Dünya denizcilik tarihinin en ünlü gemisi Titanik’tir desek abartmış olmayız sanırım. Titanik’in şöhreti daha yapılmaya başlamadan yayılmaya başlamıştı. Döneminde dünyanın en büyük gemisi olarak lanse edilen Titanik için haşa Tanrı’nın bile batıramayacağı söylemi O’nun fiziksel büyüklüğünü ismine yansıtmak için yapılan bir algı mıydı? Yoksa insanlar gerçekten öyle olduğuna mı inanıyordu bilemiyorum. Ama Tanrı bile batıramaz denilen geminin ilk seferinde batması ironiden fazlası gibi geliyor bana. 31 Mart 1909 yılında yapına başlanan tam adıyla RMS Titanik, Amerika’nın ünlü bankerlerinden J.P. Morgan tarafından İngiliz White Star Line Denizcilik Firması’na o zaman bir buçuk milyon sterlin harcanarak yapımı tamamlandı. Bu paranın günümüzdeki değeri yüzelli milyon sterlin olarak hesaplanmış. Bugünlerde artan döviz kuruna göre 1 sterlinin 32 Türk Lirası ettiğini düşünürsek hakikaten büyük para. Dedik ya Titanik demek her anlamda büyüklük ve ihtişam demekti. Bu sebeple denizler altında binlerce gemi enkazı yatmasına rağmen en unutulmazı hep Titanik oldu.
Bu ihtişamıyla göz kamaştıran gemi Tanrı’ya meydan okuyarak başladığı yolculuğa henüz çıkmadan önce, henüz yapım aşamasındayken bir şeyler ters gitmeye başlamıştı. Yapımı 26 ay sürdü ve bu süre içinde on birsin üçyüz kişi Titanik’in yapımı için çalıştı. Titanik henüz yapım aşamasındayken can almaya başlamıştı. Yapım süresince meydana gelen iş kazalarında canını kaybeden işçiler olmuştu. Bir çok aksaklıkla birazda alel acele yapımı tamamlanan Titanik ilk seferine 10 Nisan 1912’de İngiltere’nin Southampton limanından, New York’a varmak üzere çıktı. Herkesin bildiği gibi sefere çıktıktan 4 gün sonra 14 Nisan 1912’de saat 23:39’da buzdağına çarpan bu ihtişamlı gemi , buzdağına çarptıktan yaklaşık 2,5 saat sonra okyanusun karanlık sularına gömülerek üçbin sekizyüz metre derinliğe battı. Yolculuğuna başladığı andan bu güne kadar hakkında konuşulmaya devam etti. Kazadan kurtulan kazazedeler, batarken geminin ikiye bölündüğünü anlatsalar da pek çok kişi buna inanmadılar. Taki 1985 yılında Titanik’in batığının birbirinden kilometrelerce farklı yerlerde iki parça halinde bulunmasına dek. Filmlere konu olan bu trajik hikayenin en ilginç yönlerinden biriyse, Titanik yapılmadan 14 yıl önce Morgan Robertson adında çokta tanınmayan bir yazar tarafından yazılan kitaptı. Titan Kazası adındaki bu hikayenin konusu Southampton’dan New York’a gitmek üzere yola çıkan ve buzdağına çarparak batan, Asla Batmaz denilen Titan adındaki bir gemiydi. Bu kitapta anlatılan hikaye ile gerçekten yaşanan Titanik kazası arasındaki benzerlikler kehanet ile bile açıklanamayacak kadar fazladır. Hatta bu roman Titanik’in aslında kaza ile batmadığı, sigorta şirketinden para alabilmek için kasten batırıldığı teorisi’ni güçlendirmekte.
Sonuç olarak 15 Nisan 192’de sulara gömülen Titanik’te 1514 kişi hayatını kaybetti. Aradan geçen yüz küsur sene sonra geminin batığına turistik ziyaret düzenleyen bir denizaltının gerçek batığa çok yakın bir noktada parçalanarak 5 kişinin daha Titanik yüzünden hayatını kaybetmesi, Titanik Laneti söylemlerini yeniden alevlendirdi. Sebebi nedir bilmek imkansız ancak, battıktan yüz yıl sonra bile can almaya devam eden bu gemi şöhretini asla kaybetmeyecek gibi görünüyor.
Trend Haberler
Nazilli’de okul yangını: Gece başlayıp sabaha kadar cayır cayır yandı
Genç mühendis kansere yenildi
Aydın'da feci kaza! 27 yaşında hayatını kaybetti
Aydın'da acı ölüm: Hız tutkusu sonu oldu
Aydın’da feci ölüm: Süt sağarken akıma kapılarak can verdi
Kuşadası'nda zamlara karşı çare sobalar oldu