Günümüzde gazetecilik, toplumun çoğu tarafından hem çok önemsenen hem de bir o kadar eleştirilen bir meslek haline geldi. Gazetecilere karşı önyargıların çoğu, onların duygusuz, kalpsiz ya da yalnızca sensasyon peşinde olan insanlar olduğu yönündedir. Ancak bu algı, gerçeği yansıtmaktan oldukça uzaktır.

Bir haberin ardında her zaman bir insan vardır. Çoğu gazeteci, toplumun sesi olmak, doğruları gün yüzüne çıkarmak ve adaletin tecelli etmesine katkıda bulunmak için bu mesleği tercih eder. Gündelik işlerinde trajedilere tanıklık etmek, savaş bölgelerinde hayatta kalma mücadelesi vermek ya da göz ardı edilen toplulukların sesi olmak için risk alırlar. Bu insanlar, yaptıkları işin arkasında bir misyon taşır: Hakikati ortaya koymak.

Gazetecilikte empati, mesleğin temel taşıdır. Bir çocuğun yürek burkan hikâyesini yazarken ya da afet bölgesinde gözyaşlarıyla konuşan bir anneyle konuşurken, gazeteciler de bu acıyı derinden hisseder. Ancak profesyonel duruş gereği, bu duyguları perdelemek zorunda kalabilirler. Bu durum, duygusuz oldukları anlamına gelmez; aksine, çoğu kez bu duygusal yükün altında ezilirler.

Toplumda gazetecilere yönelik "kalpsizlik" önyargısının temelinde bazen medya kurumlarının ticari kaygılarla hareket etmesi, bazen de manipülatif haberlerin yarattığı güvensizlik yatabilir. Ancak bireysel gazetecilerle medya kurumlarının çıkarlarını bir tutmak çoğu zaman yanlış olur. Gazeteciler, çoğu kez büyük baskılar altında çalışan ve meslek ahlakına sadık kalmaya çalışan kişilerdir.

Ayrıca unutulmamalıdır ki gazetecilik, toplumsal sorunları gündeme taşıyarak farkındalık yaratır. Kadın haklarından iklim krizine, ekonomik adaletsizliklerden savaş suçlarına kadar pek çok konuda, gazetecilerin yüzeye çıkardığı gerçekler sayesinde toplum harekete geçebilir. Bu etkili rol, gazetecilerin yalnızca birer "haber taşıyıcı" olmadığını, aynı zamanda toplumu iyileştirmeye çalışan birer aktör olduklarını da gösterir.

Elbette gazetecilik mesleğinde hata yapanlar, etik değerleri ihlal edenler de vardır. Ancak birkaç olumsuz örnek üzerinden tüm bir mesleği ve meslek grubunu yargılamak adil olmaz. Her meslek grubunda olduğu gibi gazeteciler arasında da çeşitli karakterlere rastlanabilir. Ancak önemli olan, bu mesleğin toplum için taşıdığı hayati önemi ve gazetecilerin insan olduklarını unutmamaktır.

Gazetecilere karşı önyargıları kırmak için toplum olarak daha bilinçli hareket etmek gerekir. Onların da birer insan olduğunu, duyguları, aileleri ve zorlukları olduğunu göz önünde bulundurmalıyız. Empati kurarak, önyargılarla değil anlayışla yaklaşmaya çalışmak, gazetecilere olan bakış açımızı olumlu yönde değiştirecektir