İnsan tuhaf bir canlı. Düşünebiliyor olması onu diğer tüm varlıklardan ayırıyor. Bu müthiş özellik insanoğlu için hem müthiş bir lütuf hem de büyük bir lanet. Bu iki seçenekten hangisinin vuku bulacağını seçecek olansa insanın kendisinden başkası değil. Çünkü bu özelliğin teraziye konulup tartılacak bir ölçüsü yok. IQ denilen bir birimle ölçülüyor ancak bu ölçümde ancak uzmanlık gerektiren kişiler tarafından yapılabiliyor. Hal böyle olunca her birey kendini çevredeki en zeki insan zannederek yaşayıp, buna göre değerlendiriyor her şeyi. Elbette kimse kendisini karşısındakinden daha az akıllı olarak görmek istemez. Ancak bu belirsizliği bodoslama aptallık cinsinden ölçüp caka satmakta fıtratımızda var maalesef. Birde bu doğuştan bahşedilen zekayı geliştirmek gerekli. Kuru zeka tek başına hiç bir anlam ifade etmiyor. Yaşadıkça o zekayı kullanmak ve geliştirmekle mükellefsiniz. Bunu yapmadığınız zaman aklınız sizin en büyük düşmanınız oluyor.
Bana verilen bu köşede haftada iki kez dilim döndüğü, aklım yettiğince bir şeyler karalamaya çalışıyorum. Her zaman söylerim, karşıdan bakınca ukala bir tavrım var gibi görünebilir ancak inanın hiç öyle yüksek ukalalık seviyesine sahip bir adam değilim. Herkes kadar ukalayım diyebiliriz. Çok bilmiş tavırlarım vardır ama ben bunun getirisini çok gördüm. Çünkü bunu dozajında kullanmaya çalışıyorum. Dozajında bir çok bilmişlik, bir konu hakkında konuşup tartıştığınız kişiyi de konuşturur ve ondan alacaklarınız daha fazla olur. Her tartışmamda karşımdakinden bireyler almaya çalışırım. Bunda ne kadar başarılı olduğum tartışılabilir belki ama bence bu yöntemin başarısı tartışılamaz.
Bir konu hakkında fikir beyan etmek için önce o konu hakkında bilgiye sahip olmak, sonra bu bilgiyi kendi akıl süzgecinden geçirmek gerek. Bunu yapmadan bodoslama olaya dalarsanız ancak rezil olursunuz. Hele ki bu bodoslama tepkiyi kendiniz değil başkalarının menfaatini korumak veya yalakalığını yapmak için yaparsanız o zaman rezilliği geçer birde rüsva olursunuz.
Ben yazdıklarımdan kendim mesulüm. Doğrularımda benim, yanlışlarımda. Doğrularımı takdir etmek sizin işiniz, yanlışlarımı eleştirmek ise ancak aklı erenlerin ve fikri olanların işi. Aksi bir durumda kalırsak eğer, siz bilirsiniz hodri meydan. Zira unutmamak gerek ki bir hareket hiç ummadığınız kişileri kırıp gücendirebilir. Ama kırgınlıklar da sevgiye dahildir. Çünkü insan ancak sevdiğine darılır.