Bir İyon atasözü der ki:
“Denizin, kadının ve zeytinin olduğu yerde medeniyet vardır.”
Birkaç haftadır gündem, zeytin arazilerinde maden arama izni ile ilgiliydi.
Protestolar günlerdir dur durak bilmedi.
Mitolojik bir rivayeti size anlatayım.
Yunan mitolojisine göre; Zeus, kendisine en değerli hediyeyi verene kentin koruyuculuğunu verecektir. Ve bunun için bir yarışma düzenler.
Denizlerin tanrısı Poseidon, Zeus'a uzak diyarlara dahi uçarak gidebilen ve savaşta yenilmeyecek bir at armağan eder. Athena ise zeytin ağacını. Yarışma çetindir çünkü ikisi de Zeus'a dünyanın en güzel hediyesini vermek isterler.
Kuşkusuz dünyanın en uzak diyarlarına gidebilecek ve yenilmez savaşçı bir at mükemmel bir hediyedir, ancak zeytin ağacı daha mükemmeldir.
Zeytin ağacının muazzamlığı karşısında başta Zeus olmak üzere tüm tanrılar, tanrıçalar büyülenmiş ve ağacın kutsallığı karşısında donakalmışlardır.
Tüm hırsına ve kazanma isteğine rağmen Poseidon bile zeytin ağacından o kadar etkilenmiştir ki, aralarındaki çekişmeye rağmen zeytin ağacının üstünlüğünü kabul eder.
Bunun üzerine Athena, zeytin ağacından bir dal kırıp Poseidon'a verir ve öylece aralarındaki düşmanlık zeytin ağacının rakipsiz güzelliği karşısında yok olur. O günden sonra Athena'nın ismi Atina kentine verilir.
‘Düşmana zeytin dalı uzatmak’ deyimi de neredeyse tüm dillere tam da bu mitten gelmiştir.
Çünkü Zeytin Ağacı, düşmanınızın dahi kıyamayacağı güzellikte ve kutsallıktadır.
Dünyada kesilmesi yasak olan başlıca ağaçlardandır.
Zeytin ağacı, ölmez ağaç demektir.
Zeytin, sonsuzluktur...
*
8 Mart Dünya Kadın Emekçileri Günü olmasına rağmen tüm yurtta matinelerde, müzikli gece yemeklerinde ve pahalı hediyelerle dolu dolu kutlandı.
Kadınlar her şeyin en iyisine layıktır.
Neşet Ertaş'ın dediği gibi "Kadınlar insandır, bizler de insanoğlu"
Lakin, nedir bu Kadınlar Günü'nün tarihçesi?
Neden kutlanır bugün?
Kadınların, erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın başlangıcı, 8 Mart 1857 yılında Amerika'nın New York kentinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadının; düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için grevler yapması olarak kabul edilmektedir. Bu grevler sırasında çıkan yangında çoğunluğu kadın 129 işçi can vermiştir.
Yıllar sonra Birleşmiş Milletler, 1975 yılını "Uluslararası Kadınlar Yılı" olarak ilan etmiş ve iki yıl sonra 1977’de de Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 8 Mart, "kadın hakları, uluslararası barış günü" olarak kabul edilmiştir.
Günümüzde Dünya Kadınlar Günü, kadınlar açısından daha farklı anlamlar taşımaktadır. Artık 8 Mart, kadın hakları açısından bugünlere nasıl gelindiğinin hatırlanmasını sağlayan özel bir gündür.
Dünya genelinde kadın hakları alanında son yıllarda olumlu gelişmeler sağlansa bile kadınlar açısından birçok sorun hala çözülebilmiş değildir.
- Dünyadaki en yoksul insanların büyük bir çoğunluğu hala (yüzde 70'i) kadındır.
- Dünyadaki eğitim almamış insanların büyük çoğunluğu (2/3'si) yine kadınlardır.
- Ayrıca sadece ülkemizde değil, tüm dünyada kadına yönelik şiddetin ardı arkası kesilmezken,
Maalesef çağımızda vahşi kapitalizm bugünü de sevgililer günü, anneler günü gibi hediyeleşme ve eğlence gününe dönüştürdü.
Bizler de Kadınlar da buna kandık ve bu girdabın içinde dönüp duruyoruz.
Döndükçe de dibe vuruyoruz.
Maalesef.
Sağlıcakla...