Mülki Amirlik, devletin oradaki temsilciliğidir. Yani, o bölgedeki devlet babadır.

Kadın Kaymakamlar daha ziyade 3. sınıf ilçelere, yeni kaymakam olmuş kadın kaymakamlar atanır. Örneğin Aydın Karacasu’ya, sanırım 3 kez kadın kaymakam atandı.

Birinci sınıf ilçe olan Nazilli’ye atanan kaymakamların, bundan sonraki görev yeri, Valiliktir. İnşallah bizde sayın kaymakamımızı Nazilli’de yapacağı başarılı çalışmalardan sonra Vali olarak uğurlarız.

Adana Vali Yardımcılığından, Nazilli’ye atanan sayın Kaymakam Huriye Küpeli Kan’a başarılar dileriz.

**

SOKAK KÖPEKLERİNİN CELLADI KİM OLACAK?

Sokak köpekleri konusunu bile siyaset malzemesi yaptık.

Ötenazi dediler, uyutulacak dediler. Sokak güvenliğini sağlayacağız dediler,

Milletten tepkiyi görünce yük belediyelere atıldı…

Sonuç olarak uyutmanın günahını, anlaşılan belediyeler çekecek.

Allah aşkına şu kedi köpek meselesi nasıl olur da ülkemizin en önemli gündemi olabilir?

Böyle bir konu milleti nasıl ayrıştırabilir? Medya, kamuoyu bu konuda ikiye ayrılabilir.

Gruplar kedi köpek yüzünden, birbirlerine hakaret eder duruma geldi. Amacınız bu muydu?

Parti menfaatlerini, KEDİ KÖPEKLER ÜZERİNDEN HESAP YAPACAK KADAR AŞAĞIYA indirdik.

HÜKÜMETTE, MUHALEFETTE RESMEN NE YAPACAĞINI ŞAŞIRDI. SAPLA SAMANI BİRBİRİNE KARIŞTIRDI.

Hayvanları kısırlaştırıp, 3-5 yıl içinde eceliyle ölmelerini bile sağlayamadınız.

Parti menfaatleri için daha ne rezilliklere imza atacaksınız bilmiyorum.

Bu meclis böyle basit şeyleri bile çözemezse, milletin sorunlarını nasıl çözebilir.

Amacınız, nedir? Neden bu rezalete izin veriyorsunuz?

Milleti, kedi köpekler üzerinden ayrıştırmak mı? Çok şükür, onu da başardınız.

Bu gidişin sonu, “HAYIR GETİRMEZ BEYLER” DİYORUM.

Aklımızı başımızı toplayalım. Kedi köpekle uğraşırken, Türkiye’yi NATO’dan atalım diyenler çoğaldı. Milli çıkarlarımız zarar görüyor.

Kendi içimizde nefret saçıyoruz. Dünyada nefretle anılıyoruz. Biz nasıl bir Türkiye olduk?

Bunu sağlayan meclis bu yaptıklarıyla tarihte nefretle anılacak. UNUTULMASIN…

**

YABANCI HAYRANLIĞI TAVAN YAPTI!

Ülkemizde yabancı hayranlığı, her geçen gün artıyor.

Öyle olmasa, on milyonlarca sığınmacının Türkiye’de ne işi var.

Yabancı hayranlığı, Suriyelileri ülkemizde ayrıcalıklı, öncelikli insan haline getirmedi mi?

Millet kuyruklarda beklerken, onlar ayrıcalıklı muamele görmüyor mu?

Yurt dışına çıkma hastalığı depreşmedi mi? Bunu yapanlar, ülkenin içinde bulunduğu durumu neden göz ardı ediyor.

Bunlara sebep, Türkiye’yi temsil eden iktidar değil mi?

Son rezaleti de dün gazetede okudum. Ünlü şarkıcı Aylin Coşkun’un demecini okuyunca şok oldum.

Son 5 yılda 50’ye yakın tüp bebek denemesi yaptıklarını ama başarılı olmadığını açıklayıp, Gazzeli yetim bir kız çocuğu almak istiyorum. 10 çocuğa da evimi açabilirim diyor.

Yazıklar olsun sizlere, “ışık bile, önce dibini aydınlatır.” derler.

Kendi memleketinin bunca yetim öksüzü varken Gazze’de Filistinli çocuk araması nasıl izah dilebilir. Elbette o çocukların da güzel ve sağlıklı ortamda yaşama hakkı var ama önce ülkemiz. Bu yabancı aşkı bizim gerçek BEKA meselemiz olur.

Ey devletim, vatan elden gidecek uyanın artık. Bize bizden başkasından fayda yok.

Bu yabancı, göçmen aşkı devletimize inşallah pahalıya mal olmaz.

**

SAHİLLER, ÇÖP DEPOSU GİBİ!

Çevre temizliğine uymayan bir toplum haline geldik. Bunu zaman zaman dile getiriyoruz.

Yaz önü yaşanan seçim nedeniyle, belediyeler özellikle sahillerde yeterince sivrisinekle (lavra) mücadele edememiş.

Bunu açık açık görüyor yaşıyoruz. Bu ortak bir kanaat.

Geceleri kimse açıkta sivrisinek yüzünden oturamıyor. Bu sıkıntıyı insanlar ilaçlarla çözüm bulabiliyorlar.

Ama bir çevre sorunu var ki, önlem alınmazsa gelecek yıllarda Türk turizmi çok ama çok yara alır.

Sahil temizliğinde resmen sınıfta kaldık. Sahil şeridi rezaleti oynuyor.

Millet sigarasını bile kumda söndürüyor.

Belediye hizmetleri sahilde görünmüyor. Bir kargaşa yaşanıyor.

Çöplerin içine atıldığı konteynerlerin, içi boş ama çevresi parçalanmış çöp poşetleri ile dolu.

Belediye çalışanları küreklerle küfür ede ede bu çöpleri topluyor.

Her konuda olduğu gibi, sahillerimiz pis kokulu bir yaz yaşıyor.

Belediye denetimleri, yok denecek bir durumda.

Bu zihniyet değişmeli sorumlu bir toplum olmak zorundayız. Marmara denizini köpürten de, silaj illetini yaşatan da biz değil miyiz?

Bu anlayışla nereye kadar gidebiliriz? Yakında ege denizi de köpürürse yazık olur ülkeme, Türk turizmine.

**

BURUK, SONUNU HAZIRLIYOR…

Bu satırlarımı son hazırlık maçı olan Parma maçı sonrası yazıyorum. Bu maç Galatasaray’daki tüm sorunları, ortaya çıkardı.

Cumartesi akşam, Beşiktaş’la oynayacağı süper kupa maçı ne olur bilmem.

Oyuncu oynayarak kendini geliştirir. Bu özellikle, genç oyuncular için geçerlidir.

Geçen yıl Galatasaray transferde piyasada isim yapmış, 6 sporcu transfer etmişti.

Sezon bitti ne yazık ki transfer edilen bu sporcular hazır hale gelemedi. Galatasaray’a yeteri kadar faydalı olamadı.

Neden? Çünkü, bu futbolcuların yaşları 30’un üstündeydi. 35 olanda vardı.

Hepsi de başarıya doymuş hedefleri olmayan sporculardı. Bende Galatasaraylıyım,

Bizi şampiyon yapan Barış ve Aktürkoğlu gibi koşan futbolculardı.

Bu durumlar, spor yorumcuları tarafından günlerce yazıldı çizildi.

Unutulmasın.. Galatasaray, ligde 7 maçı şans eseri 85’inci dakikalardan sonra kazandı.

Cim bom hala tempolu futbol oynamıyor. Hızlı ataklar yapamıyor. Pozisyon yaratamıyor.

Çalım hastası, Zaha ve Hakim Ziyeç’ten kanat oyuncusu olur mu? Adamlar kendi etrafında dönmeden, kendi gölgelerine çalım atmadan rakip kaleye gitmiyor. Gidemiyor.

GS, tempolu futbol oynamıyor. Kanatlardan hızlı gelemiyor. İcardi’ye top gelmiyor.

Parma maçında bunu bir kez daha gördük. Okan Buruk geleceği ile oynuyor.

Hatta, oynadı bile. Sanırım, yeni sezonda takımdan ayrılan ilk isim OKAN BURUK olur…