Düşmanımın düşmanı dostumdur yada düşmanımın dostu düşmanımdır. Bu söylem pek çok açıdan benimsenmiş ve geçerliliği devam eden bir durumdur. Planlı bir şekilde olmasa bile iç güdüsel olarak bu işleyiş çalışmaktadır. Burada sorun düşmanını yada dostunu doğru seçmekte. Yanlış seçimler işleri karmakarışık bir hale sokabilir. Bunun pek çok örneği tarih kitaplarında yer almışken, geçmişinden ders almayan insanoğlu bugünde bu yanılgıya düşmeye devam ediyor. Özellikle bizim gibi, inandığı değerlerle kandırılarak en çok inandıklarına ihanet etme modasının hüküm sürdüğü topraklarda dostla düşman zaman içinde yer değiştirebilmekte. Her ne kadar atalarımızın “Eski dost düşman olmaz” diye bir sözü varsa da artık at izi it izine karıştı. Kimin ne zaman dost ne zaman düşman olacağını kestiremiyorsunuz. İşin sonunda kimin kimlerle beraber olduğu belli olmayan yerlerden karşı tarafa “Kimler kimlerle beraber” diye yakıştırmalar yapılabiliyor. IQ seviyesi kokulu silgilerle aşındırılan bazı kişilerde bu tuzaklara balıklama atlayabiliyor. Akıl insanoğlunun en büyük dostu iken birden bire o bile düşmanı oluveriyor kişilerin. Siyasette dün dündür bugünse bugün anlayışı hüküm sürdüğü için siyasetçiler birbirleri ile her an dost yada düşman olma konusunda üstün yeteneklere sahipken, bu şiar halk arasında bölünmelere neden olabiliyor. Dünü bir kalemde unutabilen siyasetçiler kendi aralarındaki kavgaları halkın arasına nifak sokunca bugünün dostları, akşamüstü düşman, ertesi sabah tekrar dosta dönüşemiyor ve ayrışmalar başlıyor. Siz siz olun kendi küçük hayatınızda, büyük gördüklerinizin kavgalarına ortak olup dostlarınızı kırmayın. Yarın pişman olup çark etmek zorunda kalabilirsiniz.