Bir haftadır ülke gündeminde Köfteci Yusuf var.
Neymiş efendim Köfteci YUSUF ürünlerinde domuz eti kullanıyormuş.
YALDIZLI YALAN !

Köfteci Yusuf yıllar önce araştırıp hakkında sekiz yıl önce bu gazetede köşe yazısı bile yazdığım bir işletme.
Bir tek şüphem yoktur. Kendisi hakkında.
Ancak yıllar önce kendisi hakkında KÖŞE YAZISI yazdığımda bana veya gazeteme ulaşıp minik bir teşekkür bekledim açıkçası.
Olsun!
Benim o köşe yazımın dolaylı olarak Köfteci Yusuf'un Nazilli Bamboo AVM'de işletme açmasına çokça katkısı olduğunu biliyorum ya o bana yeter.

*

Konuya günümüzden başlayalım.
Et alışverişimi genel olarak Aydın Sultanhisar Atça Mahallesi'nden Tunç Kasap Mahir Tunç'tan
Zaman zaman da Arzu Kasap Mehmet Apaydın 'dan yaparım.

Her ikisi de can dostumdur.
Hatta evlatları kardeşim gibidir.
Saygı ve sevgi doludurlar.
Rabbim bahtlarını açık etsin.

Çünkü onlar hem bu memleketin yerli ve milli esnafları, hem de benim ne tür et alacağımı çok iyi bilen esnaflardır.

Özellikle Mahir Abi ve ailesi bizim ailemiz gibidir.

İyi ki varlar ve iyi ki bizim hayatımızdalar.

*

İşim ve hobilerim gereği çokça seyahat eden biriyim.

Uzun yolculuklarda da yol üzerinde GÜVENLE kahvaltı yaptığım, çorba içtiğim, yemek yediğim tek yer var o da Köfteci Yusuf'tur.
Günlerdir gücüm yettiğince Köfteci Yusuf'a çıkarsızca sahip çıkmaya çalışıyorum.
En ufak bir çıkarım varsa kalbim çürüsün.
Şimdiye kadar adını verdiğim her bir işletme yerli ve millidir. Yani bu toprakların evlatlarıdır.

Yerli ve milli olan her esnafın yanında durmalıyız. Onlara sahip çıkmalıyız.
Neden mi?
Yarın yabancı sermayenin eline kalmamak zaman içinde de onlara boyun eğmemek için...

Dağı taşı yemyeşil olan cennet vatanımızda yerli ırk hayvanları yetiştirmek varken Sırbistan'dan hatta Uruguay'dan büyükbaş hayvan ithal edildiğinde benim için sızlıyor.

Olay, Köfteci Yusuf'un köftesinin tadı, yağı, ekmeği, tuzu değildir.

O, işin sadece ve sadece DAMAK ZEVKİDİR.

Herkes kendi ürettiğini satar ve herkes KALBİNİN EKMEĞİNİ YER.

Mühim olan yerli işletmelerin tek yumruk olabilmesidir.

Bugün SEN, SENİN GİBİLERİ korumazsan yarın sıra sana da gelir PAŞAM...
*
30 Mayıs 2016 Aydın SES Gazetesi'nde yayınlanmış yazımı okuyunca Köfteci Yusuf efsanesinin nasıl doğduğunu ve o yıllardan bu günlere nasıl geldiğini daha iyi anlayacaksınız.

"

DERSİMİZ KÖFTECİ YUSUF (30.062016)
Sekiz saatte ulaştığımız yeşil kent Bursa’da sabah kahvaltısı için Köfteci Yusuf’a gittik.
Hangi masaya oturacağımıza karar verir vermez, bebek sandalyesi geldi hemen.
Biz istemeden ihtiyacımızın giderilmesi bir tecrübeydi, servis görevlilerine verilen eğitimdi, besbelli.

Kahvaltı siparişlerimizi vermek üzereydik ki çaylarımız masaya konmuştu bile. Siparişlerimiz de üç dakika içinde servis edildi.

İşlerim ve hobilerim dolayısıyla çokça seyahat eden ve genelde dışarıda lezzetli yerlerde yemek yemeye çalışan biriyim.

Ben böyle bir anlayış, böyle bir profesyonellik görmedim.

Kahvaltı o kadar denkti ki, neredeyse masada artan bir şey olmadı.

Yaygın olan serpme kahvaltılardaki israfı görmedim orda.

Ayrıca hayvanat bahçesi ile anlaşmalı olan tesisin tüm artıkları hayvanlara gittiğini öğrenince işin profesyonelliğini daha iyi kavradım.

Bursa İznik’te küçük bir kasap dükkanının 1992 yılında bir köfteci dükkanına dönüşmesi ile başlamış her şey.

Köfteci Yusuf (Yusuf Akkaş) bugün,

Bursa, Eskişehir, Balıkesir, Bilecik, Yalova ve İzmir başta olmak tamamı yol üzerinde 15 restoranı olan ibretlik bir işletmeye dönüşmüş.

Ürünlerinin çoğunu kendi işletmelerinde üretiyor, market bölümlerinde de satış yapıyor.

Müşteri memnuniyeti bu işletmenin en temel taşı.

Sistemli çalışmaktan, lezzetten, temizlikten ve güvenden asla ödün vermiyor.

25-30 Km öteden telefonla verilen siparişleri bile kapıya götürüyor Köfteci Yusuf personeli.

O kadar uzun mesafeden para kazanacağı için değil, birilerinin bana bunu anlatması, benim de bu satırları yazmam için gidiyor o köfte.

Yani reklamını, kendi kurduğu sistemin içinde ilkelerinden ödün vermeyerek yapıyor Yusuf.

Bazı üniversitelerin çeşitli bölümlerinde ders olarak okutuluyor Köfteci Yusuf İşletmesi.

Üniversitelerin işletme ve ziraat fakülteleri, Köfteci Yusuf efsanesinin baş kahramanı, Yusuf Akkaş’ı gelecek nesillere model olması için konferanslara davet ediyorlar.

İşlerinden fırsat buldukça gelecek nesillere örnek olmaya, tecrübelerini paylaşmaya gidiyor Yusuf,

Genç Yusuf, mütevazı kişiliğiyle işletme, ziraat, sağlık veya gıda profesörlerine yardımcı olmaya çalışıyor dili döndüğünce, tecrübesi yettiğince.
*
Anadolu’muzun yemek kültürü, toplumumuzun en önemli zenginliğidir.

Çağımızda baş gösteren kültür yozlaşması, kendi öz kültürümüzü maalesef katlediyor.
Kültürünü kaybetmek,
Saygıyı, saygınlığı kaybetmektir.
Kültürün yok olması da bizleri her geçen gün dış güçlerin kölesi yapar.
*
Anadolu’da bir kasap dükkanında kurulan hayalin markaya dönüşmesidir Köfteci Yusuf…

İnanmışlığın, sistemli çalışmanın, lezzetten, temizlikten, güvenden ödün vermemenin en lezzetli meyvesidir Köfteci Yusuf…

Ama en önemlisi,

Bu öykü, popüler kültürün Anadolu kültürüne indirdiği balyoza direnmişliğin öyküsüdür.
Lezzetin popülerliğe,
Dönerin hamburgere,

Ayranın kolaya,
Köftenin pizzaya,
Anadolu yemek kültürünün, batılı fast food kültürüne üstünlüğünün öyküsüdür.
Gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü olan bu güzel topraklarımızda,
Çok yaşayın Yusuf ve Yusuf gibiler... "
(Sekiz yıl önce 15 şubesi olan işletme şimdi 12.000 kişiye ekmek veren, yaklaşık 300 şubeye dönüştü. Buna istikrar denir. )
Evladınız gibi sahip çıkınız...

Sağlıcakla...