Birkaç yıldır KURAKLIK KAPIDA başlığı ile elimden geldiğince özellikle bölgemizde kendini gösteren kuraklığa dikkat çekmeye çalışıyorum.
İki gün önce yetkililer, yangın ihtimaline karşı dikkatli olmamız gerektiğini duyuruyordu belediye hoparlöründen.
Ne kadar acı değil mi?
Yağmurlarıyla meşhur sonbahar aylarının üçte ikisi geçmişken, hala doğa kupkuru.
Geçenlerde bir inşaat temeli kazılırken seyrettim. İnanın yerin üstü nasıl kurak ise yer altı da aynı.
Dağlardaki zeytinler, leblebi büyüklüğünde ve buruşuk gömlekler gibi maalesef. Ağaçlar ise ağızlarını açmış gökyüzünden medet bekliyorlar adeta.
Bu bir felaket.
Maalesef elden bir şey gelmiyor.
BM Eski Genel Sekreteri Kofi Annan “Tatlı ve temiz su için şiddetli bir yarışın oluşu gelecekte çatışmaların ve savaşların kaynağı olabilir.” demişti.
Bütün dünya değerli içme sularının peşindeyken...
Bölgemizin öz değerlerine sahip çıkalım.
Uzun yaşamanın etkenlerinden birinin de bölgemizin değerli kaynak suları olduğunu bir gerçektir.
Unutmayın!
‘Suya düştüğünüz için değil, sudan çıkamadığınız için boğulursunuz’
Ancak başta da söylediğimiz gibi, kuraklık böyle devam ederse bırakın içecek suyu, ellerimizi yıkayacağımız suyu bile bulamayabiliriz.
Bu hem felaketimiz olur hem de sonumuz.
*
Zeytin demişken,
“Zeytinin hüznü güneşi yakalamak için sabretmesindedir.”
“Hayat, zeytin ağacının meyvesi gibidir; sabırla olgunlaştığında tadına varılır.”
“Zeytin dalı, barışın sembolüdür; umutla uzatılan bir eldir.”
“Hayat zeytin ağacının gölgesinde dinlenmektir.”
“Zeytinin tadı, doğallığın ve özenin birleşimidir.”
“Zeytin, mutfakta lezzetin anahtarıdır.”
“Zeytin dalı uzanırken, barışın müjdecisi olur.”
“Zeytinin çekirdeği, umut dolu bir geleceğin simgesidir.”
“Zeytin ağacı, direnç ve dayanıklılığın sembolüdür.”
“Zeytinin hikayesi, binlerce yıllık bir mirasa sahiptir.”
“Zeytin dalı, sevginin ve dostluğun ifadesidir.”
“Zeytinin bereketi, doğanın bize sunduğu en güzel hediyelerden biridir.”
“Zeytin ağacının kökleri, köklü ve sağlam ilişkilerin temsilcisidir.”
“Zeytinin tadı, yüzyıllardır sofralarımızı şenlendiren bir lezzettir.”
“Zeytin dalı, umudu ve barışı taşıyan bir armağandır.”
*
Kuraklıkla mücadelede en önemli etkenlerden birinin de toplumların değerler eğitiminin içine ‘suya saygı’ eğitiminin de yerleştirilmesinden geçeceğini düşünüyorum.
Hemen hemen her toplumda nesilden nesile gelişen, bilinçli veya bilinçsizce öğretilen bir değerler eğitimi vardır.
Örneğin bir öz eleştiride bulunmak istiyorum.
Benim çocuklarıma servetler vaad etseniz bir ekmeği ayağıyla çiğnetemezsiniz , Beşiktaş’tan vazgeçiremezsiniz. Bayrağı yerde bıraktıramazsınız. Domuz eti yedirtemezsiniz.
Sizin de evlatlarınıza öğrettiğiniz veya ailenizin size öğrettiği buna benzer değerler eğitimi vardır.
Ben dahil, biz bu değerler eğitiminin içinde ‘suyu bilinçli ve idareli kullanma’ eğitimini de gereğince vermiş olsaydık kuraklıkla mücadele etmemiz daha kolay olurdu.
Ekmek kutsal da su kutsal değil mi?
Su olmadan yaşam mı olur?
Aksine ekmek olmadan başka besinlerle yaşanabilir ancak susuz?
Ekmeği yerde gördüğünde üç kez öpüp başına koyduktan sonra yüksekçe bir yere koyan toplum, gözünün önündeki şırıl şırıl akan musluğu kapatmadıkça, kuraklıkla mücadele edemeyiz arkadaş!
Bu büyük bir felaket ey millet!
Kuraklıkla mücadele etmek gerek!
O bizi ve memleketimizi bitirmeden!
Sağlıcakla...