Cemaatler meselesine farklı bakış
Dr. Mesut Mezkit
FETÖ belasının cemiyet ve cemaatler meselesini nasıl örselediğini günlük hayatımızda görmek mümkündür. 28 Şubat Post Moden Darbesi’nin başaramadığını FETÖ başardı. Bin yıllık kadim geleneğimiz hak ile yeksan oldu. Cemiyet ve cemaat ruhu Yahudi-Hristiyan Uygarlığının hücumlarına yenik düştü. Bakınız etrafınıza, bir cemaate mensubiyet vebalı muamelesi görmeye başladı. Bunda bizlerinde hataları var.
Bizde bu noktada iki farklı zamanda kaleme alınmış görüşleri nakledeceğim.
İlk olarak Farabî’nin (872-950), EL-MEDİNETÜ’L FÂZILA’sın bir kesit (İdeal Devlet) sunacağım. Daha sonra 2019 yılından…
***
Farabî’nin (872-950), EL-MEDİNETÜ’L FÂZILA’sın bir kesit:
“Huşû’ demek, âlemi bir ilâhın tedbir ettiğine,din a adamlanmn bütün işleri idare ve kontrol ettiklerine, İlâhi tâzim için namaz kılıp teşbih ve takdis ettiklerine, insanın - durmadan ibadet ederse ve hayatta sevilen dünyalıktan bırakırsa- mükâfata nail olacağına ve öldükten sonra çok büyük nimetlere kavuşacağına, buna mukabil, ibadeti bırakır ve hayatta dünyalıkla eğlenirse, ahirette cezalandırılacağına ve büyük azaplar göreceğine inanmak demektir.
Bütün bu şeyler bir zümrenin öbür zümreyi aldatmak ve tuzağa düşürmek için baş vurduğu hile ve sahtekârlıktan başka ne olabilir. Bu şeyler, dünya nimetleri uğranda korkmadan açıkça döğüşmekten âciz olan kimselerin kurdukları düzen ve tuzaklardır; dünya lezzetlerini haykırarak istemekten ve el ve silâhlariyle hiçbir şeye aldırış etmeden ve hiç kimseden yardım
istemeden, savlet etmeğe takati olmıyanlann desiseleridir.
[Halkı] bu dünyalıkların hepsinden veya bir kısmından vaz geçirmek maksadiyle tahvif ve tedhiş etmeleri, o dünyalıklara el koymak içindir. Dünyalıkları açıkça istemekten ve onlann uğranda savaşa atılmaktan âciz olan bir kimsenin, görünüşte bu dünyalıklara düşkün olmadığı zannedilerek, itimada lâyık görülür; ondan korkulmaz, şüphe edilmez ve kimse onu itham etmez. Maksadı gizli olduğu için hareket ve davramşın İlâhî olduğu sanılır.
[Din adamlanmn] kılık ve kıyafetleri de dünyalıklara teşne olanlann kılık ve kıyafetleri değildir. Dolayisiyle onlara saygı ve itibar edilip dünyalıklar adanır ve herkes onlara yürekten bağlamr. Herkesçe sevildikleri için nefislerine ne kadar mağlup olsalar affedilirler; yaptıkları bütün kötülükler hoş görünür. İşte bu yüzdendir ki itibar, riyaset, mal, lezzet ve her nevi
dünyalığı ele geçirmek hususunda herkesten kuvvetli ve üstün durumdadırlar. Sanki bütün bu şeyler onlann istifadesine mahsustur (Farabî,EL-MEDİNETÜ’L FÂZILA, (Terc.:NAFİZ DANIŞMAN) MEB yayınları, Ankara, 2001, Shf.,112-115).
***
Günümüze dönersek, Ahmet Taşgetiren hocadan yazısından bir kesit sunalım:
“Cemaatler, bir insanın kişilik değerlerini iyileştirmek, iyi insan – iyi Müslüman yetiştirmek, ümmete artı değerler kazandırmak gibi bir misyonu küçümseyip, siyaset oynamaya kalkışmamalı.
Bana göre, İslam’ın tüm insanlığa yönelik misyonunu önemseyen sorumluluk sahibi siyasi kadrolar da, cemaatlerin “iyi insan” yetiştirme, dünyaya İslam’ın güzelliklerini taşıma misyonlarını önemsemeli, onu yapabilen bir cemaatten siyasete katkı gibi ek sorumluluklar beklememeli.
Böyle bir ek işin, cemaatin ana misyonunu gölgeleyeceğini ve evrensel misyonuna zarar vereceğini bilmeli.
Hatta bu yönde baskı niteliği taşıyacak “Destek vermezsek ne olur?” kaygıları oluşturacak beklentiler içine girmemeli.
Başka siyasi yapılara destek veren cemaatlerin tepki doğurması gibi, kendisine destek verenlerin de başka muhitlerde tepki doğuracağını unutmamalı.
Özellikle insanların kalbi hayatına yönelik bir eğitimi hedefleyen tasavvufi cemaatlerin, kalblerde teşevvüşe yol açacak siyasi hamlelerden kaçınmaları gerekir. Diyelim cemaat önderinin (tasavvufta mürşidin) destek kararına uymayan bir insanın tarikatla ilgisinin ne olacağı sorusu ortada kalmamalıdır.
Son olarak şunu söylemeliyim: Cemaatleri önemli buluyorum. İslam toplumlarında bu tarz yapıların insanda kalbi derinleşme sağlayan birer okul hüviyetinde olduğunu düşünüyorum. Ama bu zeminlerin aklın devre dışı bırakıldığı bir hale dönüşmemesi gerektiğine inanıyorum. Onun en dramatik örneği malum cemaatte yaşandı. Müslümanın her işi seçmelidir. Tarikata seçerek girer, ibadetinde şuur diriliği taşır, “Yol”da her adımını şuurla atar, “Allah adamı” olmanın erdemini kuşanır. https://www.karar.com/yazarlar/ahmet-tasgetiren/cemaatler-ve-siyaset-9505.
***
Mukayese sizlere kalmış…
Yorumlar