“Bisikletime, arkadaşım gibi hitap ederim. Onunla sessiz sohbetler yaparım. Ve tabii ki ona özel ilgi gösteririm. Yani ne zaman eve dönsem bisikletimi ters çeviririm, temiz bir bez parçası bulurum ve göbekler ile jant tellerini parlatırım. Ardından zinciri temizlerim ve yeniden greslerim. Bu operasyon taş zemin üzerinde çirkin lekeler bırakır. Annem şikayetçidir, temizliğe başlamadan önce tekerleğin altına gazete sermem için bana yalvarır. Bazen o kadar çileden çıkar ki, bana küçümseme dolu tavrıyla şöyle der, ‘O nesneyi beraberinde yatağına götürmediğine hayret ediyorum!’ Ve ben karşılık veririm – ‘makul bir odam ve yeterince büyük bir yatağım olsaydı, götürürdüm.” (Henry Miller) Geçtiğimiz yıllarda Slovenya'nın Maribor şehrinde tarihi bir köprünün üzerinde bisiklet yolları gördüğümde dedim ki;
"Adamlar tarihi köprünün üzerine bile sonradan bisiklet yolu yapmışlar. İşte gelişmişlik bu olsa gerek." Olayın aslını öğrenmem uzun sürmedi. Köprünün hemen girişinde o köprünün ilk yapıldığı zamana ait minik bir fotoğraf sergisi vardı. Köprü ilk yapılırken bisiklet yolunun köprü ile birlikte inşa edildiğini gördüm.
Gelişmiş ülkelerin en önemli trafik aracıdır bisiklet.
Almanya'da ( München) sabah saatlerinde yürüyüşe çıktığımda konvoylar halinde işe giden insanları gözlerimle gördüm. Alman fizikçi Albert Einstein, “Hayat, bisiklet sürmek gibidir. Dengede durmak için hareket halinde olmanız gerekir.” demiştir.
Ayrıca Albert Einstein, görecelilik kuramından bahsederken ‘Bu kuramı bisiklet sürerken düşündüm’ demiştir.
Aslında ülkemizde de gelişmiş ülkelerdeki gibi bir yetişkinin veya bir çocuğun bisiklete binmesi ne kadar güzel.
Bu kültürün en gelişmiş olduğu il Konya’dır.
Türkiye’nin tek profesyonel bisiklet takımı Konya’da kurulmuştur. Konya’da bisiklet, sadece spor olarak değil, en önemli ulaşım araçlarından biridir. Özellikle okula giden öğrenciler ve sanayide çalışanların vazgeçilmezidir bisiklet.
Konya’daki hemen hemen tüm okullarda bisiklet garajları vardır.
Okulun müdürü de, öğretmenler de, öğrenciler de okula bisikletle gelip gitmekten onur duyarlar.
Gocunmazlar.
Avrupalı gibi…
Zaten bu bilinci ülkeye yaysak ne hava kirliliği olur, ne de park sorunu.
Bisiklet kültürünün yaygınlaşması, medeniyetin de yaygınlaşmasıdır.
*
Maalesef ülkemizde bisiklet yolları (bazı belediyelerin yaptığı park ve sahil kenarlarındaki hobi bisiklet yolları hariç) olmadığı için, Özellikle şehir içi trafiğinde bisiklet sürücüleri ralli sürücülerinden daha fazla risk altındadır. Bu sebepten gerçekleşen bisiklet kazalarına şahsım adına çok üzülüyorum.
Geçtiğimiz yıllarda Nazilli'de de bir kadın sağlık çalışanı yitirmiştik.
(Nur olsun)
Trafikte bisikletlileri hiçe saymalar ve kurallara uymamayı maharet bilenler yüzünden daha ne çok canlar yitireceğiz kim bilir? Ülkemizde bisiklet sürücülerini hiçe sayılırken, başbakanının bile işe bisikletle gidip geldiği Hollanda hükümeti 2017 yılında, var olan bisiklet yollarını yenilemek üzere tamı tamına 200 milyon Euro bütçe ayırıyor.
Yüzölçümü Konya ili kadar olan ülkede bu bütçe, ülkemizdeki futbol kulüplerin her birinin bütçesinden daha fazladır. Uzun lafın kısası,
Bisiklet bir kültür,
Bisiklete binmek de medeniyettir.
Sağlıcakla...