30 yıl önce1990’lı yılların başında Dünya Bankasının finansmanını sağladığı Kuşadası sahilini içine alan pis suyu arıtmak için KUŞ-ATAK projesi hazırlanmaya başladı. Kuşadası’ndan, Güzelçamlık’a kadar 20 kilometrelik sahil şeridindeki sitelerin pis suları hesap, kitap edildi. Bu sular yapılacak 3 arıtma tesisinden geçirilecek, arıtılan su, temiz olarak Kuşadası körfezinde akıntının olduğu alana bırakılacaktı. Bugün geldiğimiz noktada arıtmaya bağlanmak için birçok site ve kooperatifler üye başına bin TL’ye yakın bir parayı Büyükşehir ASKİ hesabına yatırıp, pis su çıkışlarını şebekeye bağlattılar. Ne yazık ki, 3 arıtma tesisinin yapımı işi Kuşadası Belediyesine bırakıldı. Bugün içinde Büyükşehire devredildi. Soğucak Mahallesi’ne yapılacak olan bu tesisin ihalesi bir önceki Kuşadası Belediye Başkanı Esat Altıngül zamanında yapıldığını biliyoruz. Maalesef 3 arıtma tesisinin yapılması beklenirken, sadece bir tesisin temeli atıldı. Bu arıtma tesisi de hala tamamlanamadı. Millette 3 yıldır Büyükşehire atık su parası ödüyor. ** PİS SULAR ARITILMADAN DENİZE BOŞALIYOR Aydın Büyükşehir Belediyesi, bu arıtma tesisinin birini bile tamamlamadan 500’e yakın siteden, en az 5000 evden gelen pis suları geldiği gibi denizin akıntılı noktasına bırakmaya başladılar. Oysa denizin üst akıntısının sahile doğru olduğunu görmezden geldiler. Sayın Özlem Çerçioğlu turizme darbe vuran bu vahşi uygulamaya rağmen, hakkı olmadığı hale katı atık su parası almaya devam ediyor. Sahilde arıtılmadan denize bırakılan pis sular yüzünden Kuşadası’nın birçok yerinde insanlar denize bu nedenle giremiyor. Kuşadası Belediye Başkanı Özer Kayalı basına verdiği demeçlerde, “Dünya yakında turizmde Kuşadası’nı konuşacak” diyor. Eyy sayın.. Özer Kayalı, Özlem Çerçioğlu.. böyle giderse dünya Kuşadası’nın bu rezaletini konuşur. Böyle bir Kuşadası’nda kim denize girer. Siz bu rezalete rağmen halktan katı atık ücreti almaya devam ediyorsunuz. Kipa çevresi, şimdiden kokudan oturulamaz duruma geldi. Deniz üzerinde sahile vuran pislikleri bir görün,  3 yıldır yerli ve yabancı turistler bu pisliği maalesef yaşıyorlar, vatandaşlardan gelen feryadı duymuyor, milletin sağlığı için çalışan devletimizin temsilcisi olarak bu bilgileri siz, Sayın Valimizin bilgisine sunuyorum. Sayın Aydın Valisi durumu incelesin, bu duyum ve iddiaların doğruluğunu veya yanlışlığını görsün. Alacağı kararlarla, ülkemizin Muz Cumhuriyeti olmadığını göstersin. Eğer bunlar gerçek ise Aydın’ın turizmde can damarı olan Kuşadası’nda turizmin nasıl can verdiğini de görmüş olur. ** DÜNYA SERA İKLİMİNE Mİ GİRDİ? Dünya yaşamadığı bir iklimi yaşıyor. Amerika’dan Çin’e, Japonya’dan Hollanda’ya kadar dünya yaşamadığı bir iklimi yaşamaya başladı. Bilim adamlarından uyarı üzerine uyarılar geliyor. Bilim adamları, yeryüzünde sıcaklıklar 2 derece daha yükselirse, dünya beklenenin aksine buzul çağı değil, dünyayı kasıp kavuracak SERA ÇAĞI başlayacağını açıkladı. Dünya ısısının 2 derece daha artması halinde bile dünyanın önlenemez bir “SICAKLIK DÖNGÜSÜ” yaşayacağını açıkladılar. Bu durumda dünyadaki buzulların tamamen eriyeceğini, denizlerin 60 metreye kadar yükselebileceğini ifade eden, bilim adamları “eğer dünya sera çağına girerse bir daha geri dönüşün mümkün olmayacağını ifade edip buda dünyamız için felaket olur” dediler. ** SUÇ SAYILMALI! Dedikodularla, faraziyelerle yaşamımıza yön veren bir toplum olduk. Avrupa uluslarının 1700’lü yıllarda yaşadığı URUFELER dönemini biz maalesef 2018 yılında yaşamaya başladık. Son marifetimizde, ailelerin çocuklarını aşı yaptırmak istememesi, şimdiye kadar da 25 bin aile çocuklarına aşı yapılmasını reddetmiş. Sebep ne? Çocuklara yapılacak aşılarda domuzdan alınan katkı varmış. Alüminyum maddesi varmış. Yapmayın Allah aşkına.. Bu kadar ilkelleşmeyin. Kardeşim senin çeşitli hastalıklarda kullandığın antibiyotiklerde ve ilaçlarda nerelerden katkılar var biliyor musun? Uzmanlar açıkladı rakamlar verdi. Kızamık hastalığına yakalanan 1000 kişiden en az yüz kişi hastanelere yatıyormuş. Bu hastalardan en az 20 kişi hayatını kaybediyor, 30’a yakını da zihinsel engelli kalıyormuş. Bu gerçek ortada iken nasıl olurda bir anne veya baba - Ben çocuğuma aşı yaptırmayacağım diyebilir? - Bu evladının hayatını tehlikeye atmak değil midir? Aynı zamanda bu suç kabul edilemez mi? - Bana göre devletimize düşen çıkarılacak bir yasa ile evladının hayatını tehlikeye atan bu anne ve babaları cezalandırmak olmalıdır.