Canım ülkemde ekonomi başta olmak üzere pek çok olay insanların dilinde. Gün geçmeden gündem değişiyor. Bu içinde bulunduğumuz teknoloji çağı bile yavaş kalıyor ülke gündeminin değişme hızına oranla. Yine ekonomi başta olmak üzere pek çok farklı konuda da kendimizi Avrupa ile kıyaslıyoruz. Bazı cahil cühelanın ağzına pelesenk ettiği gibi Avrupa bizi kıskanıyor mu bilmem ama, bizimle Avrupa’nın arasında fersah fersah mesafe var. Neyse benim konum bunlar değil. Avrupa ile ülkemiz arasındaki en büyük fark genç nüfus oranı. Avrupa Birliği ülkelerin genç nüfus ortalaması 10.6 iken bu ülkeler arasında en yüksek oran 12.3 ile Hollanda’ya ait. Hollanda’yi yöneten Mark Rutte ise 56 yaşında. İkinci sıradaki Fransa 11.8’lik bir genç nüfus ortalamasına sahipken, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron 45 yaşında. Üçüncü sırada ise 11.4 ortalama ile Belçika var. Belçika’yı ise 47 yaşındaki Allexander De Croo yönetiyor. Almanya 10.3 ortalama ile 65 yaşındaki Olaf Scholz tarafından yönetilmekte. İspanya 10 ortalama ile en yaşlı ülkelerden biriyken İspanya Başbakanı 51 yaşındaki Pedro Sanchez. Covid19 tiyatrosunda en çok yaşlı nüfus katleden ülkelerden biri olan İtalya maalesef bu kadar yaşlı insanı katletmesine rağmen nüfusunu çok gençleştirememiş ve ortalaması 9.8 olmuş. Bu kadar yaşlı bir nüfusa sahip olmasına rağmen, kendilerini yönetecek genç birini bulmayı başarmışlar ve 46 yaşındaki Giorgia Meloni’yi başbakan seçmişler. Şimdi bu kadar bilginin sporla ne alakası var diyeceksiniz, hemen izah edeyim. Dünyanın en genç ülkelerinden biri olan Türkiye’de, bu gençlerin kötü alışkanlıklardan uzaklaşması ve spora yönelmeleri, verilen en büyük mücadelelerden birisidir. Özellikle şehir merkezlerine uzak mahalli yerleşim yerlerinde gençlere sosyal bir aktivite oluşturan spor, bu ülke için hayati bir önem taşımaktadır. Hem profesyonel oyunlarda hem de amatör branşlarda ülkemizin genç nüfus dinamizmini kullanabilmemiz için daha çok sporcuyu yetiştirebileceğimiz tesisler, hocalar ve okulların gerekliliği yadsınamazken, bu okulların ilk adımı olan amatör kulüplerdir. Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu başkanı Ali DEDEEE’miz bu yıl amatör kulüplerin ilk kez lisans çıkaracak futbolcuların filiz lisansları için kulüplerden para almaya karar verdi. Bugüne kadar ücretsiz olarak yapılan Filiz Lisans işlemleri için artık amatör kulüpler para ödeyecek. Kendisi yaşını almış olan Ali dede bu kararı gençlere düşman olduğu için mi, yoksa kulüplere düşman olduğu için mi aldı bilmiyorum. Ancak hep söylediğim gibi Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu, bırakın ticarethane olmayı artık bir kumarhaneye dönüşmüştür. Çünkü yalnızca kumarhanelerde hep kasa kazanır. Bu mantıkla baktığımız zaman bu işin başka izahı yoktur olamaz. Tek sorumluluğu gençleri spora yönlendirmek ve yetiştirmek olan, maddi hiç bir geliri olmayan amatör kulüpler, Ali dede ve O’nun zihniyetinin gözünde damızlık inek gibi görülmekteler. Bu içi geçmiş, dimağı durmuş, vizyonu tükenmiş dedeler gençleri anlamaktan çok uzaktadır. Ama nedense canım ülkemde bu kadar genç nüfus olmasına rağmen her koltuğu, her köşe başını bir dede tutmuş. Ve ne yapsak bu dedelerden kurtulamıyoruz. 61 yaşındaki federasyon başkanıyla, 66 yaşındaki TASK başkanı dedelerimizin gençlerimizi anlamalarını beklemek bizim ayıbımızdır. Pek çok konuda kendimizi Avrupa ile kıyaslarken önümüze koymamız gereken en önemli fark bu genç nüfus oranıdır bana göre. Pek çok işi bu kritere göre ayarlamamız gerekiyor. Sabah uyandıklarında artık dünyanın 20 sene önceki dünya olmadığını anlamak için 150 IQ ya sahip olmaya gerek yok. Optimal bir zeka seviyesiyle bunu anlamak kolay. Ama hala daha 50 sene önceki vizyonla ülke futbolunu yönetmeye çalışan bu dedelerden kurtulmamız gerek. Bunu nasıl yapacağımız ise beni endişeye sevkeden en önemli konu. Zira önümüze koyulan seçeneklerden hep en yaşlılarını seçmek için yarışıyoruz. Eeee biz onlara pirim verdikçe de onlar gitmeyiz demeye devam edecek. Sanırım biz milletçe onların “HASTASIYIZ DEDEEE”