Instagram'ı kapatınca mecburen TV izledim dedi. "Neden kitap okumadın?" dedim.
Kendi adıma uzun zaman önce TV'de dizi izlemeyi ve bir programa bağlı kalmayı bırakmıştım. Pandemi ile birlikte olay farklı bir boyuta ulaştı; neredeyse her TV kanalında aynı kalıpta tartışma programları izliyoruz. Kadroları belli, bazen bir iki değişiklik oluyor ama genellikle aynı kişiler, 365 gün boyunca her konuda fikir beyan ediyor, her şeyi bağlı oldukları sisteme göre eleştiriyor ya da övüyorlar.
Bir insan kaç konuda uzman olabilir ki? Mesela İtalyan Michelangelo, dünyanın kabul ettiği bir dahidir; heykeltıraşlık, resim sanatı ve mimari alanında çalışmıştır ve çağlar sonrasına eserler bırakmıştır. Da Vinci'nin dehasını ise hiç konuya girmiyorum bile. Albert Camus’nun çok sevdiğim bir sözü vardır: “Bütün dâhiler uyumsuzdur.” Ama bu da yetmez...
Tıpkı "Yetmez ama evet" propagandası gibi, bizim TV yorumcusu dahilerimize birkaç alan ya da konu yetmez; her alanda, her konuda tam teşekküllü birer "kameraman Cevat Kelle" gibidirler, her daim her şeye hazırlar.
Bir parti genel başkanı konuşmasını yapıyor, "beyaz" diyor, ölümüne alkışlanıyor. Aynı genel başkan, bir başka konuşmasında "siyah" diyor, yine ölümüne alkışlanıyor. Diyen de, alkışlayan da aynı kitle. Fikirlerinizde tutarlı olmak zorunda değilsiniz. Bir gün iyi dediğinize ertesi gün kötü diyebilirsiniz. Hayat devam ediyor...
Çağımız hızla gelişiyor, bir konuda uzman olmak için bile bir insan ömrünün yeterli olduğunu düşünmüyorum. İslam dünyasında da birçok âlim vardır; çeşitli alanlarda çalışmış, eserler vermiş, insanlığa hizmet etmiş ve fayda sağlamış kişiler... Ancak istisnalar kaideleri bozmaz derler.
Sorun da tam burada başlıyor; günümüz fenomenlerinin ve uzman (!) bazı kişilerin tek elle tutulur bir eseri bile yok. Oysa teknoloji çağında her yıl o kadar çok bilgi üretiliyor ki, eğer gerçekten bir konuda uzman olup, hayatında belli bir ölçüde yaşayıp keyif almak istersen, ömrünün yetip yetmeyeceğinden emin değilim.
Örneğin, Nobel ödülü alanları araştırsak, bir iki hobi ve birkaç konuda uzmanlıkları olduğunu görürüz. TV’de gözlemlediğim moderatörler, en çok ne diyeceği belli olmayan kişilerden çekiniyor. Söyleyeceğiniz şey aşağı yukarı belli olmalı, böylece gereksiz risk faktörü ortadan kalkar. Durduk yere başımıza iş almayalım mantığı bu galiba.
Burada örnek alınacak güzel hareketler de var. Mesela, programda herkesin sözünü kesebilirsiniz. Hatta en çok rağbet gören olabilirsiniz bile; hadi gayret, böyle güzel örnek hareketlere hasretiz izlerken. Aynı anda iki-üç kişiye cevap yetiştirebilmelisiniz çünkü kimi zaman ikisi, üçü bir olup üzerinize gelebilir.
Kurgu şu şekilde: Tartışma programlarının formatı "iktidar yanlısı iki konuk ve karşılarına da iktidardan olmayan ya da eleştirel yaklaşan iki isim oturtmak; muhalefete söz hakkı zaten yok."
Konu başlıkları ise şöyle: Kıbrıs, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Avrupa Birliği'ne girdik mi? Mansur Yavaş yine ne yaptı? Gazze katliamları, Arapların ABD'ye bağlılığı, Karaciğeri nasıl temizleriz? Sokak köpeklerini ne yapalım? Orucu, namazı, abdesti bozan şeyler, Avrupa bizi kıskanıyor, altın mı dolar mı TL mi? Ne olacak bu CHP'nin hali? Kongreye gidiyor muyuz? Bedelli askerlik, imar affı, depremin yıkımı, çiftçi perişan, dışardan et getirelim mi? Türk birliği kurulur mu? Silivri hala soğuk mu? Acun'un yarışmaları, FB, GS, BJK, en son nerede gaz bulduk? Şimdi hangi ülkeye girip namaz kılıyoruz? Dayanamadın değil mi değerli okuyucum? Ama bunlar gerçek ve hemen hemen hepsinin uzmanı var.
"Baba, beni bir salın ya!" demek yok. TV kumandası eskidi, bozuldu, pili bitti zapping yapmaktan. Sizi görünce dayanamıyorum, zinhar diyemezsiniz! Güzel ülkemin saygıdeğer basını ve yayını, bakalım bize acıyıp yeni formatlara geçiş yapar mı?
Onun için bizim TV'deki dâhilerimiz yerli ve milli... Birkaç sosyal mecra daha bant kısıtlamasına giderse, etrafa bakıp birbirimizi yeniden tanıyıp sohbet etmeye başlarız belki; çay ve çekirdek eşliğinde. Ne dersiniz? O güzel sohbet günleri yakın mı?