Mehmet Akif Ersoy
Dr. Mesut Mezkit
Mehmet Âkif büyük bir şairdir; ama, doğruları ve yanlışlarıyla… Bir dehayı da deha yapan bu değil midir?
***
Bir mütefekkirin büyüklüğü milletine sağladığı katma değerle ölçülür. Merhum Akif’i bu bakış açısıyla değerlendirmek esas olmalıdır.
Fikrimizi baştan ifade edelim ki mesele daha net anlaşılsın. Hem 2005 yılında çıkan Muhafazakâr Değişim adlı kitabımızda hem de uluslararası hakemli Yeni Fikir Dergisi’nin 2010 yılında neşredilen akademik bir makale de dile getirmiştik. Bu görüşlerimiz aynen baki.
Şöyle demiştik: “Millî şairimiz Mehmet Âkif Ersoy, “Allah(c.c.) bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın” dediği Millî marşımızda “tek dişi kalmış canavar” diye vasıflandırdığı Batı ile başa çıkmanın, Garb’a mukavemetin; ancak, yeniden ayağa kalkmakla başarılabileceğini düşünmüştür (…) Müslümanların pısırıklığından, Batı karşısında İslâm dünyasının içine düştüğü çıkmazdan, ancak tecdit ile(yenilenme) mümkün olabileceği fikrini müdafaa etmiştir. Zamanında öne çıkan İslâmcı münevverlerle münasebet kurmuş, onlar için yapılan tenkitleri de iftira olarak nitelendirmiştir. Bunun için Sırat-ı Müstakîm’de yazılar neşretmiştir (...) Kendisine tesir eden asrının meşhur İslâmcılarının fikirlerini tahlile tâbi tutarak; Mehmet Akif Ersoy’un son ana kadar iyi niyetle yürüttüğü mücadeleye bir nebze olsun katkı sağlamaya çalışacağız. İtham etmeden; fakat, merhumu da tabulaştırmadan, onun fikir ve irşad mücadelesinde aykırı gelebilecek faaliyetlerine bugünden bakıldığında nasıl bir çelişkiye düştüğünü-birçoklarının düştüğü tabulaştırma bataklığına saplanmadan- analiz etmeye gayret edeceğiz” (Mesut Mezkit, Muhafazakar Değişim, YFD yay. 2005 Aydın, Shf:162-Yenifikir Dergisi Sayı:5 Yıl:2010 www.yenifikirdergisi.com”).
***
Mehmet Akif büyük şair…Mütefekkir… Osmanlı Devleti’nin son devrine şahit olmuş Modernist İslamcı görüşleri temel almış bir İslamcı…Zaten ip de burada kopuyor…Eleştiri herkesin en tabi hakkı…Hele hele ”derdiniz” varsa…
***
Malumdur, Mehmet Âkif Sultan Abdülhamid Han’ a muhalifti. Öyle böyle değil… Çok ağır eleştirilerle… Esas itibariyle de çok sert tenkid edebilirsiniz. Ancak siz İslamcı bir görüşe sahipseniz… Müslüman bir mütefekkir iseniz İslam Halifesine karşı tenkitleriniz ölçülü olmalı değil mi?Velev ki “istibtad” teranesiyle olsun…Müslüman mütefekkir iştişari ikazı kendine ana eksen yapmalıdır. Ama bu, “ruh-i iblis” yaklaşımı ile olmamalıdır.
***
Şu dizeler, ne demek istediğimizi daha net anlatacaktır:
Yıkıldın, gittin amma ey mülevves devr-i istibdad,
Bırakın milletin kalbinde çıkmaz bir mülevves yâd!
Diyor ecdadımız makberlerinden: “Ey sefil ahfâd,
Niçin binlerce ma’sûm öldürülürken her gelen cellâd,
Hurûş etmezdi, mezbûhâne olsun, kimseden feryâd?
…
O birkaç hayme halkından cihangîrâne bir devlet
Çıkarmış, bir zaman dünyâyı lerzan eylemiş millet;
Zaman gelsin de görsün böyle dünyâlar kadar zillet,
Otuzüç yıl devam etsin, başından gitmesin nakbet..
Bu bir ibrettir amma olmasaydık böyle biz ibret!
Emâ-peyma iken râyâtımız tuttun zelil ettin;
Mehâfir bekleyen âbâdan evlâdı hacîl ettin;
Ne âlî kavm idik; hayfâ ki sen geldin sefil ettin;
Bütün ümmîd-i istikbâli artık müstahîl ettin;
Rezil olduk… Sen ey kâbûs-i hûni, sen rezil ettin!
Hamiyet gamz eden bir pâk alın her kimde gördünse,
“Bu bir cânî!” dedin sürdün, ya mahkûm eyledin hapse.
Müvekkel eyleyip câsûsu her vicdana, her hisse,
Düşürdün milletin kahraman evlâdını ye’se…
Ne me’lunsun ki rahmetler okuttun r’uh-i İblis’e!
(Mehmet Akif ERSOY, Safahat,Akit Yay.,İstanbul-1998)
***
Buna yorum yapmıyorum. Ama Akif müdafileri ne hikmetse keseri hep merhuma doğru yöneltiyor. Sanki Abdulhamid Han, müstebit, zalim, cani… Akif masum... “…r’uh-i İblis’e” benzetme eleştirisi en tabi hak… İslam Halifesine “Ne me’lunsun ki rahmetler okuttun…” eleştiri hudutları içerisinde… Yani, normal bir durum… O zaman -bizim de hoş görmediğimiz- bazı zanatcı müsvettelerinin sayın Cumhurbaşkanına hakaretini eleştiri sınırları içerisinde değerlendirelim… Yok böyle bir şey…Şimdi de olmaz. Geçmişte de…
***
Bakınız, çok değerli fikir adamı Mehmet Doğan beyin Akif’i müdafaa yazısına… O bile Mehmet Âkif’i nasıl aklama peşinde (ki ihtiyacı yok. Tabulaştırılmasın kâfi)… Yazıya bakıldığında gençlik hatası…
Mesela , “Abdülhamid’in son büyük Osmanlı padişahı olduğunda şüphe yok. Fakat döneminde Abdülhamid imajının bugünkü gibi olmadığı bilinen bir şeydir” ( http://www.karar.com/yazarlar/d-mehmet-dogan/akif-abdulhamid-ve-ittihatcilar-8777 Erişim tarihi:26.12.2018 09.17) ifadeleri ne kadarda zorlama savunma…
Madem gençlik hatası, sonra neden bunu telafi etmedi?
Mehmet bey devam ediyor:“İstibdad şiiri “Yıkıldın, gittin amma ey mülevves istibdad/Bıraktın milletin kalbinde çıkmaz bir mülevves yad” mısralarıyla başlar. Şiirde otuz milyon ahalinin üç şakînin mahkûmu olduğu ifade edildikten sonra, bunların bir mevhum gölgeyi semalardan da yüksek tuttukları belirtilir.
Şiirin devamında istibdad dönemiyle ilgili olaylar, Abdülhamid’e de atıflar ihtiva edecek şekilde anlatılmakta ve artık hürriyet devrine geçildiği belirtilmektedir. Şiirin ikinci bölümü, meşrutiyetin bir gün öncesini tasvir eder (...) Bir sonraki şiir Hürriyet “-iki gün sonra-“ ibaresiyle sunulur. Bu şiirde Meşrutiyet’in ilânının sevinci yansıtılmaktadır.”
***
Sayın Doğan hadiseye sadece merhum Akif’in gözünden bakmamalıydı. Çakalların saldırmak için bekledikleri devirde padişah olan Abdülhamid Han’ın bakış açısıyla olaylara yaklaşmasını beklerdik. Kendilerinin tenkit edip çıkmaza sürüklendikleri nokta da burası.
***
İşin özü şudur:
Biz, merhum Şâirimizi ölçüsüzlüğünden dolayı çok hatalı buluyoruz. Eleştirebilirsiniz. Beğenmediğiniz, katılmadığınız, daha doğru gördüğünüz hususlar olabilir. Bunun ise bir ölçüsü olmalıdır. Jön Türk tarzı bir saldırı kabul edilemez. Mehmet beyin “Son yıllarda Âkif’in Sultan Abdülhamid’le ilgili olumsuz beyanları öne çıkarılarak yapılan gerçeklik kaygısından yoksun tenkidler şairin eserlerinin bütünü dikkate alınırsa, apaçık haksızlıktır“ ifadesini biz de İslam Halifesine yapılması zaviyesinden haksız buluyoruz. Ama netice itibariyle büyük şair Mehmet Akif’in bizim için büyük bir değerdir. Milli ve yerli sanatçı duruşu olduğunun idrakindeyiz. Beklentimiz Akif müdafilerinin Merhumu peygamber mertebesine çıkarmadan (burada değerli fikir adamı Mehmet Doğan’ı kastetmediğimiz anlaşılmalıdır) hakşinas olmakta büyük fayda vardır. O vakit dengeyi sağlayabiliriz. Böyle olursa insanlar hatalarıyla sevaplarıyla hürmete layık olurlar.
***
Merhum millî şairimize rahmet diliyorum. Başlığımızı tekrar edersek: “Mehmet Âkif büyük bir şairdir; ama, doğruları ve yanlışlarıyla…”
Yorumlar