“Jön-Türk ırkçılığı ile Osmanlı-Türk devletini parçalayıp İsrail’i kurdularsa; şimdi de “Jön-Kürt ırkçılığını” (Jeune Kurdizm/ Pan-Kürdizm) ihdas ederek Türkiye’yi ufalayıp leş kargalarına yem etmenin gayretkeşliği ile var gücüyle çalışmaktadırlar. Bizdeki ihanet merkezleri de buna alet olmaktadır. Güneydoğu bölgemizde on yıllardır meydana getirdikleri yapılanma ve inanç boyutunu geri plana itip, ırki tarafı öne çıkarma politikalarında çok mesafe katetmişlerdir.” (Mesut Mezkit, Gazete Flaş, 2004 ve diğer tarihler)
***
Meselenin boyutunu ifade açısından şu hadise çok ama çok önemlidir.
Aktardığımız bu kısımdan dolayı uluslararası hakemli Yeni Fikir Dergisi yönetimine bir e-posta yazısı gelir.
“Neden böyle bir makale dergide yayınlandı” diye.
E-postanın zamanlaması da çok enteresandır.
İsrail Cumhurbaşkanı Türkiye’yi ziyaret ettiği zaman diliminde (9.3.2022)
Hem de haftasında…
***
Yeni Fikir Dergisi’nde makalenin yayımlanma tarihi ise 2012’dir.
TÜBİTAK ULAKBİM tarafından bilime ve araştırmacılara bir hizmet vasıtası olarak sunulan Dergi Park’ta şöyle bir açıklama vardır:
“TÜBİTAK ULAKBİM çatısı altında, Türkiye'de yayımlanan akademik dergiler için elektronik ortamda barındırma ve editoryal süreç yönetimi hizmeti sunar. DergiPark dergilerin işleyişine ve yönetimine karışmaz.”
İyi ki karışmadılar.
Ya müdahale etmiş olsalardı..!
***
O vakit makalenin serencamını kısaca özetleyelim:
İlk defa 2004’de Gazete Flaş’ta yayımlandı.
Daha sonra 2010 de çıkan kitabımızda…
-Kitabımızın tam ismi şöyle:
Siyonizm’in Rehberliğinde (Kargalığında) ‘Neo-con’izmin Emperyalist Fikri-
Daha sonra…
2012 de uluslararası akademik bir dergide…
2024’de de özet halinde Vuslat dergisinde…
Tabi bu esnada hatırlayamadığım bazı gazetelerde de yayımlandı.
Bunu niçin hatırlattık?
Konunun ehemmiyetini daha net ortaya koymak için.
***
Önemi şuradan kaynaklanıyor:
Seküler bir Kürt ırkçılığı yıllardır pompalanıyor.
Hiç unutmuyorum…
Leyla Zana, 2007 (tarih, artı eksi bir olabilir) yılında…
Bir basın toplantısı düzenlemişti.
Aylardan mübarek Ramazan-ı şerif.
Toplantı esnasında bir bardak suyu herkesin gözünün içine baka baka içmişti de.
Hiç kimsenin dikkatini çekmemişti.
Kürtçüleri kızdırmak istemediler anlaşılan. (Müslüman Kürt kardeşlerimizin buna nasıl tepki verdiğini çevremden biliyorum.)
***
Yine Mehdi Zana’nın (eski Diyarbakır Belediye Başkanı) bir dergiye verdiği röportajdan bir bölüm:
“Kürtler İslamiyet'i kabul ettiklerinde kaybetti. Kürtler yanlışlıkla Müslüman oldu. Kılıçla, tüfekle üstümüze geldiler, 'kelime-i şehadet getir' dediler, dedelerimiz de şahadet getirerek Müslüman oldular. Kürtlerin asıl dini Zerdüştlüktür. Sonradan Yezidi, Yahudi, Keldani ve Hıristiyanlığı kabul edenler de vardır. İslamiyet'ten sonra Kürtler, zorla Müslüman yapıldıkları için şu anda en fazla Müslüman Kürt var.
Zerdüştlük, İranlı Zerdüşt tarafından kurulan tek tanrılı bir inanç sistemi. Ateşe tapıyorlar. İçinde sürekli ateş yanan tapınakları var. Kutsal kitapları, hikmet ve bilgi anlamına gelir.” (Tempo Dergisi-2006)
***
Bu aşamalar planlı bir şekilde gelişti.
Seküler bir hayatı benimseyen Kürt nesli türedi.
Ya da türettirildi.
Kürtlerin zorla Müslüman yapıldığını ifade eden terör sevicilerden tutun da…
Kürtlerin Müslüman olduktan sonra kimliklerini kaybettiklerini dillendirenlere kadar…
Hepsi, “Jön-Kürt ırkçılığını” peydahlamaktan ibaret bir proje değil de nedir?
***
Son zamanlardaki artarak devam eden sekülerleşmenin işbirliğine bakar mısınız?
Terör örgütünün kendi istikbalini soykırımcı İsrail’e bağladığını göstermesi açısından dikkat çekicidir.
Aynı zamanda seküler Kürtler arasında gittikçe yaygınlaşan İsrail sempatizanlığının artması anlatmak istediğimize delildir.
Katil İsrail hayranlığı soysal medya hesaplarında açık etmekten çekinmeyen Kürtçü gurupların varlığı tehlikenin ne boyutlarda olduğuna işarettir.
Meselâ bir mesaj:
“Sizi Türkler, Farslar, Araplar işgal etmiş. Onlara karşı yapılacak her darbe, sizin boynunuzdaki zincirin bir halkasının kırılması demektir. Ortadoğu’ya böyle yaklaşmak zorundasınız. Ortadoğu’daki bütün gelişmeleri böyle okumak zorundasınız. Sizin düşmanlarınız belli, siz bellisiniz. Düşmanlarınıza vuranlar, sizin dostlarınızdır. Böyle bakmak zorundasınız.”(Alıntı: Y.Şafak)
***
Yine Soykırımcı İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun oğlunun zaman zaman paylaştığı bir “Kürdistan’ın Türkiye, İran, Irak ve Suriye tarafından işgal edildiği” mesajı, bahsedilen seküler Kürtçü gurupların çok hoşuna gitmiş olmalı ki, “hurra” tebrik tıkları…
Ama bu Kürt ırkçısı gurupların anlamadığı husus şudur: Kendi cehennemlerine kendi elleriyle odun taşımaktadırlar.
***
Hülasa, Jön-Türk ırkçılığı ile Osmanlı-Türk devletini parçalayıp nasıl İsrail’i kurdularsa; şimdi de “Jön-Kürt ırkçılığını” (Jeune Kurdizm/ Pan-Kürdizm) ihdas ederek Türkiye’yi ufalayıp leş kargalarına yem etmek için ABD ve İngiltere’nin koçbaşı olarak kullandığı Soykırımcı İsrail’in adım adım önünü açmaktadırlar.
Sağır sultanın bile duyup anladığı fiili hal budur.
Türk Devleti bu tehlikeyi gördüğü için ısrarla koçbaşı Soykırımcı İsrail’in yayılmacı politikasına dikkat çekmektedir.
Ancak içimizdeki ulusalcılarla, ulusalcı Kürtler bu durumu ya anlamıyorlar…
Ya da anlamak istemiyorlar.
Anlamayanlara tavsiyemizdir: Endülüs’ün çöküşüne bakıversinler.
Belki tarihten ders alırlar.