İnsan olarak doğmak insan olmayı sağlamaz. İnsan olabilmek, nefes aldığın ilk anda başlayan tecrübe serüveninde yaptığın yolculukta biriktirdiklerinle alakalıdır. Yaşarken büyür, büyürken yaşar insan. Bu ikili döngü arasında olup bitenler kişiliğini oluşturur Oluşturduğun kişilik kalıtsal nedenlerle ilişkili olsa da aslolan senin kendine kattıklarındır. Kendi kendine yada başkalarının pohpohlamasıyla egoist benlik şişer. Bu istisnasız her insan için böyledir. Bu şişen benliğini en doğru zaman kendin patlatmalısın. Eğer bunu yapmak yerine şiştikçe kütleninde yeryüzünde kapladığı alanın büyüdüğünü zanneder ve bundan zevk alırsan, sonuçta bir balon olmayı seçtiğini el oğlu sana iğneyi batırdığında anlarsın. Neyse bu kadar hayat dersi yeter. Aslında bugün sporla ilgili yazacak bir şey bulamıyorum. Yaz sezonunun sonuna doğru gündem hareketli. Yazacak bir şey bulamaman sebebi, asıl yazmak istediklerimi, yazmak istemememden kaynaklanıyor. Tuhaf oldu değil mi? Ama ne yapayım içine bulunduğum durum aynen bu şekilde. Beni hiç tanımadan hakkımda hüküm verenler, beni bu ruh haline soktular. Şimdi ben bu halden çıkmaya çalışıyorum. Önümde iki seçenek var. Ya öfkelenip saldıracağım( ki baktığın zaman doğru olan bu, çünkü öyle yapan daha kıymetli oluyor.) yada beni bu hale sokanları kendi haline bırakacağım. Ama bilsinler ki her iki durumda da işleri çok zor. Çünkü o zatı muhteremler, benim için “O kim ki bizi eleştiriyor?” Demişler. Bunu öğrenince kendimle gurur duydum. Yaptığım eleştirilerde bir yalan, bir dolan, bir iftira, bir namussuzluk bulamadıkları için, sadece eleştirme hakkını bende görmemişler. Valla hacılar kusuruma bakmayın, sizin beni ne sıfatta gördüğünüz benim umrumda değil. Benim gibi en aşağıda ki adamın eleştirilerine tahammül edemiyorsanız eğer soda için, çünkü ben eleştirmeye devam edeceğim. Ayağınıza kadar gelmiş, size el uzatmış birini görmezden gelmeyi, o temsil ettiğiniz makam kaldırır sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Ben insanlığımı yaptım, siz şişen egonuza yenildiniz. Kıytırık bahanelerle beni itibarsızlaştırmaya, yok görmeye çalıştınız. Belki haklısınız, ben kendim çalıp kendim söylüyorumdur. Benim eleştirilerim sizlere ulaşmıyordur. Eyvallah!!! Bu saatten sonra ben çalmaya devam edeceğim, görelim bakan benim çaldığım türküyü kimler dinliyor, kimler dinlemiyor. Bu köşe yazısının sporla ne alakası var diyecek konuyu bilmeyenler. Onu da şöyle özetleyeyim. Bu yazı Aydın’da sporun en tepesinde oturanlarla alakalı. Ben çalmaya başladığımda ayağa kalmak zorunda kalacaklar. Çünkü çok iyi oyun havası çalarım, dayanamaz ayağa kalkar oynarlar. İzleyin görün…