Son dönemde ülkemizde meydana gelen fabrika yangınları dikkat çekmeye başladı. İstanbul İtfaiyesi’nin istatistiklerine göre, sadece bu yılın 6 aylık döneminde İstanbul’da 78 fabrikada yangın çıktığını görüyoruz. Son 5 yılda yanan fabrika sayısı ise 836 oldu. Kimya Mühendisleri Odası'nın rakamlarına göre de sadece 2017 yılında Türkiye genelinde 182 fabrikada yangın çıktı ya da fabrikalarda patlama yaşandı. Yangınların 48'i tekstil, 36'sı plastik, 30'u gıda, 24'ü boya ve petrokimya fabrikalarında meydana geldi. CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, esrarengiz fabrika yangınlarını Meclis gündemine taşıdı. Tekin; “Ülkemizde özellikle son bir yılda, başta İstanbul olmak üzere sanayi merkezi özelliği taşıyan illerimizde çıkan fabrika yangınları dikkat çekici boyutlara erişmiştir” diyen Tekin, bu konuda Meclis Başkanlığına 7 maddelik gensoru önergesi vermiş. ** BU PARTİLER ÜSTÜ BİR DURUM OLARAK GÖRÜLMELİ! Partiler kendilerini güreş arenasında sanıyor. Herkes peşrev çekip, rakibinin arkasına dolaşıp puan almanın hesaplarını yapıyor. Sanki iktidar bu yangınları organize ediyor. Sayın Gürsel Tekin, milli sıkıntının farkında değilmiş gibi hareket ediyor. Rakibinin arkasına geçip puan alma peşinde. Bu konuyu milli mesele olmanın dışında bir parti iktidar meselesi gibi görmeye devam etmesi ne kadarda acı. Oysa sayın Tekin, bu mesele ekonomimize zarar veriyor bu hepimizin sorumlu olduğumuz bir durumdur. Bu bir ülke meselesidir. Diye değerlendirip partiler üstü yaklaşım içine girseydi herhalde daha yakışık alırdı. ** KUŞADASI’NDA ORMAN YANGINLARI! Selçuk’tan Kuşadası’na girişteki ormanlarının ismine 27 Mayıs öncesi ADNAN MENDERES ormanlığı ismi verilip, uygun yerlere “ADNAN MENDERES ORMANLIĞI” levhaları asılmıştı. O zamanlar lise öğrencisiydim. Bu genç ormanlara “ADNAN MENDERES” Ormanlığı ismi verilmiş, uygun yerlere de Ormanın ismini taşıyan, büyük levhalar asılmıştı. Bu ormanlar, ne yazık ki zaman zaman çıkan yangınlarla büyük yara almıştı. O zaman hatırlıyorum bazı gazetelerin köşe yazarları milli servetlerimize siyasi isimler verilmesin diye yazmışlardı. Bende daha o yaşta 1959’lu yıllarda, İzmir’in bölge gazetesi olan Demokrat İzmir gazetesinin okuyucu köşesinde bu konuda fikir yazısı ile görüşlerimi açıklamıştım. Aradan 60 yıla yakın bir zaman geçti. Şimdi aynı çamlık alana Sayın cumhurbaşkanımızın ismi verilip “RECEP TAYYİP ERDOĞAN ORMANLIĞI” levhaları asılmış. İster istemez, tarih tekerrürden ibarettir sözü geldi aklıma. Neden dedim devlet büyükleri tabandaki milletin basit düşüncelerini değerlendirmez. Kısır siyasetin geçerli olduğu ülkemiz gerçeklerini görmek istemezler. Sayın Cumhurbaşkanımızın KUŞADASI RECEP TAYYİP ERDOĞAN ORMANLIĞI isminin verilmesine ihtiyacı mı var? Elbette yok.  Ama insanlarımız ne yazık ki, isme kafasına takıp milli değerlerimize zarar vermekten kaçınmıyor. İnşallah bu genç ormanlarımızın başına geçmişte olduğu gibi yangın felaketleri gelmez milli servetlerimiz heba olmaz. ** ALMAYACAKSIN, KULLANMAYACAKSIN! Son günlerde cari açık, her yerde karşımıza çıkıyor. Cari açık nedir? Kısacası, “Ülkemizin yaptığı ihracattan fazla, İthalata verdiğimiz para arsındaki farktır” Dövizdir. Bu ne kadar fazla olursa cari açığımızda o kadar büyüyor. Son günlerde ülkeler arası soğuk savaş, yerini ekonomik savaşa bıraktı. Türkiye olarak gelişmiş değil, gelişmekte olan bir ülkeyiz. Son günlerde dağdaki çobanımızdan, şehirdeki çalışanlarımıza kadar Amerika’nın ülkemize karşı yürüttüğü ekonomik savaşı, biliyor yaşıyoruz. Bu günleri, “biz bunları hak ediyoruz” diyen zihniyetin vatan haininden ne farkı olabilir. Bugün yaşadıklarımız, milli beraberlik ve bütünlük göstereceğimiz günlerdir. İktidardan vatandaşa kadar bu günler birbirimizle uğraşma değil, dayanışma günüdür. İthal mallarını almayacağız, kullanmayacağız ancak cari açığımız o zaman küçülür, ekonomik sorunlarımız o zaman aşılır.