Geçen hafta kısaca Data-bank(hafıza veri tabanı) nedir? nasıl oluşur insan beyninde ?sorularını cevaplamaya çalıştık. Şimdi de oluşmuş Data-Bank’ın nasıl çalıştığına dair günlük yaşamlarımızdan birkaç somut örnek verecek olursak iyice zihnimize oturacak sanırım: Örneğin çocuk doğar doğmaz annesini hemen emmeye başlar değil mi? Bu “emme refleksi” metabolik ve genetik olarak vardır bebeğin data-bankında zaten ve anneye ait kokulara ve ten temasıyla, arama refleksiyle etkinleşip hedef bulunup beslenme gerçekleşir. Başka bir örnek olarak; acıktığında çocuk ağlamasını bilmez ama bu refleks her acıktığında ortaya çıkarak böylece konuşma ve mimikle anlatma yetisi gelişene kadar onu aç kalmaktan korur(zaten annede çocuğu ayırmadığı için kolay kolay zaten aç kalmayan çocuk ihtiyaç halinde hemen otomat-yaygara basma refleksini kullanır).Birkaç ay sonra bu yaygara-basma nın anneyi babayı çağırma zili gibi olduğunu öğrenmiş olan bebek bu reflexi sadece acıktığında değil her türlü durumda da kullanabilir. Biraz büyümüş bir bebeğin yanan sobaya/kalorifere ilk kez el değdirip eli yandıktan sonra( data-bank’ındaki öğrenilmiş- bilgiye göre) ikinci kez sobaya/kalorifere rahatlıkla el uzatmamasını da başka bir örnek olarak verebiliriz. Veya okula giden bir erkek çocuğun babasından harçlık istediğinde, aşağılanıp birkaç kez de tokat yediğini düşünün, kendisi aynı şekilde baba olduğunda aynı benzer davranışları sergilemesi kaçınılmazdır değil mi? Ancak kendini sorgulama gücü olanlar bir uyarıyla davranışlarının sonuçlarını düşünüp yeniden bir “doğru data-bank” girdisi oluşturabilirler Veya geleneklerimizde; öğrenilmiş bir yanlış davranışın acı sonuçlarını deneyimleyen akıllı bir insan kendiyle yüzleşip, tefekkür edip(veya dostlarının uyarılarını dikkate alarak) yeni bir data-bank çıktısı oluşturabilir…(bunun gerçekleşmesi; yani eski/yanlış bir bilginin silinip yeni/doğru bilginin kodlanması en az altı ay zaman almaktadır. ) İşte varın siz bunlara benzer birçok davranışlarımızın aslında çok önceden cevabının belirlenip hazırda data-bank havuzunda kayıtlı olduğunu bilin ve anlayın, iyi de yıllardır hep doğru zannettiğiniz şey ya yanlışsa? Veya adama sormazlar mı cevaplarınızın referansları ne diye (yani data-bank hangi referenslara göre oluşmuştur)? Veya insan kendine sormaz mı hiç ömrü boyunca “benim yaptığım, ettiğim konuştuğum, düşündüğüm,  savunduğum şeyler hakikatte te doğru mu acaba? ve hesap verilebilir pozisyonda mıyım?(“gerçekte önyargılarım var ve bunun nörobilimsel anlamı ben her türlü nöroplastisiteye kapalıyım demek” diye düşünebilmelidir.) Sorular bitmiyor aslında ama biz artık sadede gelelim müsaadeniz ile…. Neden “data-bank bombardımanı” ? Bizim kasdettiğimiz tüm yaşam seyrimiz boyunca geçmiş, şu an ve gelecekte yaşadığımız/yaşayacağımız acılar, musibetler ve belaların kısaca siyah renkli olayların yaşamımız boyunca hayli fazla olması ve hepimizin yaşantısını ve duygu-durum ve huzur modumuzu bozması ve yaşadıklarımızın iç dünyamızda oluşturduğu duygu-his ve düşünce fırtınalarının, günlük zihinsel işlemlerimizin çok büyük bir kısmını oluşturuyor olması(Dünyanın önde gelen kognitif nörobilim duayenlerinden olan Prof.Marsel Mesulam insan beyni için bakın ne diyor :”Beynin yüzde 90’ı duygu-düşünce işler, sadece yüzde10’u istemli duyu-motor görevlerimizle ilgilidir) Yani önceden mevcut oluşmuş “data-bank” hafızamıza göre başımıza gelen siyah olayları değerlendirip ona göre bir yaşam felsefesiyla yol almaya çalışdığımızdan her zaman huzurlu ve mutlu ol(a)mayabiliriz değil mi? yukarıda sorduğumuz birçok sorudan dolayı. Çünkü referanslarımız sağlam, dosdoğru ve de güvenilir ol(a)mayabilir sonuçta. İşte bu yazı dizisinde yaşamımızda sayısız karşılaştığımız musibetlerin aslında hikmetleri ve bizler için ne anlamlar taşıdığını tartışmaya çalışacağız ine nörobilim dili ve medeniyet değerleriyle… Yalnız bir hatırlatma daha yapmak zorundayım. Data-bank bombardımanı deyince şu dijital yaşam diliminde insanın her taraftan durduramadığı ve sağnak sağnak maruz kaldığı bilgi bombardımanları da çağrışıyor, biz yazı dizimizde bu konuya değil ama maruz kaldığımız musibetlerin daha çok sebebleri, hikmetleri, musibet çeşitlerinin her birey için neden farklı anlam taşıdıkları ve bizim kemalat/olgunluk yolculuğumuzdaki gereklilikleri üzerinde zihinsel geviş getirmeye çalışacağız dilimiz döndüğünce(devam edecek).