Belediyelerin başarılı çalışmalarında halkın katkısı çok önemlidir. Bir yerde halk belediyelerin gözüdür, kulağıdır.
Hatta buna belediyelerin haber kaynağı, merkezi de diyebiliriz.
Yerel basında belediyeler için, en az vatandaş kadar önemlidir. Tabi ki bütün bunlar faydalanan belediyeler için.
Nazilli’de geçtiğimiz haftalarda yerel basında, cadde ve parklardaki ‘Bu eksik ve yanlışlarla’ ilgili yaptığı haberler üzerine Atatürk ve 23 Nisan Parkı arasında görüntü kirliliği yaratan, nakliye durağını kaldırmış, çevrecilerden olumlu tepki almıştı.
Bizde halkın memnuniyetini satırlarımızdan belediyemize teşekkür etmiştik
10 gün sonra gördük ki, durak 3 nakliye şoförünün isteği üzerine başkana yapılan ziyaret sonrası, ‘Başkan neyin hesabını yaptıysa’ durak eski yerine getirilmiş.
Belediye bu uygulaması ile İLKESİZ BELEDİYECİLİK örneği verdi.
Böyle uygulamalara “PRENSİPSİZ ÇALIŞMA, YAZ-BOY UYGULAMASI” denir.
Yine Ordu Caddesindeki işgaller, 23 nisan parkı tuvalet önündeki yol bozukluklarını, yazdığımız halde, kimsenin gördüğü yok.
İster istemez başkana karşı pasif direniş mi var? diye düşünüyorum
Bu çalışmalarda başarı, EKİP ÇALIŞMASI İLE GELİR. Bu çalışma ne kadar var?
Onu da sayın BELEDİYE BAŞKANI değerlendirsin…
**
MAKAMIN AĞIRLIĞINI KORUYACAKSIN!
Son zamanlarda basında, sık sık taciz, aşk ve skandalı haberleri karşımıza çıkmaya başladı.
Daha ziyade genç arkadaşların isminin katıldığı bu tür, yanlışlara, aklı selim insanlarında karıştığını görüyoruz.
Didim Belediye Başkanının adının karıştığı taciz olayının yanında Aydın AK Parti milletvekili Metin Yavuz ile ilgili iddialar bu kişilerin makamına yakışan iddialar değil.
Bu tür görevlerde bulunan insanlar, özel hayatlarına çok dikkat etmek zorundadır.
Halkı ve devleti temsil eden elit ve bürokrat insanların ortaya çıkmamış nice skandal olaylarının olduğuna inanıyorum.
Günümüzde ahlak sorunu her geçen gün tartışılır hala geldi. Herkesin özel hayatı kendine ama yaşananları görüyoruz.
Çevremizde bu konulardaki haberler dikkate değer haberlerdir. Toplumu olumsuz etkileyen iddialardır.
Liyatlarına yakışmayan bu tür olaylara sebep olan kişiler temsil ettiği GÖREVLERDEN UZAKLAŞTIRACAKSIN Kİ caydırıcı durum olsun.
**
CHP’Lİ VEKİL SAYIN BÜLBÜL’E, KISSADAN HİSSE!
Geçen hafta Ses Gazetesi’ndeki köşemde CHP AYDIN Milletvekili sayın Süleyman Bülbül’ün kimseye haber vermeden (belediye başkanı da dahil) Nazilli Belediyesi’ne gitmesini yanlış bir davranış olarak görmüş, onun bu mesaj dolu ziyaretini eleştirmiştim.
Sayın Bülbül’ün, Milletvekili olarak ağırlığını hissetmeden, bir Başkan Yardımcısının odasında kahvaltı yapmasını ‘DENSİZ’ bir davranış olarak değerlendirmiştim. (DENSİZ yanlış, yakışıksız anlamı taşır.)
Aman efendim, sen misin bunu yazan.
Her platformda AK Parti iktidarını eleştirerek basın özgürlüğünü savunduğunu iddia eden ve basın her zaman hür olmalıdır diyen, Meclisin S. Bülbül’ü, beni telefonla arayıp üzüntülerini iletti ve arkasından da;
Benim için, “Bir milletvekili üzerinden, BELEDİYE BAŞKANINA HOŞ GÖRÜNMEYE ÇALIŞMIŞSIN” ithamında bulundu.
Sayın Bülbül, ağzı olan konuşuyor dedikleri gibi yakışıksız bir SÖZ etti.
Derler ya.. özrü kabahatinden büyük diye.. İşte tam öyle bir şey…
Sayın Vekil, milletin vekili olduğunu unutmuşa benziyor.
Temsil ettiği Aydın’ın tarım ili olduğunu bir hatırlasa da
Aydın’da jeotermalle ilgili, TARIM ürünleri ile ilgili sorunları görse hep demeçlerle bu işlerin hallolmayacağını bir anlasa.
 Çevre kirliliği dikkatini bir çekse, çiftçinin çektiği sıkıntıları görmezden gelmese de laf yerine somut adımlar atsa, kendisine teşekkür ederiz.
Bir basın mensubuna karşı davranışını ve sözlerini, edebine verdim. Üzüntü ile karşıladım. Kendisine ve temsil ettiği makama yakışmadı.
Sayın vekil şunu unutmayın, “İNSAN YAŞIYLA DEĞİL, YAŞADKIKLARKIYLA TECRÜBE KAZANIR. ZAMAN, SİZİN LEHİNİZE ÇALIŞIYOR”
** AMERİKA MI? TÜRKİYE’DEN BİN BETER! 1960’lı yıllardan bugüne böyle gergin bir seçim atmosferi yaşanmamış. Sadece gerginliğin ülkemizde olmadığını görüyorum. 2 adayda birbirinden beter. İkisi de Türk düşmanı. Al birini vur ötekine… Demokrasinin önderi diye lanse edilen Amerika seçimleri daha sonuçlanmadan, ülkemizde olduğu gibi seçim sonuçlarını açıkladılar. İki guruba ayrılmış Amerika’da seçim sonuçlarından sonra gurupların silahlı eylemlere başlayacağı açıklamaları ile bu ülkenin Afrika’dan ETOPYA’dan ne farkı olur? Trump gerçeği, seçimi kaybettiğini içine sindiremedi. Kimi örnek aldıysa seçim sonuçlarını yüksek mahkemeye taşıyacağını açıkladı. Bu mu senin dünyaya örnek demokrasin? Bu demeçler bile Amerika’nın TÜRKİYE’DEN BİLE BİN BETER OLDUĞUNU gösterdi. Kendisini dünyanın jandarması olarak gören Amerika, nasıl olacakta dünyaya adalet, hukuk dağıtacak. Türkiye’de FETÖ ayaklanmasına destek veren AMERİKA değil mi? Burada bir kez daha belirteyim, BİZ TÜRKLERİN DÜNYADA TÜRK’TEN BAŞKA DOSTU YOK. Bunu herkes görmeli. Bunun en son göstergesi Azerbaycan-Ermeni savaşı değil mi? Süper devletlerin yanlış tutumları, Avrupa’nın şımarık çocuğu Yunanistan’ı, Ortadoğu’nun şımarık çocuğu İsrail’i dünyanın barışı ile oynayan iki şımarık ülkesi haline getirdi. ** NE AHMET ERCAN AMA ! İzmir depremi dünyayı sarsan CORONA VİRÜS belası üzerine milletimizin üstüne kabus gibi çöktü. 6.6 şiddetindeki deprem 100’ü geçen can alırken yaralı sayısı 2000’e ulaşmış, 75’i de 4 şiddetinde artçı deprem yaşadı. Bu rakamlar İzmir depreminin büyüklüğünü göstermesi açısından çok önemli. Yer kabuğunun 16 kilometre altında meydana gelen İZMİR DEPREMİ sonrası en ilginç açıklama, Deprem Uzmanı Nazillili ÖVGÜN AHMET ERCAN’DAN geldi. Ne dedi? AHMET ERCAN.. Seferihisar’dan Kuşadası’na kadar uzanan 40 kilometrelik fayın kırılması ile oluşan İZMİR depreminin, 35 atom bombası gücünde olduğunu iddia etti. İzmir depremi EGE BÖLGESİNDEKİ olacak depremleri de tetikledi dedi ve ekledi.. “İzmir’den AYDIN ve NAZİLLİ’ye kadar fay hattında önümüzdeki 15-20 gün içinde en az İZMİR DEPREMİ şiddetinde en az 2 deprem oluşabilir” dedi. Bu haber üzerine hey gidi AHMET ERCAN, KÜÇÜK ATTA, CİVCİVLER YESİN demekten kendimi alamamışım. Aynı Ahmet Ercan beklenen İstanbul depreminin 2040 ile 2060 yılları arasında meydana geleceğini açıklayınca ister istemez.. Ne yazık ki, bizim bilim adamlarımızın, MÜNECCİMLİĞE (Falcılığa) başlamış demekten kendimi alamadım.