Bir milleti var eden en mühim âmil; o milleti meydana getiren fertlerin mefkûre sahibi olmasıdır. Hayatlarını bir gaye uğruna yönlendirerek, yaşadığı topraklarda var olma mücadelesine sebep teşkil eden mefkûrenin bulunmasıdır. Mefkûre sahibi olmak demek, derin hülyalara dalarak, hakiki hayattan uzaklaşmak değildir. Bu hayatı, mânâlı kılmaktır. Sarf ettiği enerjinin, teneffüs ettiği havanın kendisi için hangi anlamları zihninde tezahür ettirdiği önemlidir. Bir hiç uğruna, sıradan, bayağı; konuşma kabiliyeti olmayan mahlûkların var olması sebeplerinin aynı olmaması için; evvela fert olarak kendi zihnimizin mefkûresini, mütemadiyen cemiyetimiz ideali, milleti millet yapan ve tekâmülüne zemin hazırlayan fikrî inanmanın tezahürüdür.
Osman Gazi’ yi Osman Gazi yapan; bütün benliğini sarmış, fikrî yapısının temelini oluşturmuş “ilây-ı kelimetullahı” bütün insanlığın hizmetine sunma Kızıl Elma’sıdır. Fatih Sultan Mehmed Han’ın küçüklüğünden beri hayallerini süsleyen, rüyalarına giren, Rasulullah Efendimizin (s.a.v.) tebşirlerine (müjde) nail olma Kızıl Elma’sı: Kostantiniyye’yi İslam’ın ve Türklerin emrine âmâde kılarak; cihanşümul bir ideali vücuda getirmektir. İslam'ın Hilâlini Roma'nın göbeğine dikmekti. Yavuz Sultan Selim Han’ın ülküsü ise, yapılamayanı yapmak; geçilemez, aşılamaz denilen Sina Çöl’ünü Resulullah’ın ardı sıra yaya yürüyerek; İslam halifeliğini deruhte etme Kızıl Esma’sıydı. Kanuni Sultan Süleyman Han’ın Kızıl Elması, Cihan Devleti’ni; ilimde, fende, mimaride, denizde, karada vs. sahalarda zirvede olmasını temin ederek, bütün insanlığın hamiliğini üstlenmek ve bunu hayata geçirmek idealiydi.
Peki, bütün mücadelelerin temelini oluşturan neslimize, sorumluluk sahipleri olarak Kızıl Elma’yı verebiliyor muyuz? Bu taze beyinleri, boş zihinleri mefkûresiz ne ile teçhiz edeceğiz? Gençliğimizi; müspet ilimle, doğru tarihle ve kültürle, sahih gelenek ve dini malûmat ile doyuramamışken; bu gençlerimizden nasıl muvaffakiyet bekleriz? Başarı, sadece ezberci eğitim sisteminin dayatması neticesinde kazanılan, işe yaramaz, boş gençler topluluğunu mu meydana getireceğiz? Okullarda verilen içi boş, saat dolsun kabilinden öğretimle mi gençliğimizi mefkûre sahibi yapacağız? İyiyi, doğru düşüneni, güzeli öğreteni, milletini sevmeyi belleten, her şeyin hakikisini yeni nesle verenleri dışlayarak; inançsızlığın kol gezdiği bir vasatta (Satanizm gibi), menfiliklere müdahale edilmeyecek; körpe dimağlara, yeni neslimize sahih geleneğimizin aslını vermeye çalışanları ise öcü göstereceksiniz; ondan sonra da batıl inançların pençesinde kıvrılan gençlerimizin haline çare bulmaya çalışacaksınız. İçi boşaltılmış bir fikrî alt yapı ve bilgi ile; dışarıdan gösterişli görünse de, ufak bir müdahalede yok oluşa doğru sürat kazandırmış olursunuz.
Kızıl Elma’sına doğru koşan, bir mefkûreye sahip nesli hayal ediyorsak, buna gayret edenlerin önündeki mânialar kaldırılmalıdır. Boşluktaki gençliğimizin idolü (put) haline gelen, tek hedefi kısa yoldan köşe dönmecilik ve vasıfsız çığırtkanlık yapan; sözüm ona şarkıcı, popçu, hevy metalcilerin v.s. bunun gibi, çağımızın müstemleke kültürü olan köksüz hedeflerin bu gençlere vereceği bir şey olamaz. Milletini seven, vatanına sahip çıkan, en ufak bir tedhişçilik hadisesine karışmayıp; bilakis onları önleyici gençliğimizi yetiştirmenin tek yolu, mefkûre sahibi yapacak vasıtaları hakiki membaından kana kana içmesine imkân vermektir. Bunların önünü açmaktır. Bunlarla birlikte, el ele vererek; geleceği yeniden inşa edecek hamleci nesli yetiştirmektir.
Geçmişiyle barışmış, tarihî, irfanı, sahih geleneği, dinini; velhâsıl, topyekün kökünü; âtinin şartları iktizasınca muasır medeniyet seviyesine ulaşmakla kalmayıp; müessir bir dünya görüşünü diğer insanlığın hizmetine sunacak; dünya çapında yön verilen değil, yön veren; şahsiyetli, ufuk sahibi olacak nesilleri yetiştirmeliyiz. Mahalli kıymetlerimizi, beynelmilel değerlere ekleyerek, şanlı mazimizdeki gibi müracaat edilecek hale gelmeliyiz.
Bunu için asrımızın bütün müspet imkânlarıyla mücehhez bir neslin “Kızıl Elma”sı kimsenin hayal edemeyeceği bir noktaya gelir. Yeter ki biz buna, başta mes’ul mercilerimiz olmak üzere, millet olarak inanalım. Bunu gerçekleşeceğinden kimsenin şüphesi olmasın
Bütün gençlerimizin gerçek manada Kızıl Elma’sına sahip olması ümidiyle... (2003)