Büyük mütefekkirlerimizden rahmetli Cemil Meriç’in hayatını kronolojik olarak değil, doğumundan ölümüne kadar ki bütün safhalarını, fikri savruluşlarını, aydın olma vasfını kazanmasından entelektüelliğe doğru tekâmülünü; yılları dikkate alarak entelektüel bir duruşunu anlatmaya gayret edeceğiz. Zaman zaman entelektüel olma ve Türk entelektüel hayatından kesitleri sunarak Cemil Meriç’le kıyaslama usulünü dikkate alarak bir entelektüelin insicamını analiz etmeyi deneyeceğiz.
"Kimim ben? Hayatını,Türk irfanına adayan, münzevi ve mütecessis bir fikir isçisi."( Jurnal,18.6.1974 )diyen Cemil Meriç 12 Aralık 1916’da Hatay Reyhanlı’da doğdu. Ailesi Balkan Savaşı sırasında Yunanistan’dan göçmüştü. Fransız idaresindeki Hatay’da Fransız eğitim sistemi uygulayan Antakya Sultanisi’nde okudu.
1920 Birinci Dünya Savaşı'nı izleyen yıllarla 1936 arası, Suriye Fransa'nın mandası altındadır. Misak-i Milli dışında bırakılan Hatay'da da muhtar bir idare kurmuştur Fransa: Bağımsız İskenderun Sancağı.
1928 İlkokulu bitirir, elindeki diplomanın adı: "certificat d'études primaires"dir.
Çalışkan bir öğrenci olmasına rağmen cebirden ikmale kalır, gözleri zayıftır ve sınıftaki tahtayı iyi görememektedir, altı numara miyobu olduğu anlaşılır.1933’te Cemil Meriç`in ilk yazısı Hatay`da Yeni Gün Gazetesi`nde "Geç kalmış bir muhasebe" adıyla çıktı (1928-23.09.1933).
Birçok entelektüelin başına gelen Cemil Meriç’in başına da gelmiştir. Okuldaki eğitimin entelektüel aklı nasıl tahakküm altına aldığını burada da görmekteyiz.
1935-36 On ikinci sınıf felsefe sınıfıdır, bu sınıftayken, milliyetçi tutumu, yayımlanan bir yazısı ve bu yazıda bazı hocalarına, onları yeteri kadar milliyetçi bulmadığı için sert çıkması ("Türk Genci", Yıldız, 5.7.1935),
1939 Nisan ayında tevkif edilir, üç yüz kadar kitabına ve dergi koleksiyonlarına el konur. Antakya'ya götürülür, Hatay hükümetini devirmek suçundan idam talebiyle yargılanır, iki ay sonra beraat eder. (1936-1939 ‘daki faaliyetlerinden de aydın olmanın sorumluluğunu, aksiyonerliğini ve entelektüel olmanın nüvelerini görmekteyiz. Gerçek entelektüellerin çok büyük bir kısmının hayatında bu tür hapis hayatı, tutuklamalar, tacizler vs. hep olagelmiştir. Çünkü iktidardakilerden ayrı düşünmektedir. Mesela Necip Fazıl, Ahmet Yüksel Serdengeçti bunlardan sadece ikisi... Entelektüel hareket adamıdır, ancak aktivist değildir. Hakikat adamıdır. Burada özellikle aktivistler ile entelektüelleri birbirinden ayırmak gerekmektedir. Aktivist, balina ölümlerine, hayvan hakları gibi sınırlı konularda tepki gösteren, icabında birileri adına hareket eden kişilerdir. Entelektüel bunlardan farklıdır.)
Aynı yıl 29 Haziran'da Hatay Türkiye'ye katılır.
1940’da İstanbul Üniversitesi’ne girip Fransız Dili ve Edebiyatı öğrenimi gördü. 1941’den başlayarak İnsan, Yücel, Gün, Ayın Bibliyografyası dergilerinde yazmaya başladı. 1942 ve 45 yılları arasında Elazığ lisesinde, 1952 ve 54 yılları arasında ise İstanbul`da Fransızca öğretmeni olarak çalıştı. Daha sonra İstanbul üniversitesi Edebiyat fakültesinde yabancı diller okutmanlığı görevinde bulundu, Sosyoloji bölümünde dersler verdi. Mükemmel düzeyde Fransızca okuyup yazan Meriç, İngilizceyi anlıyor, Arapçayı, kendi ifadesiyle, “söküyor”du.