“Dağa düşer kül eyler,  Gönüllere yol eyler,  Sultanları kul eyler,  Hikmetli nesnedir aşk.” Yunus EMRE Emre kelime anlamı olarak “AŞIK” demektir. Aşık ise “Bir kimseye ya da bir şeye karşı aşırı sevgi ve bağlılık duyan” anlamına gelir. Sözlük dediğimiz şey duygu içermez, kelimelerin en sığ anlatımını yansıtır. Oysaki aşk yüzyıllardır tarifi bile yapılmakta zorlanılan, sadece duygudan ibaret olan birşey. İçinde duygu olmayan hiç bir tanım AŞK’ın karşılığını vermez bize. Nice şairler, yazarlar asırlardır anlata gelmişler aşkı. Her biri aklından çıkıp, kalbinden konuştuğu kadar satırlara dökmüş. Mecnundan Shakespeare kadar farklı isimlerle anlatılsa da, hepsi aşkı en imkansız haliyle hikayeleştirmişler. Dillere destan olan hiçbir aşk hikayesi “ve sonsuza kadar mutlu yaşamışlar” diye bitmez. Bu son sadece çocuklara anlatılan masallarla özdeşleşmiş. Tarifi yapılamasa da anlatmaktan vazgeçmemiş insanoğlu. Dinlemekten bıkmamış. İşte bunun sebebi yazımın başında dediğim gibi aşkın sadece duygudan ibaret olması. Herkes aşkı hissettiği şekliyle anlıyor ve yaşıyor. Aşk tek bir kalıba sığmadığı için her vücutta başka şekilleniyor belki. Bu yüzden asırlarda geçse, çağlar kapanıp açılsa değişmeyen ve modası geçmeyen tek şey aşk. Truva'lı Paris'in Sparta Kralı Menelaos'un karısı Helen'i kaçırıp bir medeniyeti yerle bir olma akıbetine götüren, Kanuni Sultan Süleymanı oğlunun katline fetva verdirecek kadar sarhoş eden, nice sultanları yakalayıp taç ile tahtından eden bir güce sahip.  Bu korkunç akıbeti bilse de insan bir kez düştü mü içine kurtulamaz. Böyle bakarsak örümcek ağıdır aşk. Sevdiğin için bir kazma ile dağı deler yol açarsın, öyleyse kuvvettir aşk. Canından can alır, ciğerlerini çürütüp yatağa mahkum eder, o zaman zayıflıktır aşk. Ordu kurdurur savaş çıkartır, demek ki devlettir aşk. Saraya hapseder, seferden döndürür. bazende barıştır aşk. Gözü kör aklı sarhoş eder. Gördüğün görmez bildiğin bilmez olursun, o zaman şaraptır aşk. Mevlana derki. “Benim iki gecem var uykusuz geçen. Biri sensiz olduğum gece, hasretinden uyuyamam. Öbürü senle olduğum gece, sen varsın ya uyku haram. Aslında vazgeçmektir aşk. Yoldan geçmek, yardan geçmek, dardan geçmek, kârdan geçmek. Anadan babadan geçmek, bazen evlattan geçmek, Senin bildiğin senin sandığın ne varsa hayatında, sevgiliden başka herşeyden vazgeçmek.  Herkes aşığım der, seviyorum der kendini kandırır. Kimi 3 günde satar kimi 3 yılda. Bir karşılık için seven eninde sonunda satar aşkını 3 paraya.  Oysa aşk karşılık beklemez. Sevilmeyi değil sevmeyi sevmektir. Sevgiliyle değil sevginin kendisi ile beslenmektir. İnsan ha parası için sevmiş birisini, ha onu sevsin diye ne fark eder. Sevilmek için sevmek, sevildiğin kadar sevmek aşkı satmak değilde nedir? Aşk tek olmaktır, bir olmaktır. İkiden bir çıkarmak değil, ikiyken bire varmaktır. “BEN” varsa eğer aşk yoktur. Aşk “BEN” i aradan çıkarmaktır.  Bu yüzden tarif edilemez, açıklanamaz. Ya aşıksındır ya ölü. Çünkü Yunus’un dediği gibi “Aşıklar Ölmez” Ne demektir aşıklar ölmez? Dedik ya aşk bir olmaktır. Bir olan nedir, kimdir? İşte o senin için her kimse, “AŞK” O’na varmaktır... Miskin Yunus söyler sözü Kanlı yaş işle doldu gözü Bilmeyen ne bilsin bizi Bilenlere selam olsun...