Daha dün Atatürk'ün Nazilli'ye gelişini coşku ile kutladık.

Aslında fabrika çalışıyorken bu kutlamanın adı;

Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası'nın açılış kutlamasıydı.

Ancak UTANCIMIZDAN bu kutlamanın adını bile değiştirmek zorunda kaldık.

Maalesef.

Neden?

Mirasa sahip çıkamamanın kutlaması mı olur?

Nazilli'nin gelişimine engel olup kapanışa sebep olanlara lanet olsun.

Hem de binlerce kez.

*

Kültür mirasımız olan Sümerbank Basma Fabrikası’nın Nazilli’ye kurulması, aslında Mustafa Kemal Atatürk’ün Nazilli’yi sanayi merkezine dönüştürme ve ardından kentimizi vilayet yapma projesiydi.

Çünkü Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının mimari projesi olan Kuvay-ı Milliye Hareketi'ne Nazilli ve çevresinin katkılarını göz ardı edemezdi.

Bunun adı vefaydı…

Yıllar önce vilayet olmayı hak eden bu asil şehir, yetim bir evlat gibi maalesef hükümetlerin gözünden kaçtı ya da kaçırıldı.

Sümerbank Basma Fabrikası’nın Nazilli’ye kurulmasıyla kentimiz, Ege Bölgesi'nin sanayi ve kültür merkezi haline dönüştü. Bu yüce kuruluş sayesinde kentimiz okuryazarlıkta, sanatta, bilimde, sporda ve bunun gibi birçok kültürel ve sosyal etkinliklerde adından sıkça söz ettirmeye başladı.

Örneğin;

Fabrika çalışanları, 15-18 Şubat 1948’te Nazilli Sümerbank Tiyatro ve Opera Salonu'nda oyuncuların tamamı fabrikadaki personelinden oluşan bir 'Opera' sergilediler.

Yıllarca üreten Sümerbank sayesinde büyük çoğunluğu işçilerden oluşan Nazilli, her sabah 'Gıdı Gıdı' treninin düdüğüyle uyandı.

Fabrika, 1990'lı yıllarda yönetim politikaları sebebiyle zarar etmeye başladı.

Yine de yılmadı Nazilli'm, Sümerbank’ın son yıllarına kadar gelişmeye devam etti.

Dünyadaki vahşi kapitalizme elinden geldiği kadar direndi direndi…

Kimler dayanabilirdi ki yemyeşil ($) esen gücün karşısında!

Bütün dünya nakavt olmuşken!

Maalesef 'Her Fabrika Bir Kaledir' (M.K.Atatürk) parolasıyla kurulan Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası kapatıldı.

Kale yıkılmıştı artık!

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla, bütün dünyada özelleştirme furyası başladı.

2005 yılında hurda gemileri parçalayıp satan bir firma, Sümerbank ruhunu canlandıracağını söyleyip herkesi umutlandırdı.

Bütün eski tarihi makinelerin yerine yeni modern makineler getireceklerini vaat ettiler.
Dev makineler tırlarla hurdalıklara taşındı. Yerine ne makineler geldi ne de firma yetkilileri!
Birkaç kalıntı dışında fabrika tamamen boşaltılmıştı artık.
Umudun bittiği yıkık kale, günümüzde artık Adnan Menderes Üniversitesi Sümer Kampüsü olarak kullanılıyor.
İyi ki fabrikanın atıl olduğu zamanlarda Özelleştirme İdaresi'nin başında zamanın Devlet Bakanı Aydın Milletvekili Sayın Yüksel Yalova vardı.

Fabrika arazisini ve Sümerbank'ın tüm arazilerini ihaleye sokup bir şirkete devretmek yerine fabrikanın bulunduğu alanı üniversiteye, vazife evlerinin de bulunduğu şimdiki Sümer Park arazisini de Nazilli Belediyesi'ne devrettirdi.
Hem de bedelsiz olarak.
Biliyoruz ki artık Sümerbank Basma Fabrikası yeniden hayat bulmayacaktı.
Bari üniversitenin olduğu yerde bu tarihi anlatan nitelikli bir kültür müzesi kurulmalıdır.
İşte o zaman ATATÜRK'ÜN NAZİLLİ'YE GELİŞİ etkinliğini daha anlamlı olarak kutlayabiliriz.
Bu tarih müzesi, bölgeye canlılık ve değer katacaktır.
Tarihin ve kültürün yaşatıldığı yerler, hareketlenir ve değer kazanır.
Nazilli her şeyi hak ediyor ancak hakkını aramayanın hakkını kimse vermez.

Kim arayacak?

Sen

Ben

Biz...

Gereğince hakkımızı arıyor ve diretiyor muyuz?

Bence, kocaman bir HAYIR!

Sanırım pes etmiş gibiyiz be sadece uyuyoruz.

Ne dersiniz?

Sağlıcakla...