Karbon, tüm canlıların temel yapı taşlarından birsidir. Bir insanın vücut kitlesinin yaklaşık yüzde onsekizini oluşturur. Karbon canlıların DNA ve RNA’sında bulunduğu gibi, atmosferde, okyanuslarda ve dünyayı oluşturan kayaçlarda da bulunur. Yani doğada bulunan en yaygın elementlerden birisidir. Tüm evrende ise en çok bulunan altıncı elementtir. Hem doğal hem de bileşik halde bulanabilen karbonun en katılıksız hali elmas ve grafittir. Bilinen tüm elementler içinde en, çok yönlü olanıdır ve bileşiklerin yüzde doksandördü yani dört milyondan fazlası karbon içerir. Yaşamın kaynağı olan ve sürdürülebilirliği için gerekli olan elementleri oluşturmak için başka elementlerle birleşme yeteneği sadece ve sadece karbonda vardır. Belli başlı karbon bileşikleri canlılardaki maddenin yüzde onsekizini oluşturur, geri kalanının çoğunluğu ise sudur. Şimdi daha fazla kimya bilgisi yazmanın gereği yok. Hiç şüphe yoktur ki canlılığın var olması ve varlığını devam ettirebilmesi için olmazsa olmaz bir elementtir karbon. Küresel güçlerin insanlığa açtığı en büyük savaşlardan birinin eşiğindeyiz. Laboratuvarda ürettikleri proje virüslerle dünyayı felç etmeleri filmin sadece fragmanıydı. Bu süreçte tüm dünyada yaşanan hukuksuz uygulamalarla insanlığı köleliğin eşiğine getirmekle kalmadılar, sorguladığını zannedip koşulsuz biat eden insanları, sorgulayan insanlara karşı düşman ettiler. Ve bunu bilim adıyla, bilimin hiç bir anlayışına sığmayan argümanlarla yaptılar. Bu planın en önemli parçası toplumu birbirinden uzaklaştırıp tamamen bireysel bir dünya yaratmaktı. Zira birlikten kuvvet doğan sözünün gücünden korkan bu küresel canavarlar bireylerle mücadele etmenin daha kolay olduğunun bilincinde. Bu zokayı yutmaya hevesli insanlar çoktan kucağa oturmuş durumdalar. Gün geçtikçe dozunu arttırarak hayatımıza entegre ettikleri ve dediğim gibi bilim kılıfına uydurdukları saçmalıkların bizim geleceğimizi çalan bir projenin ürünü olduğunu anlamak için daha ne kadar zaman geçecek çok merak ediyorum. Oturup dünyayı ısıtıyor diye ineklere savaş açan bu güruh size yapay et üretmekte gecikmeyi, medyada “Yapay et gerçek etten sağlıklı” haberleri yaparak resmen sizinle dalga geçiyor. Dünyanın en büyük şeytani örgütlerinden biri olan ilaç sektörüne her gün yeni müşteriler kazanmak da bu projenin bonusu olacak. Kronik hastalıkların pençesine düştüğünüzde sizi iyi etmek için yine kendi yaptıkları zehri size entegre etmeye devam edecekler. Karbon, varlığınızın en en önemli elementlerinden biri, ve sizin vücudunuza atmosfere karbon salıyor diye mikrop muamelesi yapmaktan çekinmiyorlar. Karbon ayak izi adını verdikleri yeni kölelik sistemini öyle güzel paketliyorlar ki siz bu köleliğe koşarak sarılıyorsunuz. Paris İklim Anlaşması dijital köleliğin imzasıdır. Bugün buna itiraz etmeyip kabullenmek veya sessiz kalmak, sizi olmasa da çocuklarınızı küresel şeytanların birer kölesi yapacaktır. Son pişmanlık fayda etmez. Bugün susmayı tercih edenler, çocuklarının ve torunlarının yaşayacağı hayatı baltalamaktır ve bu onlara yapabileceğiniz en büyük haksızlıktır. Tam bu noktada Peygamber Efendimizin şu hadisi şerifini hatırlatmak isterim. “HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN, DİLSİZ ŞEYTANDIR.”