En dar açıdan baktığımızda Çocuklarımız, her annenin ve babanın canıdır, ciğeridir.

EVLADI İÇİN ÖLÜMÜ GÖZE ALMAYAN hiçbir anne baba yoktur.

Onlara iyi örnek olmak hepimizin en önemli görevidir. Bu güçlü Türkiye için de o kadar önemlidir.

Eğitimin, ailede başladığını hepimiz biliriz. Okullarımızın temel ögesi çocuklarımızdır.

Dünyada çocuklara armağan edilmiş tek bayram 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI’dır.

Bu da Mustafa Kemal Atatürk’ün armağanıdır.

Çocuklarımız, geleceğimizdir. Güçlü Türkiye’mizin temelidir.

Nazilli Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. NECATİ AKKAYA geldiğinden bugüne kadar, birbirinden güzel hizmetlere imza atıyor.

Bir zamana yaydığı bu hizmetler, paslı zihinleri uyandıracak nitelikte.

Elbette, her şeyi Belediye Başkanı gibi bir anda düzelteceğim diye her şeyi alt üst etmiyor. Ortalığı yakıp yıkmıyor. Güç zehirlenmesi yaşamıyor

Bilinçli, sırası geldikçe ortak akılla gereğini yapıyor.

Sayın başhekim, yeni yıla girmemize birkaç gün kala hastanede yatan, öncelikle çocuk hastalardan başlayıp, yatan tüm hastalara ziyarette bulunmuş.

Hem geçmiş olsun dileklerini iletmiş, hem de gönül almak için çocuklara oyuncaklar dağıtmış.

Doğrusu, bir emekli öğretmen olarak duygulandım. Çocuklarımıza gereken değeri vermeliyiz ve onları Güçlü Türkiye için iyi eğitmeliyiz, geleceğe hazırlamalıyız.

Nazilli Devlet Hastanesi Başhekimi sayın Dr. NECATİ AKKAYA’yı yürekten kutluyorum. Daha güzel hizmetlere imza atacağını inanıyorum.

TÜM OKURLARIMIZIN, YENİ YILLARINI KUTLAR, SAĞLIK VE NUTLULUK DOLU GÜNLER DİLERİM.

**

GAZETECİLER, BAŞKANINI İÇİNDEN ÇIKARIR!

Gazetecilerin, ÜLKE DEMOKRASİSİ İÇİN ne kadar önemli bir meslek olduğunu “NARİN” olayında bir kez daha gördük.

Hak hukuk adaletin tecellisinde gurur içinde izledik.

Onun için gazeteciler, DEMOKRASİNİN vazgeçilmez anahtarıdır derler. Bu meslekte gazeteci, gazetecinin arkasına düşmez.

Gazetecilerin arasına nifak sokulmaz. Gazeteci, halkın haber hakkına saygı duyarak haber yapar.

Nazilli Gazeteciler Cemiyeti’nin cumartesi günü olağan genel kurulu vardı.

Divan Başkanlığı yapmam için davet edildim. Yağmur, çamur demeden Karacasu’dan genel kurula geldim.

Genç bir gazeteci kuşağın, genel kurulunu yönettim.

Genç meslektaşlarımla gurur duydum. Hepsini sorumluluk duygusu içinde genel kurula geldiklerini gördüm.

Özgür iradeleri ile görüş ve düşüncelerini açıklamalarını izledim.

Nazilli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ümit Özmen’in etrafında tek yumak olduğunu gördüm.

Atatürk ve Cumhuriyet sevgilerinden ödün vermeyen çalışmalarına hayran kaldım.

Ümit Özmen ve gazeteci arkadaşlarımı kutluyorum. Bu birlik ve beraberlikleri, her cemiyete örnek olmalı.

Ocak ayı içinde, Aydın Gazeteciler Cemiyeti olağan genel kurul yapılacak. Oradaki gazeteci arkadaşlarımızda kendi başkanlarını seçecek.

5 yıl başkan yardımcılığını yaptığım bu cemiyette, birbirinden değerli gazeteci arkadaşlarım var.

Onlarda Nazilli’de olduğu gibi özgür iradeleri ile yeni başkanlarını seçecekler.

Her ne hikmetse bazıları Nazilli Gazeteciler Cemiyet Başkanı Ümit Özmen’i aday göstermek için yoğun bir baskı kurmaya çalışıyor.

Aydın gazetecileri kendi içlerinden bir arkadaşlarını seçmelidir. Seçecektir. Sayın Özmen’in böyle bir erken çıkışı yapacağına inanmıyorum.

Nazilli Gazeteciler Cemiyet başkanlığında kendisinin daha yapacağı işler var. En azından bu dönem kendisi çalışmalarıyla daha da örnek olup, önümüzdeki yıllarda bu düşünceyi gerçekleştirebilir. Ama şu bir gerçek ki Aydın-Nazilli arasında çekişmelerden uzak birisinin Aydın Gazeteciler Cemiyeti’ne başkan olması gerekir.

**

15 GÜNDE, 26 BİN GÖÇMEN RAHATLATMAZ!

Dünya ülkeleri göçmenlerle mücadeleyi her geçen gün dozunu artırarak devam ediyor.

Sığınmacıların ülkelerine zararlarını her geçen gün daha iyi anlıyor.

Ne hikmetse, Türkiye’nin göçmen sevgisi bitmek bilmiyor.

Özellikle uyuşturucu kullananların her geçen gün katlanarak çoğaldığını yetkililerden öğreniyoruz.

Bu işi yapanların sığınmacılar olduğu açıklandığı halde, devletimizin sığınmacılara bakışı ne hikmetse değişmiyor.

Hatta geçenlerde sayın cumhurbaşkanımız “TÜRKİYE’DE KALMAK İSTEYEN SIĞINMACILARIN BAŞIMIZIN ÜSTÜNDE YERİ VAR” dedi.

“BU NE SEVGİ AAHH” şarkısı geldi aklıma. Bu iş ülkemizin en önemli beka meselesi haline geldi.

Ülkemizde 10 milyonun üzerinde Suriyeli sığınmacı var. Büyük sıkıntı.

Hafız Esat’ın, ülkeyi terk etmesinden sonra son bir ayda Ülkemizden, Suriye’ye giden göçmen sayısı sadece 17 bin.

Milyonlarca sığınmacıların yanında, Çok düşük bir rakam. Bu bela bize gelecekte ne sıkıntılar vereceğini devletimizi yönetenler bir bilse, düşünse Türkiye’de sığınmacı kalmaz.

**

ÜÇ MAYMUNU OYNAMAK YETMEDİ!

Görmedim, duymadım, bilmiyorum savunması için, üç maymunu oynamak derler.

Türkiye’yi 3 ay önce ayağa kaldıran, ülke sorunu haline gelen Diyarbakır’daki NARİN CİNAYETİ ile ilgili mahkeme heyetinin verdiği karar, yüreklere su serpti. Milleti rahatlattı.

Aile içinde şu veya bu sebepten öldürülen bir evladın kendi içinde nasıl gizlendiği ve tek ses tek yürek olmalarının güzel bir örneği. Kendi içinde katili nasıl saklamaya çalıştığının güzel bir örneği.

Ailenin bu konuda yaptığı delil saklama ve iftira atmada tek yürek olması, çok çok ibretlik bir tavır.

Ülkemizde böyle güç zehirlenmesi yaşayan on binlerce aile var. Bunların gücü gördüğümüz gibi iktidara kadar dayanıyor.

Yaşanan bu olay, milletimize ders olmalı. Suçu işleyen kim olursa olsun kolluk kuvvetlerinin ve yargının açığa çıkarmasının kaçınılmaz olduğunu yaşadık.

Güçlerine güvenerek delil karartmak isteyenlerin Türk adaleti karşısında mahkûmiyetidir.

Aile, sülale hepsi birden, üç maymunu oynadılar. Görmedik, duymadık, bilmiyoruz dediler

Kendilerini üst akıl gördüler. Ama Türk adaletini yanıltamadılar delilleri karartamadılar. MAHKEME HEYETİ, MİLLETİ RAHATLATAN; HAK, HUKUK VE ADALET İÇEREN BİR KARAR VERDİ.