerimizden gelen anne babalarının fedakarlıkları ile, asker olmak için okuyan, evlatlarımız değil mi?
BEN, BU MİLLETİN ASKERİ OLMAK İSTİYORUM DİYEN, bu yağız gençlerimizin, en gururlu günlerinde, mesleklerini ellerinden almayalım. HAYALLERİNİ ÖLDÜRMEYELİM.
Son söz sizde, Sayın Cumhurbaşkanım.
Bir kez daha, milliyetçi duygularla ifade ettiklerine inandığım, bu genç teğmenlerin yaptığı eğer hata ise onları bir kerecik hoş görün. ONLARI, UYARI İLE CEZALANDIRIN.
Bu konuyu, istismarcıların önüne atmayalım.
Sizin de ifade ettiğiniz gibi ülkemizin çevresi TÜRK DÜŞMANLARI İLE ÇEVRİLİ. BİZİM BİRBİRİMİZE DÜŞMEMİZE BEKLİYORLAR.
Hepimiz uyanık OLMALIYIZ. Bu satırlarımı, duygusallık içinde yazmıyorum. Sizin de ifade ettiğiniz gibi, milli birlik ve beraberliğimizi en üst düzeyde tutalım.
Bu satırlar Anadolu’nun bir köşesinden bir vatandaşın dileğidir. YİNEDE SON SÖZ ELBETTE SİZDE SAYIN CUMHURBAŞKANIM.
**
DEREDE BOĞULMAK BUDUR!
Sporda hiç mesafe almadığımızı gördük. Son Karadağ mağlubiyeti bunun bir örneği. Sporda istikrarsızlığımızın ispatı.
Montella’nın bir hiç olduğunu gördük. Böyle ağır bir sahada böyle bir kadroyu sanırım sahaya süren ikinci bir teknik direktör çıkmaz.
Takımımızın yüzde 71 oyun üstünlüğü var ama mağlup olan takım, milli takımımız.
6 maçta galibiyeti olmayan ancak rakip kalelere bir gol atabilen Karadağ, namağlup Türk milli takımına 3 gol attı.
Bu sonuç, Montella’nın bitişidir. Bir hiç olduğunun ortaya çıkmasıdır.
Santrforsuz milli takım yaratma çabası iflas etti. Her şeyden önce kendisini maça motive edemediğini gördük. Takımın zaten motivasyonu yoktu.
Böyle bir ağır sahada, fiziki kapasitesi düşük, teknik kapasiteleri çok yüksek Aktürkoğlu’nun, Arda’nın, Yunus’un ne işi var?
Bu futbolcularımız rakipleri karşısında boğuldular dağıldılar. Hiçbir Türk teknik direktör, böyle bir hatayı yapmaz.
Bu sonuç Montella’yı bitirdi. Sonunu getirdi. Santrforsuz tertibi ile kendini güldürdü.
Takım 3-1 mağlup duruma düşünce maçın bitimine 8 dakika kala santrafor SEMİH’i takıma aldı. Kendini güldürdü.
Yazık oldu milli takımımıza bir kez daha YABANCI HAYRANLIĞIMIZIN KURBANI OLDUK.
**
İSRAİL BÜYÜK OYNUYOR!
Zor günlerin eşiğindeyiz. Hepimiz, Her tarafımız düşmanla çevrili diyoruz, beka meselemiz diyoruz. Ama içeri de kısır hesaplar peşinde koşuyoruz.
Siyaset uğruna birbirimizi yemeye devam ediyoruz.
Bu kadar hırs, bu kadar ayrışma sonunda bize nereye götürür göreceğiz.
Ortadoğu’da toplu katliam yapan, 50 bine yakın çocuk kadın demeden insanları öldüren İSRAİL durdurulamıyor.
DÜNYA beşten büyük deyip, kendimizi aldatıyoruz. Dünyanın İSRAİL’DEN bile büyük olmadığını görüyoruz.
İsrail vites yükseltti büyük oynuyor. İSRAİL’İN Yeni dışişleri bakanı açık konuştu.
“Ortadoğu’da büyük azınlıklar var. Bu azınlıklar artık devletlerini kurmalı” diyor. Devamla,
“Ortadoğu’daki 40 milyon Kürt daha fazla bekleyemez İran ve Türkiye’nin baskısından kurtulmalı, bağımsız devletlerini kurmalı” diyor.
Daha başka azınlıklar içinde benzer açıklamalar yapıyor.
Türkiye bunları görmüyor mu? Duymuyor mu? Bu kadar gaflet ve delalet içinde olamazsınız. Bu kadar milleti gerip ayrıştıramazsınız.
Biz hala yurt iç tansiyonu yükseltmeye çalışıyoruz. Millete kin öfke ve nefreti yayma gayretindeyiz.
Milliyetçi duygularla Cumhuriyet Türkiye sevgisiyle, MUSTAFA KEMALİN ASKERLERİYİZ diyen genç teğmenlerimizi ordudan atmaya çalışıyoruz.
Parti menfaatleri, millet menfaatlerinin arkasında kalmalı. Önce vatanımız ve bayrağımız demeliyiz. Siyasetimizdeki kin öfke ve nefret bitsin artık.
Vakit geldi de geçiyor bile, UNUTMAYALIM.. SON PİŞMANLIK FAYDA VERMEZ.
**
CEZAEVLERİ, MAHKÛMLARA YETMEZ OLDU!
Türkiye'de 1 Temmuz 2024 itibarıyla toplam 403 cezaevi bulunuyor. 2022'nin sonunda Çin, yaklaşık 1,7 milyon kişiyle dünya çapında en fazla mahkûm sayısına sahip olan ülke.
Onu yaklaşık 25 bin daha az mahkûmla Amerika Birleşik Devletleri izliyor. 6. sırada yer alan ülke maalesef TÜRKİYE.
SUÇ İŞLEME ORANI OLAN BİR ÜLKE OLDUK.
2006 yılından 2021 yılına kadar geçen 16 yıllık dönemde Türkiye'de 227 adet yeni ceza infaz kurumu açıldı.
Ayrıca mevcut 37 ceza infaz kurumuna ek bina yapılarak toplam 196 bin 682 kişilik kapasite artışına gidildi.
Bu cezaevlerinde 295.064 hükümlü ve 47.462 tutuklu bulunmakta olup, toplam 342.526 mahkum ve tutuklu bulunuyor.
Cezaevlerinin toplam kapasitesi ise 295.328'dir.
Yani kapasite fazlası 47.198 mahkum var. BUNLAR YA BİR RANZADA İKİ KİŞİ YATIYOR, YÂDA BETONDA YATIYOR.
Türkiye genelinde suç oranının en yüksek olduğu şehir TÜİK verilerine göre YÜZ BİNDE 970 ile AYDIN İLİ OLURKEN, YÜZ BİNDE 156 suç oranıyla en düşük olduğu şehir ise ADIYAMAN oldu.
Hapishaneler, göründüğü kadarıyla daha pek çok konusuyla gündem olmaya devam edecek. SUÇ İŞLEYENLERİN ÇOĞALMASI YETKİLİLERİ DÜŞÜNDÜRÜYOR.
Sadece son 5 yılda 114 hapishane yapıldı. 2025 yılına kadar 193 cezaevi daha yapılması planlanıyor. Çağdaş Türkiye’nin kaderi bu, “NE YAZIKKİ, OKUL YERİNE CEZAEVİ YAPAN ÜLKE OLDUK.”