Daha dün gazetelerde bir haber vardı.
" Aydın’daki barajların doluluk oranı açıklandı"
DSİ 21. Bölge Müdürü Emrah Köleoğlu, barajların son durumlarına ilişkin verileri paylaşarak, Aydın’da tarımsal sulamada sıkıntı yaşanmayacağını bildirmiş.
Aydın’da barajların doluluk oranı geçen yıla göre artmış.
Köleoğlu, “Tarım kenti Aydın’da son yıllarda yaşanan kuraklığı hatırlatarak, sulama suyunun sağlandığı barajların su seviyelerinin geçen yıla göre önemli oranda yükseldiğini söylemiş.
Köleoğlu, “Aydın ilinde bulunan Çine Adnan Menderes Barajı yüzde 26’dan yüzde 66’ya, Kemer Barajı yüzde 56’dan yüzde 90’a, Topçam Barajı yüzde 28’den yüzde 53’e, Karpuzlu Yaylakavak Barajı yüzde 76’dan yüzde 92’e, Karacasu Barajı yüzde 85’e yükseldi.” demiş.
Barajlardaki doluluk oranının sevinç yarattığını aktaran Köleoğlu, “Önümüzdeki sezonda Aydın’da tarımsal sulamada sıkıntı yaşanmayacaktır” demiş.
Bu güzel müjdeleriniz için size çok teşekkür ederiz sayın bölge müdürümüz.
Ancak bu toprakların çok büyük bir sorunu var!
Bizler yıllardır yazıyoruz ve yazmaya da devam edeceğiz.
Büyük Menderes Nehri'nden gelen Kuyucak, Nazilli, Atça, Sultanhisar'dan batıya doğru ilerleyen sulama kanallarından su değil zehir akıyor.
Bizler köylerde büyüdük
Yüzmeyi, verimli pamuk tarlalarının sulandığı sulama kanallarında öğrendik. Deniz kenarına gidemediğimiz zamanlarda, kanal kıyılarındaki tarlalar plajımız, verimli topraklarımız da deniz kumumuz oluyordu.
Traktörün iç lastiğinden can simidi yapar, akıntıya karşı yüzerdik.
Gözlerimizi suda açıp su kaplumbağalarının yaradılış mucizesini seyrederdik tertemiz kanal suyunda.
Ölüm akıyor, hastalık akıyor, pis su üzerinde parlayan yağ akıyor, katran akıyor sulama kanallarından.
Zaten sularda ne kaplumbağalar kaldı ve de su yüzeyinde uçuşan yusufçuklar.(helikopter böceği)
Neden?
Çünkü;
Sulama kanallarının suyu Büyük Menderes Nehri’nden geliyor.
Bilinçsizce doğaya bırakılan jeotermal ve fabrika atıkları yüzünden bu nehir kan ağlıyor.
Su değil zehir akıyor.
Akarken de ardından ne canlı bırakıyor ne de bir yaşam kalıntısı.
Tarihi de verimli toprakların hücrelerini de yutan bir canavara dönüşüyor.
Vahşi oluyor Menderesten gelen su…
Zehirleniyoruz.
Eğer para kazanma hırsının önemi, doğa ve insan sağlığının önüne geçmişse orada ne insanlık kalır ne de inanç…
Bizlere tertemiz olarak miras bırakılan Büyük Menderes ve sulama kanalları kirletilmemeli, hiç kimsenin de kirletmesine izin verilmemelidir.
Sayın Bölge Müdürüm, bu konuda da sizden adımlar ve çözüm önerileri bekliyoruz.
Sağlıcakla.