2011 yılında yayınladığımız ‘Neo-Con’izmin Emperyalist Fikri adlı kitabımızda Neo-con yapıyı ya da Yeni Muhafazakarlık adıyla ABD şahin politikasına yön verenlerin emperyalist fikrini ayrıntılı olarak ele almıştık. İşte bunlardan birkaç bölüm: “İzm”in ideolojik tavrı, emperyalist tutumundan neşet eder. Fikrin zamanla zorbalık içeren anlayışa kayarak, kendi kutsalları için başkalarının köleleşmesine inanan bir fikrî harekettir. Görünüşteki “insanî” telâkkî, aldatmacadan öte bir mânâ taşımamaktadır. Bunu 20. y.y.’daki “izm”lerin mücadelesinde apaçık bir şekilde müşahede etmek mümkündür. Bu ideolojilerin, dünyada cereyan eden hadiselere bakışı konjönktüreldir. Bir “izm” hareketinin muhalifi olarak ortaya çıkan ideolojinin ana gayesi, emperyalist düşüncesine âmâde sahalar açmaktan ibarettir. Ancak, temelde aynı yolda ilerledikleri yakınen bilinen hakikatlerdir. Bu fikrî hareketlerin asıl maksadı sömürgecilik olduğundan; hedefe ulaşmada araçların mübahlığı önem taşımaktadır. Bundan dolayıdır ki, global sömürü düzenini kurmak için yüzyıllardır zorbalığa dayanan yayılmacı hareketin özü,“Kapitalizm”dir” (“Neo-Con”izmin Emperyalist Fikri, YFD Yayınları,2011. shf.10). “Vahşi kapitalizmin iki ülkesi ABD ve İngiltere, kendi gelecekleri için başka milletlerin insanların canlarını, mallarını,basamak yapmaları nasıl bir kan emici vampirlere benzediğinin delilidir.Zikredildiği gibi,bunları tamamen kendileri itiraf etmektedirler. Kurdun kuzuyu yeme bahanesi gibi,ABD’nin derin devleti evvela kanlı bir mizansen hazıryarak 11 Eylül’ü sahneye koymuş veya koyulmasına göz yummuş veya desteklemiş. Ondan sonra da meşruluk adı altında masum insaları katledip yok ederek; Makyavel felsefeyi hayata geçirmiştir ve hayata geçirmeye devam edecektir. Daha nice bu şekil kanlı hadiselerin senaryosunu yazıp,figüranlara oynatarak amaçlarına ulaşmış olacaktır. Ancak, şu unutulmamalıdır ki; kan ve gözyaşı üzerinden kendi insanına sunulan refah, uzun sürmeyecektir. Bunlar ABD’nin yıkılışını hızlandıracaktır.Ve öyle zannediyorum ki, ABD çok da uzun olmayan bir zaman sonra yıkılacaktır” (a.g.e. shf.49). “Mukayese edildiğinde ABD hangi kıstaslara uymaktadır ki, emperyal vizyonla bütün insanlığa hizmet etsin! Neticede böyle bir anlayışla global jandarmalık ABD’nin sonunu hazırlayacaktır. Kısa vadede zafer bile kazansa; bu, yenilginin zaferi olacaktır. Kanaatim odur ki, Amerika sonun başlangıcındadır. Nihayete erdirecek kıvılcım ne zaman vukuu bulacaktır? Mühim olan sual budur” (a.g.e. shf.53). Bu hususla alakalı daha bir çok analiz ve hüküm cümlemiz olmuştu. Bu cümlemizden hareketle Kanada Royal Roads Üniversitesi, Cascade Enstitüsü İcra Direktörü ve British Columbia Üniversitesi öğretim üyesi, Siyaset Bilimci Prod. Thomas Dixon ile Yeni Şafak yazarı gazeteci sayın Nedret Ersanel’in ‘Akıl Odası’ programı için yaptığı mülakattan bir bölümü nakletmek istiyorum. “Kırk yıldır siyaset-toplum çatışmalarının sebepleri üzerinde çalışıyorum. Karşılaştırmalı siyaset bilimciler ile çalışıyorum ve farklı ülkelerin siyasi operasyon ve rejimlerini karşılaştırıyoruz; özellikle şiddetli çatışmalar ve sivil istikrarsızlık, iç savaş, etnik çekişme, terörizm, isyanlara odaklanıyoruz. ABD’ye baktığımızda gördüğümüz şey ciddi sivil istikrarsızlık işaretleridir. ABD’de şu an demokrasinin, ülkedeki kurumların veya siyasi kurumların başı büyük dertte”… “Amerikan demokrasisinin çökmesinin büyük ihtimal olduğunu düşünüyorum. Emin miyim? Bugün için –sonra artacak– en az %40 ihtimal olduğunu söyleyebilirim. Bu da önemli ölçüde Donald Trump’ın 2024’te yeniden başkan seçilip seçilmemesine bağlı. Seçilme ihtimali ise bu oranın çok üzerinde! Başkan Biden şu anda popüler değil ve Amerikan seçmeninin yaklaşık % 40’ı –adaylığı kesinleşmeden dahi– Trump’ı coşkuyla destekliyor. Yeniden seçilirse, %80 ihtimal Amerikan demokrasisi akamete uğrayacak. Trump’ın işleyişi Cumhuriyetçi olmayan bir başkanın seçilmesini zorlaştıracak şekilde değiştireceğini düşünüyorum. Bu 2025-26 gibi olabilir. Bu da ABD’de büyük sivil istikrarsızlıklara yol açabilir. Sonrasında da sağ iktidar, gücünü konsolide edip yerleşik hale gelebilir. Başka deyişle, Birleşik Devletler’de bir diktatörlüğün gelişimine tanık olabiliriz. Bu da 2030 civarında olur”… “Kötüsü de var. ABD dünyadaki demokrasiler için sembolik bir önem taşıyor. Dünyanın en eski demokrasisi ve tarihî olarak demokratik kurumların koruyucusu. Eğer Birleşik Devletler demokrasisi başarısız olursa, bu diğer ülkelerin demokratik kurumlarını sürdürmesini çok zor hale getirecektir. Mesela Kanada’da 6 milyona yakın Trump destekçisi var. Ülke ABD’ye derinden bağımlı. Son derece entegre, ekonomileri birbirine bağlı. Sınırda günde yaklaşık bir milyar dolar ticaret akışı var. Gıdanın çoğu ABD’den geliyor. Dolayısıyla, demokratik kurumların gücünden bağımsız olarak, Washington’daki düşman bir rejim Kanada için büyük tehdit olacak. Yani Trump sadece ısınma hareketi”!.. “Kasım’daki ara seçimlerde iktidar başarılı olamayacak gibi görünüyor. Cumhuriyetçi Parti’nin başarılı olması bekleniyor. Bu da muhtemelen Cumhuriyetçilerin hem Temsilciler Meclisi hem de Senato’da kontrolü ele geçirecekleri anlamına geliyor.Cumhuriyetçi Parti içinde Trump karşıtı bir şey de beklemeyin. O iş bitti. Donald Trump Cumhuriyetçi Parti içindeki savaşı büyük ölçüde kazandı. Trump, ‘kişilik kültüne’ döndü. Amerikan seçmeninin %40’ını arka cebinde tutuyor. Bu muazzam bir siyasi güç. Schwarzenegger’in “Geri döneceğim” dediği eski Terminatör filmlerine benziyor. Ve intikam için geliyor”… “Unutmayın ki ülkede sivillerin elinde 400 milyon silah var. Rakiplerine saldırmak için kelimenin tam anlamıyla savaşa girmeye hazır büyük milis gruplar var. Amerika son derece şiddet eğilimli bir toplumdur. İnsanların bu toplumun ağır silahlı olduğunu anlaması gerekiyor. Karşı cenahın özünde kötü olduğuna, toplumdan atılmaları gerektiğine, gerçek Amerikalı olmadıklarına, vatansever olmadıklarına inanıyor” (https://www.yenisafak.com/ yazarlar/ nedret-ersanel/abdye-4-yil-omur-bicen-profesor-intikam-icin-geliyorlar-2060770). Gelişmeler nasıl olacak, bakıp göreceğiz. ABD, vahşi emperyalist tedhişini daha ne kadar sürdürecek; yaşayıp, yıkılışına inşallah şahit olacağız.