LASTİKÇİ ADİL (MUTLULUK)
Şenol Babacan
Herkes aynı olmadığı gibi, aynı şeylerden de mutlu olamazlar bazen.
Mutluluk kişiden kişiye, zamandan zamana değişir.
Mesela aç olan biri için mutluluk bir parça ekmek iken, susuz olan biri için bir yudum sudur.
Sevgiye susamış insan için bir sevgi sözcüğü iken, sağlığını kaybetmiş biri için sağlığına kavuşmak oluveriyor mutluluk.
Kısacası mutluluk, insanın kavuşamadığı veya sahip olmadığı şeylere kavuştuğu zamanki duygusudur.
Kavuştuğu anın sürekli tadını çıkarmak ta, ‘Mutluluğu Yaşamak’ oluyor elbette.
Küçücük şeylerin bile tadını çıkarmak, onlardan mutlu olmak gerek hayatta.
*
Bayram tatili için ailecek geldiğimiz Balıkesir’in Gönen ilçesinde çok güzel anılar biriktiriyorum. Tatil dediysem, bir otelde veya bir tatil beldesinde deniz sefası değil tabi ki.
Bayramın ilk gününü nasıl annemle geçirdiysek, şu anda da eşimin ailesiyle beraberiz.
Çünkü bizler özellikle bayramlarda aile büyüklerimizi ziyaret etme geleneğimizden asla vazgeçemeyiz.
Kimi aileyi bayramda her şey dahil oteller mutlu ederken, bizleri de aile büyüklerimizle vakit geçirmek mutlu ediyor.
Unutmayın, bugün sizler de bayram kültürümüzü yaşatmayıp tüm tatilinizi deniz güneş ve kuma ayırıyorsanız hemen bu alışkanlığınızdan vaz geçin. Aksi halde yaşlanınca şekerleme reklamındaki dedeler ve ninelerin gelmeyen torunlarının ardından gözyaşı dökme sahnelerinin başrolünü hak edersiniz!
Bandırma’da bir lastik tamircisi ile tanıştım. Adı Adil. 28 yaşında yıllarca Bandırma’nın Erikli köyünde çobanlık yaptıktan sonra bir vesile ile lastik tamircisi olur bu liman şehrinde. O kadar çalışkan biri ki,
Hani bizim tabirimizle pire gibi.
O’nu görür görmez Martin Luther King’in özdeyişi geldi aklıma,
Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse Micheangelo'nun resim yaptığı Beethoven'ın beste yaptığı veya Shakespeare'in şiir yaptığı gibi süpürün. O kadar güzel süpürülsün ki gökteki ve yerdeki herkes durup, burada dünyanın en iyi temizlik görevlisi yaşıyormuş desin!
Bayramın ikinci günüydü lastiğimiz patlamış, yedek lastiği takıp tamire getirmiştik Adil ustaya.
Bir çift çakır gözü gülümsüyordu bize ‘hoş geldiniz’ dediğinde. Bizden hemen sonra Bursa plakalı bir araç yaklaştı belli ki onun da lastiği sorunluydu. Arabadan göçmen olduğu belli sarışın bir genç indi, arabada yaşlı sayılabilecek annesi de vardı. Adil’in patronu ‘buyurun klimalı bekleme salonumuza’ dese de, teyze sıcak havada karayolu kenarlarında maki bitkilerinin gölgelerinde beklemeyi tercih etti endişeden. Çünkü yolları sanırım biraz uzundu.
Biz eşimin ağabeyi, benim de can dostum Tolga ile sıramızı onlara vermenin mutluluğuyla çaylarımızı yudumlarken, bizim Pire Adil’in işini yaparken sergilediği dans koreografisini seyrediyorduk.
Adeta işi ile resim yapıyor, beste yapıyor, şiir yazıyordu Adil.
Neyse, sıra bize geldiğinde en pratik önerilerle bütün sorunumuzu çabucak çözdü.
Birer çay daha ısmarladı bize o küçük dev adam.
Bu kadar özveri ile çalışmasının ve sürekli gülümsemesinin sebebini sorduğumuzda, ‘İşimi ve işverenimi çok seviyorum, maaşım da iyi’ dedi.
Yaşadığı şehre zaten aşık besbelli.
Sizce büyük beklentileri olsa böyle mutlu olabilir miydi Adil?
Zaten büyük beklentiler katili değil midir mutluluğun?
Günümüzde artık bu tür işleri, biz anne ve babaların ‘ben ezildim evladım ezilmesin’ saçmalığı yüzünden çok az insan yapıyorken, Adil‘in işi ile mutlu olması ne kadar onur verici.
Adil aslında hepimize mutlu olma dersi veriyordu farkında olmadan.
Kimi zaman lüks arabalar ve içlerindeki insanlar, eşleri, çocukları mutlu değilken, lastiklerini yamayan Adil dans ediyor mutluluktan.
Bizim gördüğümüzü onlar da görmüşler midir sizce?
Gıpta ile bakmışlar mıdır hiç Adil’e?
İmrenmişler midir gülümsemesine, mutluluğuna?
Ne dersiniz?
Yorumlar
Trend Haberler
Aydın’a yılın ilk karı yağdı
Aydın'da acı ölüm: Hız tutkusu sonu oldu
Nazilli’de okul yangını: Gece başlayıp sabaha kadar cayır cayır yandı
Genç mühendis kansere yenildi
Aydın'da feci kaza! 27 yaşında hayatını kaybetti
Aydın’da feci ölüm: Süt sağarken akıma kapılarak can verdi