Şimdi ülkemizde, gündemin en önemli konusu soğan oldu. Üreticilerin depolarına, soğan baskınları yapılıyor. Üretici depoluyoruz, Devlet stokçuluk yapıyorsunuz diyor. Silahlı teröristle soğanı stoklayanın, teröristten hiçbir fark yoktur denildi. Soğan üreticilerinin gözü aydın, siz de sonunda soğan üreticileri de terörist oldu. Milletçe, FETÖ teröristlerinden sonra, soğan teröristlerini de tanımış olduk. Soğanı neden depoladınız kardeşim? Bundan sonra kestane, pamuk, zeytin gibi tüccara yok pahasına da olsa sat. Tüccar pazarlasın, o depolasın, o satsın Tarımda büyük depoyu TMO yapıyor olabilir. Onlar devlet. Devlet yaparsa terörist olmaz. Ama üretici 2 milyon soğan depolarsa ekonomi bozulur. Pahallık artar. İşte böyle sende terörist olmakla suçlanırsın. Soğancı kardeş Hey Türkiye’m heyy…  Sonunda bir şey daha öğrendik. Soğana endeksli demokrasi yaşıyormuşuz da farkında değiliz. ** SİYASETTE YUMUŞAK DİL ARANIYOR! Seçim yaklaştıkça Siyaset, hakaret üzerine vites artırdı. Liderlerinden, yumuşak dil, hoşgörü bekleyen millet hakaret ve küfre dayalı siyaseti ne yazık ki, yaşamak zorunda kalıyor. Kapağı açılmamış suçlayıcı sözler, kin ve öfke kokan hakaret kokan argo kelimeler hepsi de maalesef liderlerimizin ağzında. Ne ararsan var. Bu işler,“imam bunu yaparsa cemaat ne yapmaz” hesabına benziyor. Bizim millet olarak atalarının yaptıklarını dikte eden bir genetik yapımız var. Gördüğümüzü sosyal hayatta uygulamaktan zevk alırız. Onun için statlarda, liderlerde gördüğümüz küfür hakaretleri uyguluyoruz. Sokaklarda kabadayılar çoğaldı. Boşanmalar bile 19 kat arttı. Okulda öğrenciler arkadaşlarını bıçaklıyor. Ahlaksızlık aldı başını gidiyor. Ölçüsünü kaybetti. Din her geçen gün daha fazla, siyaset malzemesi olmaya başladı. Bütün bunların vebali millete kötü örnek olan parti liderleri veya yöneticileri değil mi? “Üzüm üzüme baka baka kararır sözünü” unutmayalım. Millet menfaatlerini, parti menfaatlerinin üzerinde tutamazsak, vay bu milletin haline. ** İKİSİ BİRBİRİNE MUHTAÇ MI? İki, üç hafta önce her ikisinin de genel başkanları milletin karşısına çıkıp, herkes kendi yoluna dediler. AK Parti ve MHP genel başkanlarının yerel seçimlerde de tekrar birbirine sarılması Cumhur ittifakından ayrılmama kararları “AYRILSAKTA BERABERİZ” şarkısını bize hatırlattı. MHP’liler “Biz AK Parti’nin omurgasıyız bundan sonra AK Parti biz olmadan ayağa kalkamaz.” derken, AK Partililerde “İYİ Parti korkusu MHP’yi bizim kanatlarımızın altına itiyor. İsterse Cumhur ittifakını bir bozsunlar da, başlarına neler gelecek bir görsünler.” “BİZ MHP’NİN SOLUĞUYUZ, CİĞERİYİZ. BİZ OLMAZSAK ONLAR YOK OLUR, BİTERLER” diye düşünüyor. Eeee… işin içine ciğer, kalp, yaşam girince durum değişiyor tabi. Yaşamak için her ikisine sarılacaksın. Ne gerekiyorsa yapacaksın. Oturun da bundan böyle, “ikimiz bir fidanız” şarkısını söyleyin. Nasıl olsa sonunda bir parti olabilirsiniz. ** ADAYLAR NETLEŞİYOR! Nazilli’de adaylar yavaş yavaş netleşmeye başladı. Bugüne kadar İYİ Parti adayını erken açıklayıp yol alan ilk parti olduğunu biliyoruz. Geçen hafta sonu Antalya’da toplanan MHP’li Belediye Başkanları toplantısına Nazilli Belediye Başkanı Haluk Alıcık’ta katılmıştı.  Haftalardır aday yapılacak mı? yapılmayacak mı? tartışmaları yapılan Haluk Alıcık Nazilli’den 2 gazeteci ve bir partilisiyle gittiği Antalya’da, Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin elini öptü adaylığı kaptı. Nazilli’ye döndü. Geriye AK Parti ile CHP adayları kaldı. Bu saatten sonra CHP Genel merkezinin Nazilli’de Cavit Yenipazarlı’dan başka bir aday çıkaracağına inanmıyorum. Farklı bir çalışma yapması AYAĞINA KURŞUN sıkmak olur. Bu satırları okuduğunuzda, belki de AK Parti Nazilli Belediye Başkan adayını açıklamış olabilir. Nazilli’de belediye başkanlığı için aday adaylığını açıklamış 3 isimden başka, bir aday açıklanır mı? Bilmiyorum. Bakarsınız Hakan Çağlar Erürker’in veya ismi çok telaffuz edilen Esat Ergüler’in ismi Ankara’dan çıkar mı çıkar. AK PARTİ bu… Sürprizi çok sever.