Ölümsüzlük kişinin bıraktığı en iyi hatıradır. - (Napolyon Bonapart)
Bizler orta yaşın üzerinde insanlarız.
Siyah-Beyaz International marka bir televizyonumuz vardı. "Sevgili Seyircilerimiz" ile başlayan bir cümle ile hem pazar eğlencelerinin eşsiz üstadı, akşam olunca da futbol maçlarının anlatıcısı oluverirdi Halit Kıvanç. Onu bir kez Sultanhisar Nysa festivalinde görmüştüm.
Barış Manço'nun da konuk olduğu açık hava konserinin sunucusuydu. Hiç unutmam Ahmet Selçuk İlkan'ın " Kadın meyveye benzer" şiirini okuyup konuyu portakala getirmişti.
Çünkü o zamanlar o festivalin adı : "Portakal Bayramı" idi. Dün büyük usta Aşık Veysel'in doğduğu günü Aşık Veysel Türküleri ile yad ederken Halit Kıvanç'ın ölüm haberi ile üzüldük. Aşık Veysel yıllardır bu insanlığın gönlünde taht kurmuş bir efsane, Halit Kıvanç da asla unutulmayacak bir değerdir. Gelin isterseniz Halit Usta'yı biraz daha tanıyalım.
Halit Kıvanç 18 Şubat 1925, Tarihinde İstanbul'da dünyaya gelmiş Türk radyo ve televizyon eski maç sunucusu ve gazeteci olan Halit Kıvanç Türkiye'nin en ünlü ve en uzun süre çalışmış sunucusuydu. Halit Kıvanç, Pele ile röportaj yapan ilk gazeteci olarak da tanınmıştı. Halit Kıvanç, orta öğretimini Pertevniyal Lisesi'nde, yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tamamladı. Üç ay kadar Siirt-Kozluk ilçesinde hakimlik yaptıktan sonra Milliyet, Tercüman, Hürriyet, Güneş başta olmak üzere çeşitli gazete ve dergilerde yazar ve yönetici olarak üst düzey görevler aldı. Ama biz onu en çok bir TRT duayeni olarak tanıdık. SİİRT'TE HAKİMLİK YAPTI Halit Kıvanç, hâkimlikten ayrılmasını Socrates Dergisinde İnan Özdemir’e şöyle anlatmıştı: “Hazo o dönem yasak bölgeydi. Memnu mıntıka deniliyordu. Ve ben ilk hakimim orada. Bir de bir kaymakam vardı. Elektrik yok, iki-üç telefon var. Çocuklar Kürtçe konuşuyor. Orada Haydarpaşa Lisesi’nden mezun biri vardı, bana yardım ederdi. Dükkân yok, hiçbir şey yok. Kasaba ilan etmişler, ilçe yapmışlar ama bir ben varım, bir de kaymakam. Ve baktım, evime gelemiyorum.
Otobüs bir yere gidiyor, sonra inip üç-dört saat katır sırtında ilerliyorsunuz. At çok nazik hayvan, o dağ yolunda yere düşüyorlar. Yola 10 at çıkıyorsa 6-7 tanesi orada kalıyor. Atlar o vaziyette yani. E, lokanta yok. Ev sahibi süt yolluyor, sütle yapılan şeyler yolluyor. İki sene stajımı yapmışım.
Suç yok, hırsızlık falan yapan yok. Radyo yok doğru düzgün. Hayat hakkın yok. İki kişide radyo var, o da pili biterse gidiyor. Ve ben izin istedim. Annem İstanbul’da.
Bir yıl geçmeden izin vermeyeceklerini söylediler. Ben de bastım istifayı, çıktım. Neredeyse bin kişi vilayete kadar beni uğurladı. Oradan Ankara’ya geldim." Kaderi düşmek olan ve dans ede ede yeryüzüne doğru süzülen sonbahar yapraklarının şahitliğinde;
Aynı günde bir Aşık doğar ve bir hoş ses gözlerini kapatır. Aşık Veysel
Halit Kıvanç Bu devran böyle dönse de bizim gönlümüzde USTALAR asla ölmez. Sağlıcakla...