Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeli
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli
***
Merhum İstiklal şairimiz Mehmet Akif’in ezanlar için yaptığı tasvir …
Milli Şairimizin atfettiği mukaddes ruha, niçin set vuran bir dönemin penceresinden bakmaya devam ediyoruz?
Müslüman bir memlekette minarelerden Ezan-ı Muhammedî’nin dalga dalga şehadet etmesi gerekmiyor mu?
Davet çağrısının Ebedî yurdumun üstünde inlemesine neden hala mani oluyoruz?
Esas itibariyle bazı yerlerde, Ezanı- Muhammedî minarelerden ülkemizin Müslüman olduğuna şehadet ediyordu…
Ancak, merkezi ezan sisteminin aynen devam ettiğine şahit oluyoruz.
Hakkı teslim edelim: Bir - iki de olsa bazı müezzinler ezanı okuyor..
O da ara sıra…
***
Hem 28 Şubat zulmünden dem vuruyoruz...
Hem de 28 Şubat uygulaması…
Merkezi ezan…
Merkezi Vaaz..
Son sürat tatbikine devam ediyoruz.
Verilen bütün mücadele boşa mı gitti..?
Oldu olacak merkezi sistemi tam merkezden yapalım:
TRT’den canlı yayınla Ankara Kocatepe Camii şerifinden aynı anda bütün Türkiye sathı-ı mahallîsinde ezanlar okunsun.
Böylece tam zamanlı bir tatbikat hayata geçirilmiş olur.
Asıl arzu edilen bu değil mi?
***
Bilirsiniz…
Kurbağa benzetmesi vardır.
Bir kurbağayı kaynayan suyun içine atarsanız, kurbağa kendini dışarı fırlatır.
Çünkü canı çok yanmaktadır.
Ama aynı kurbağayı soğuk suya koyduktan sonra, suyu yavaş yavaş ısıtırsanız, kurbağa buna tepki vermeyecektir. Hissetmemektedir. Zira, sessiz ve yavaş yavaş yapılan değişimlere tepki vermeyecek şekilde programlanmıştır. Alıştıra alıştıra kurbağanın derisinin yüzülecek olması, rahatsız edici bir durum değildir.
Belki de kaynayan sudaki halinden memnundur.
Ancak sonuç belli: Ölüm ve birilerine meze olmak…
***
Duyuyoruz…
Vatandaşlar rahatsız oluyormuş…
-Ki ben rahatsız olanların varlığına inanmıyorum. Varsa da azınlıkta…-
Modernleri rahatsız etmeyelim…
-Ne demekse…-
Barlar sokağına dönüşen ana caddelerden bizler rahatsız oluyor muyuz diye soran var mı?
Yok, ama…
Ezana gelince bahane çok.
Minarelerden dalga dalga Ezan-ı Muhammedî’den rahatsızlık da neyin nesi...?
Bu gibi mazeretlerin sonu yok…
***
Kötü ses yoktur…
Eğitilmemiş ses vardır…
Eğitirsiniz müezzinleri …
Aldırırsınız mûsikî dersi, olur biter…
Bunların çözümü çok basit…
Ama mesuliyet sahipleri “birileri ne der” derdine düşmüşse…
Ya da düşerse, orada müspet icraat olmaz…
Verilen 28 Şubat mücadelesi berhava olmuş gitmiş demektir.
***
Allah aşkına “Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeli” şuuruna ne zaman varılacak?
Bin yıl sürecek denilen 28 Şubat …
Aslında gerçekten mi sürüyor?
Ezanlar merkezi…
28 Şubat ürünü.
Vaazlar merkezi…
28 Şubat ürünü.
Çilekeş mağdurlar hâlâ çilekeş…
28 Şubat ürünü.
En büyük 28 Şubat destekçiler muktedir olma peşindeler…
Kimse bize dert anlatmasın…
İcraat yapsın.
Siz ezanı Muhammedîyi bütün camilerden okutun …
Karşı çıkan varsa -birlikte- ifşa edelim.
Hep birlikte omuz omuza mücadele verelim.
Yoksa bunları biz kendi çocuklarımıza bile anlatamayız.
Hamiş/Not: Bazı dostlar LGBT renkleri çağrıştıran uygulamalara “her renk LGBT rengi demek değil” diyerek yumuşak bir üslup tavsiyesinde bulunuyorlar.
Doğrusu, ne demek istediler anlamadım.
Çocuklarımıza LGBT sapkınlık renklerini yumuşak yolla zerk edilmesi…
Yani “Subliminal Mesaj ve Hipnoz Etkisi” ile fark ettirmeden zihinlere yerleşmesi mi arzulanıyor?
Tepkisiz bir vaziyette durumu kabul edelim mi denmek isteniyor?
“Aman birileri ne der mi” den mi korkuluyor?
Cehaletime verilsin: Anlayışım biraz kıttır!
Taziye: Bingöl'den Tatvan'a gitmek üzere havalanan helikopterin düşmesi sonucu şehit olan kahraman askerlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Aziz milletimizin başı sağ olsun. İşte bu ve diğer şehitlerimiz Ezanı Muhammedî’nin minarelerden arşa ulaşması için can verdiler. Hürriyetimizin alameti farikası için can verdiler. Bunun için “Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeli/Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli” dir. Bu sebeple merkezi ezana derhâl son verilmelidir.