Bir önceki yazımızda “Değerlerimiz, kültürümüz ve inancımıza tamamen aykırı olan bu müzik tarzı, özellikle 12-18 yaş grubu çocuklarımızı zehirliyor. Sapkın müzik tarzının hayranlarının K-POP yıldızlarını savunmak için takındığı radikal tavırlar da giderek büyük sorun haline geliyor.” Demiştik. Bunu ifade etmemize sebep K-Pop fanatik hayranlarının tepkileri… Çünkü hayranlar da K-Pop dünyası kadar katı ve sert. Her ebeveyn bu akımın katı dünyasını aşıp çocuklarına ulaşamıyor. Gençler inanılmaz fanatik oluyorlar. Grup ya da soliste ait ne kadar bilgi, kıyafet, film, müzik, parça, davranış kalıbına sahipse kendini de o gruba ait hissediyorlar. Eğilimleri de iyi ya da kötü ayırt edemiyorlar. Kendileri olmaktan çıkıyorlar. K-Pop akımlarının en tehlikeli tarafı; fanlarına “cinsiyetsizlik” aşılaması. Bunu doğrudan yapmıyorlar. Solistlerin hayat tarzlarını, giyim kuşam ve makyajları bir süre sonra cinsiyetsiz bir kimlik inşasına dönüşüyor. Çin bu tehlikeyi gördü mesela ve efemine tiplere ekran yasağı getirildi. Türkiye'de uzun zamandır K-Pop üzerinden yürüyen bir tartışma var. Fakat yetkililer henüz bir adım atmadı. Birkaç duyarlı ismin kendilerini hedef yaparcasına tehlikeye dikkat çekmesi ise yeterli değil. Karşımızda bir müzik sektörü yok, büyük bir kültür endüstrisi var. Hedefte ise bu sektörün büyüsüne kapılmış ve anne-babasını dahi tanımayan çocuklarımız var . Ne yapılmalı? Ne yapılmalı sorusu ehemmiyet arz etmektedir. Asıl önemlisi ise bunu nasıl başaracağımızdır. K-Pop cereyanına karşı Vazife ve Ufuk sahibi nesil nasıl teşekkül edecek? Vazifesine müdrik ve ufku ötelere, tanyerinden taşıyacak nesil kimdir? Kısaca temas edelim: Vazife ve Ufuk sahibi nesil, seciyeli (karakter) ve meziyetli bir neslin donanımlı, hazır kıta halde görevi deruhte etmesidir. Karakterli ve meziyetli neslin en müessir(etkili) şubesi vazife şuuru ve sa­dakatidir. Şuurdan ve sadakatten mahrum olan nesil; bakıma muhtaç bitkilere benzer. Bitkiye suyu ve gübresi verilince yeşerir; verilmeyince naçar vaziyette hazin sonunu bekler. Bu gibi, başkasına muhtaç olan insan, ihtiyaç duyduğu şeyi almak mecburiyetinde olunca -namert dahi olsa- uzatılan yardıma bîgâne kalamaz. Hâlbuki Müslüman-Türk genci, köklerini su kaynaklarına doğru uzatmayı bilmeli, aradığı ve muhtaç olduğu mefkûreyi yüksek şuuruyla tesis edebilmelidir. Müslüman-Türk genci, millî bütünlük, gelişmiş­lik ve insanî kıymetler adına kendi uhdesine tevdi edilen vazifeyi mukaddes kabul etmelidir. Mukaddes vazifeyi noksansız bir şekilde yerine getirme ahd ve ceht içinde olduğunu tevdi edenlere karşı fiilen ispat etmelidir. Bu vazifeyi yerine getirirken kendi muhasebesini yapmalı; muhasebeyi de millî ve manevi değerler zeminine oturtmasını da bilmelidir. Muhasebesini yapamaz veya muhasebeyi kendi takdirine göre icraya kalkışırsa çok sesliliğe işarettir ki, vazife ve ufuk sahibi nesilde buna yer yoktur. Bu, dağınıklık demektir. Ayrılıkta zahmet vardır, esaret vardır, ithal fikir ve işgale davetiye vardır. Müslüman-Türk genci, kendi doğrularından; “bana göre böyledir” gibi fikirlerden uzak olmalıdır. Bunun yerine membaını Mukaddes Değerler’den almış bilgi ve becerilere -ecdadının mukaddes emanete sahip çıktığı gibi- dört elle sarılmalıdır. İnanç değerlerine ters düşüncelerden ırak bir telâkkîyi daima gözetmelidir. “Millî ve manevi değerlerle barışık uzman görüşleri ana eksenimiz olmalıdır“ Bunun için K-Pop ve benzeri zararlı akımlara karşı uzmanlar el atmalıdır. Millî ve manevi değerlerle barışık uzman görüşleri ana eksenimiz olmalıdır. Ama birkaç noktaya temas etmenin faydalı olacağı kanaatindeyim: Gençleri dışlamadan, ötelemeden, “siz zaten Z kuşağısınız” ayrımcılığı ile köprüleri atmadan, “bak işte K-Pop dinliyorsunuz, yoldan çıkmışsınız” demeyen bir üslup inşa etmek. İnternet çağının çocukları, yani evlatlarımız çok hassaslar. Kabul etmekte zorlanıyoruz ama çok farklı bir dünyada yaşıyorlar. En büyük yanlışı da kendi çocukluk, gençlik yıllarımızın sosyolojik ve teknolojik düzenini göz önüne alarak yapıyoruz. Çocuklarımızı kendimizle kıyaslıyoruz. Bunun üstüne bir de; YouTube, Instagram, TikTok, Snapchat ve Twitch gibi mecralardan haberimiz yok. Çocuğuna kötü örnek oluyor diye sokaktaki, okuldaki kötü arkadaşı dert edinen anne-babalar, sanal âlemin dehlizlerinde neler olup bittiğini bilmiyor. Zaten sokakta kötü arkadaşlık yapacak akranları da yok çocukların. Fakat ebeveynlerin sanal dünyadaki kötü arkadaştan haberleri yok. Çocuk kimin fanı olmuş, kimi idol bellemiş, kimin ürettiği içerikleri soluksuz izliyor bilmiyor. Çocukların zihin dünyalarını işgal eden ve neredeyse ele geçiren K-Pop benzeri akımlara kapılmasının önüne ancak bilinçli anne ve babalar geçer. Sabahlara kadar uyumayan çocuklar, cinsiyetsiz kıyafetler, hemcinsine ilgi duyma, anne babaları yok sayma, kendi kültürünü beğenmeme, sosyal çevresinden utanma ve aşağılama (Kaynak:https://www.yenisafak.com/yazarlar/ersin-celik/kizimi-k-pop-akimindan-nasil-cekip-aldigimi-anlatayim-size-2059574). K-POP ve benzeri akımlar, TÜRK GENÇLİĞİNİ ZEHİRLİYOR; tez elden tedbir alınmalıdır.