Merhabalar! Stresli dönemlerde daha çok yemek yeme davranışının gözlemlenmesinin sebebi, duygusal yemedir. Duygusal yeme davranışı, insanların duygusal durumlarını yatıştırmak amacıyla yemek yeme davranışını bir tür başa çıkma mekanizması olarak kullanmalarıdır. Bu tür bir yeme alışkanlığı, genellikle stres, kaygı, depresyon, yalnızlık veya öfke gibi olumsuz duyguların etkisiyle ortaya çıkar. Duygusal yeme, kişinin fiziksel açlık hissiyle değil, duygusal ihtiyaçlarıyla ilişkili bir eylem haline gelir. Yani, kişi yemek yediğinde aslında bedensel açlık değil, duygusal bir boşluk, rahatsızlık ya da acı hissiyle baş etmeye çalışmaktadır. Bu davranış, kısa vadede rahatlama sağlasa da, uzun vadede fiziksel sağlık sorunlarına ve psikolojik bağımlılığa yol açabilir.

Duygusal yeme, genellikle kişinin duygusal durumunu kontrol etmekte zorlandığı anlarda devreye girer. Stresli bir günün ardından, yalnızlık hissiyle başa çıkarken ya da büyük bir kayıp ve hayal kırıklığı yaşandığında insanlar bazen yiyeceklere yönelirler. Yiyecek, kısa vadede kişiye rahatlama sağlar ve duygusal rahatsızlıklarını geçici olarak unutturur. Örneğin, tatlılar, abur cuburlar veya yüksek kalorili yiyecekler, beyindeki dopamin ve serotonin seviyelerini artırarak geçici bir mutluluk hissi yaratabilir. Ancak, bu tür bir rahatlama süresi çok kısa sürer ve duygusal rahatsızlıklar tekrar baş gösterdiğinde kişi, yeniden yemek yemeye yönelir. Bu durum, bir kısır döngüye dönüşebilir. Kişi, her duygusal sıkıntıyla karşılaştığında yemek yemeye başlar ve zamanla bu davranış kalıcı hale gelir.

Duygusal yemenin bir başka önemli boyutu, kişinin bedensel açlık ve duygusal açlık arasındaki farkı ayırt etmede zorlanmasıdır. Fiziksel açlık, yavaşça ve kademeli olarak gelişirken, duygusal açlık aniden ortaya çıkar ve çoğu zaman yeme isteği hemen hissedilir. Ayrıca, duygusal açlık tatmin edilmediğinde daha yoğunlaşabilir ve kişi daha fazla yemek yemeye eğilim gösterebilir. Duygusal yeme, genellikle bilinçli bir şekilde yapılmaz ve kişi bu davranışın farkında olmayabilir. Yani, kişi aç olmadığında bile yemek yer ve bu, yemeği bir duygusal rahatlama aracı olarak kullanır. Kişinin yemek yediği sırada yaşadığı duygular, genellikle stres, kaygı, mutsuzluk, yalnızlık ya da bir tür boşluk hissi gibi olumsuz duygulardır. Bu tür duygular, kişinin hayatında yaşadığı olumsuz deneyimler veya psikolojik durumlarla ilişkilidir ve bu deneyimler, zamanla duygusal yeme davranışına yol açar.

Duygusal yeme, yalnızca psikolojik değil, aynı zamanda fiziksel sağlık üzerinde de olumsuz etkiler yaratabilir. Sürekli olarak duygusal boşlukları yemekle doldurmaya çalışan bireyler, genellikle sağlıksız yiyecekleri aşırı miktarda tükettiklerinden, kilo alımı, obezite, diyabet ve kalp hastalıkları gibi sağlık sorunlarıyla karşılaşabilirler. Ayrıca, vücutta hormonal dengesizliklere yol açabilir ve yiyeceklerin bir ödül veya rahatlama aracı olarak görülmesi, sağlıksız bir ilişkiyi yeme ile geliştirir. Bu tür alışkanlıklar, bireyin uzun vadede duygusal ve fiziksel sağlığını tehdit edebilir.

Duygusal yeme davranışını anlamak ve çözümlemek, bireylerin psikolojik iyileşme sürecinde önemli bir adım olabilir. Terapötik yaklaşımlar, duygusal yeme ile başa çıkmak için etkili bir araçtır. Bilişsel davranışçı terapi (BDT), bireylerin duygusal yeme davranışlarının farkına varmalarına ve bu davranışları değiştirmelerine yardımcı olabilir. Bu terapi türü, bireylerin düşüncelerini ve duygularını gözden geçirmelerini sağlayarak, duygusal açlık ile fiziksel açlık arasındaki farkı anlamalarına yardımcı olur. Ayrıca, stres yönetimi teknikleri, mindfulness (farkındalık) çalışmaları ve duygusal zekâ gelişimi, bireylerin duygusal durumlarıyla daha sağlıklı bir şekilde başa çıkmalarına olanak tanır. Bu tür terapiler, duygusal yeme alışkanlıklarının temelinde yatan duygusal ve psikolojik sorunların üstesinden gelinmesine yardımcı olabilir. Duygusal yemenin önlenmesi ve tedavisi, kişinin duygusal ihtiyaçlarını doğru bir şekilde tanıması ve sağlıklı başa çıkma mekanizmaları geliştirmesiyle mümkündür. Bireyler, sağlıklı bir şekilde stresle başa çıkmayı öğrenmeli, duygusal sıkıntılarla baş etmek için yiyeceğe yönelmek yerine, daha etkili başa çıkma stratejileri geliştirmelidir. Bu, zaman alıcı bir süreç olabilir, ancak duygusal yemenin farkında olmak ve tedaviye yönelik adımlar atmak, sağlıklı bir yaşam tarzı geliştirmek için önemlidir. Yiyecek ile olan ilişkiyi sağlıklı bir hale getirebilmek, hem fiziksel hem de psikolojik sağlığı iyileştiren önemli bir adımdır. Bu süreç, kişinin kendini daha iyi hissetmesine ve duygusal dengeyi yeniden kazanmasına olanak tanır.