İklim değişikliği dünyanın küresel anlamda en önemli çevre sorunudur.
Çevre sorunları, önceleri bölgesel sorunlar iken, günümüzde küresel boyutlara ulaşmış; başta iklim değişikliği olmak üzere, hava ve su kirliliği, biyolojik çeşitlilik kaybı, ormansızlaşma, tarım alanlarının kaybı vd. sorunlar tüm insanlığın sorunları haline gelmiştir.
Sanayi devrimi sonrasında hızla artan endüstrileşme faaliyetlerinin, dünyanın doğal dengesi üzerindeki bozucu etkisi, doğanın taşıma kapasitesini aşmaya başlamış, yerel ve küresel düzeyde olumsuz sonuçlara sebep olmuştur.
Bu sonuçlardan en önemlisi küresel iklim değişikliğidir.
İklim değişikliği, doğal çevre, kent yaşamı, kalkınma ve ekonomi, teknoloji, insan hakları, tarım ve gıda, temiz su ve sağlık gibi yaşamın bütün alanlarını olumsuz etkileyen günümüzün en önemli sorunlarından biridir.
Fosil yakıtların kullanımındaki artış, ormanların tahrip edilmesi, arazi kullanımındaki değişiklikler, sanayi süreçleri, hızlı nüfus artışı ve insan faaliyetleri atmosferde sera gazlarının birikmesine sebep olarak küresel ısınmayı hızlandırmış ve iklim değişikliğini, insanoğlunun hayatını tehdit eden en önemli sorunlardan biri haline getirmiştir.
Sanayi devriminden bu yana atmosfere salınan toplam insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının yüzde 40’ı, son 40 yıl içerisinde gerçekleşmiştir.
İklim değişikliğinin en belirgin sonuçları buzulların erimesi, deniz seviyelerine yükselmesi, ekstrem hava olaylarının şiddetinde ve sıklığında önemli değişimler göstermesi ve ekolojik yapının tamamen değişmesidir.
Küresel ısınmaya yol açan sera gazları; temel olarak fosil yakıtlardan, çeşitli sanayi kollarından özellikle, çimento, enerji, ulaşım, madencilik ve endüstriyel tarımdan kaynaklanan ve havaya salınan gazlardır.
Madencilik ile iklim değişikliği ilişkisi çoğunlukla, fosil yakıtların yanması sonucu açığa çıkan gazların yarattığı olumsuzluklar üzerine yoğunlaşsa da, madencilik faaliyetleri sonucu oluşan sera gazları bulunmakta ve iklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarından madencilik sektörü de etkilenmektedir.
Madenlerin toplum hayatındaki yeri ve ekonomiye yaptığı katkılar yadsınamaz. Bununla birlikte çevreye duyarlı, mühendislik bilim ve tekniğinin uygulandığı yöntemlerle madenlerin üretimi zorunludur.
Enerji tüketimi, havaya olan etkiler, su kaynaklarına etkiler, arazi kullanımı, sağlık ve güvenlik başlıkları madencilik faaliyetlerinin oluşturduğu çevre sorunları olarak sayılmaktadır.
Madencilik sektörü, iklim değişikliğini en başta politik bir risk olarak algılamakla birlikte, madenciliğin iklim değişikliğine neden olan unsurları bulunmaktadır.
Madencilik sektörü enerji yoğun bir sektördür ve oluşan sera gazı emisyonların büyük çoğunluğu sektörde kullanılan enerji kaynaklarının neden olduğu emisyonlardır.
Madencilik faaliyetlerinin iklim değişikliğine etkileri; üretime yönelik kullanılan enerjiden kaynaklanan emisyonlar, sektörün kullandığı malzemelerin üretimi sırasında oluşan emisyonlar, patlatma yapılması durumunda çıkan gazlar ve yer altında bulunan sera gazı olarak sayılan metan, karbondioksit gibi gazların üretim veya sonrasında açığa çıkması olarak sayılabilir.
2009 yılında yapılan bir çalışmaya göre 1 milyon ton kömür üretimi sonucu 74400 ton CO2, 1 milyon ton metal cevheri üretimi sonucu 32000 ton CO2 atmosfere verilmektedir (Orica, 2009).
Madencilik sektörü iklim değişikliğine sebep olurken, kendisi de iklim değişikliğinden etkilenmektedir.
Madencilik, madenin bulunduğu yerde yapılması zorunlu faaliyetlerdir.
Madencilik faaliyetlerinin geniş coğrafi dağılımına bağlı olarak, iklim değişikliği kaynaklı sıcaklık ve yağış değişimleri, daha sık ve şiddetli aşırı hava olayları, sektör üzerinde karmaşık etkilere sahip olacaktır.
İklim değişikliğinin madencilik sektörüne olası etkileri şu şekilde sıralanabilir:
Maden işletmelerinin altyapısına zarar verebilir; Tedarik ve ulaşımda sorunlar meydana gelebilir; İşçi sağlığı ve iş güvenliği şartlarında zorluklar meydana gelebilir; Artan sıcaklıklar kullanılan kaynakların fiyatlarını arttırabilir; Artan sıcaklıklar ve yağışlar işletme koşullarını doğrudan etkiyebilir; Madenlerin bulunduğu yöre halkındaki kaygıları daha fazla arttırabilir.
Madencilik faaliyetleri toplumda kaygı ile karşılanan, çevresel hassasiyetlerin çok fazla olduğu faaliyetlerdir.
İklim değişikliği ile birlikte artacak kuraklık, sel, yükselen sıcaklıklar ve doğal felaketler sonucunda ortaya çıkacak olan ekonomik sıkıntılar, kıtlık ve hastalıkların artması, sosyal koşulların kötüleşmesi gibi sorunlarındaki artış, maden alanlarındaki çevresel hassasiyetleri de arttıracaktır.
Herhangi bir önlem alınmadan emisyonların bugünkü artış eğiliminin devam etmesi halinde sıcaklık artışı önümüzdeki yıllarda tehlikeli sınır olan 2°C’yi geçecektir.
Bilim insanları, insan kaynaklı sera gazı emisyonları hemen bugün sıfırlansa bile, iklim sistemindeki değişikliklerin ve olası etkilerin devam edeceğini öngörmektedir.
Ancak küresel emisyonların hemen ve hızlı bir şekilde düşürülmesi, sıcaklık artışını 2°C’nin altında tutabilir.
Emisyonların ve sıcaklıklardaki artışın devamının ise, ani ve geri dönüşü olmayacak iklim olaylarının gerçekleşme riskini artıracağı beklenmektedir.
Küresel ısınma ve buna bağlı iklim değişikliğinden en çok zarar görecek ülkelerden biri olan Türkiye, küresel ısınmanın çözümüne yönelik hem uluslararası alanda yapılan işbirliğinin parçası olmalı hem de alınan bu kararlar doğrultusunda ulusal düzeyde politika ve stratejiler geliştirmelidir.