Kanunları yaparken düzenlenen temel haklar kişinin hürriyet alanını kamu gücünün
müdahelelerinden korumayı amaçlamaktadır. Temel haklara Anayasa’nın hemen
başlangıcında yer verilmesinin altında, insana ve insan haysiyetine kamu gücü
karşısında tanınan öncelik yatmaktadır. Hiçbir insan hata yapmaz, yanılgıya düşmez, diye bir şey diyemeyiz. Siyasilerde insandır
Biz tercihlerimizi kendimizi bize uygun , haysiyetli bir hayat sürmek ve değerlerimizi korumak için ortaya koyuyoruz
Duruşma bekliyorum... Nazilli Adliyesinin koridorlarını çınlatıyor ..
Bulmuş fırsatını hacım... Yobaz fikrini bana enjekte etmek için ölümüne bir çaba içinde , dinleyip aynı fikirde olmadığımızı anlatmaya çaba gösteriyorum ama nafile
Atatürk ilkeleri , ülke bütünlüğü , hayat pahalılığı ne dersen boş, herşeyin doğrusunu o biliyor
Kulaklar duvar ... Sadece kendi doğruları var ve eğer sen onu onaylamazsan büyük günaha giriyorsun...
Eyvallah dedik... Bak hacım Yüce yaradan bir ağız iki kulak vermiş birazda karşıyı dinle demiş... Mümkün değil...
Günümüzde insanî ilişkiler noktasında, konuşmanın önemi büyük; dolayısıyla muhatabımızla konuşabilmek için de belli bir kültür seviyesini yakalamış olmamız elzemdir. Her bir konuda fikir beyan etmek için de bilgimizin olması gerekir.
Hepimiz insan olmamız hasebiyle güzel bir şekilde hitap edilmeye ve saygı çerçevesinde sözlerle muhatap olmaya hakkımız var. Kimsenin bir başkasına hakaret etme, onu küçük düşürme gibi bir hakkı ve haddi yoktur. Sözün haddi vardır, o çizgide durmak gerek. Ağzımızdan çıkan sözleri düşünce süzgecinden geçirdikten sonra ifade etmemiz olası bir kırgınlığın önüne geçecektir.
Karşındaki kişinin düşünceleri, olumlu ya da olumsuz olabilir.
Ama dinlersen , duyarsan , değer verirsen
Baktım olmuyor bak sana dedim eski bir hikayeyi anlatayım ... Alıntıdır bu Atina'da önemli bir tartışma yapılırken kürsüye Demostenes çıkar, ancak dinleyiciler sürekli kendi aralarında konuşmakta, filozofu dinlememektedir.
Bu duruma çok içerlenen Demostenes;
"Bir hikâye anlatıp ineceğim" der ve anlatmaya başlar: "Uzun zaman önceydi, bir delikanlı Atina'dan Megara'ya gitmek için bir eşek kiralamıştı. Eşeğini kiraya veren adamın da Megara'da işi vardı, beraber yola düştüler. Konuşa konuşa giderlerken öğle sıcağı bastırdı, biraz dinlenmek ve öğle yemeği yemek için bir su başına çöktüler. Ama ortalıkta hiç gölgelik yoktu ve eşeğin sahibi yemeğini alıp eşeğinin gölgesine sığındı. Eşeği kiralayan genç buna içerledi, 'Sen çekil gölgede ben oturacağım' dedi. Beriki itiraz etti: 'Ben oturacağım, çünkü eşek benim.' Delikanlı Ama ben eşeği kiraladım' deyince, eşeğin sahibinden 'Ben sana eşeği kiraladım gölgesini değil' cevabını aldı ve aralarında kavga çıktı."
Hikâyenin tam burasında Demostenes kürsüden iner ve yürümeye başlar.
Dinleyiciler;
"Sonunda ne oldu, sonunu anlat" diye bağrışmaya başlayınca Demostenes kürsüye döner:
"Sizin için çok önemli bir konuda bir şeyler anlatmaya çalıştım, dinlemediniz. Şimdi ise eşeğin gölgesini merak ediyorsunuz. Ne fikrimi söyleyeceğim ne de eşeğin gölgesine ne olduğunu..."
Kürsüden iner, yürür gider.
Hacım ( kendisine öyle hitap edilmesinden zevk aldığı için böyle demekteyiz )
Fikrimi sormuştun ya seçim ne olacak ... Hani hiç dinlemeden sormuştun ya ...