Hayat bir yoldur derler ya hani, işte bu yolu eğlenceli kılan en önemli şey öğrenmektir. Öğrenme insanın ilk doğduğu andan itibaren başlar. Büyüdükçe öğrenir, öğrendikçe büyür. Ta ki son nefesine kadar. Ölüme kadar öğrenme bitmez. Dünyanın en büyük adamı öğrencidir. Dünyanın en küçük adamı ise öğrenecek hiç bir şeyi kalmayandır. Öğrenecek hiç bir şeyin kalmaması mümkün olmadığına göre, öyle olduğunu zannetmektir doğrusu. İşte bu zan ile yaşadığını sananlar aslında çoktan ölmüşlerdir. Yarına umutla bakabilmenin şifresidir öğrenmek. Bugün yaşadıklarımızı yarına rehber edebilmektir. Maalesef insanoğlu öğrenmeyi sadece okul çatısı altına sıkıştırmaya çalışıyor. Oysa ki hepimize yıllar önce öğretmişti Mahmut Hoca’mız. “Okul sadece dört yanı duvarla çevrili, tepesinde dam olan yer değildir. Okul her yerdir. Sırasında bir orman, sırasında dağ başı. Öğrenmenin, bilginin var olduğu her yer okuldur.” Bu replik Hababam Sınıfı filminin en meşhur öğretilerinden biri. Demekki sinemada bir okuldur. Bize öğrettikleri, bize kattıkları, bizi biz yapan değerleri edinmemizi sağladıkları bir mekandır aslında. Her insan çocukluğundan itibaren kendi rol modellerini edinmeye başlar. Bu rol modeller, o kişilerin öğretmenleridir bir nevi. Onlardan aldıklarını kendi kişiliklerine entegre ederler. Hayat yolunun en önemli öğesi olan öğrenme, bir çok araçla olduğu gibi bir çok kişiyle aktarılır bize. Birde kendi kendimize öğrendiklerimiz vardır. İşte bu kendi kendine öğrenme genelde deneme yanılma yoluyla olur. Mesela sobada elini yakmadan bilemezsin ellememen gerektiğini. Oysa ki büyüklerin seni uyarmıştır. Ama illaki o acıyı çekmek gerek asıl öğrenmeyi yaşamak için. Araçlarla ve kişilerle gelen öğrenme hayatımızı direk nizama sokar. Oysa ki kendi kendine öğrenmedir asıl bizi biz yapan. Çünkü en güvendiğimiz bilgi kendi tecrübelerimizle edindiğimiz bilgidir. Ve hayatımızın hiç bir anında bu bilgiden şüphe duymayız. İşte tam tongaya düştüğümüz yerde burası aslında. Sobayı ellemek gibi genel geçer işlerin dışında, kendimize has edindiğimiz öğretiler sadece bizim tecrübe ettiğimiz bilgiler olduğunda hayatımızı mahvedecek kararları aldığımız birer silaha dönüşebilir. Doğru tahlil ve analizi yapılmamış, uzun süreçlerde bir çok kişi üzerinde deneyimlenmemiş bilgi, çoğu yanlış kararlarımızın temelini oluşturur. Ama biz aklımıza ve bilgimize o kadar çok güveniriz ki hatayı kendimizde aramayız. Bu sebepledir ki bana göre insanoğlunun en büyük düşmanı aklıdır. Akıl öyle bir silahtır ki doğru kullanılmadığı takdirde felakete sebep olabilir. İnsanoğlu kendi aklına ve bilgisine haddinden fazla güvendiği sürece acı çekmeye mahkumdur aslında. Yine çok beğendiğim bir sözle bitirelim yazımızı. “SEN BAŞKALARININ FELAKETLERİNDEN İBRET AL Kİ, BAŞKALARI SENİN FELAKETİNDEN İBRET ALMASIN.”