Bir tekne gibi hüznün orta yerine bırakıldığımızda ve boğulmamak için çırpınırken biz, karada olmanın değerini daha iyi anlar oluruz. Kıyıya doğru seyretmeye çalıştıkça tutulduğumuz dalgalar, gücümüze güç katar.
Ya böyle değilse?
Istırap, yoksulluk ve tüm felaketler hep düşlendi, gözü kara bir biçimde istendi ve bilinçsizce yansıtıldı. Eğer sürekli hastalık yada nefret, kızgınlık ve olumsuzluk düşünceleri taşırsak, bedenimiz bu düşünceleri fiziksel boyuta dönüştürecektir. Endişe, nefret, korku, acı çekme, sabırsızlık, hırs, tamah, anlayışsızlık, yargılama ve suçlama gibi ürünleriyle birlikte bedene, hücresel boyutta saldırır. Endişe, nefretten sonra insanın kendisine ölümcül zarar verdiği en kötü zihin aktivitesidir…
Bunlar insanın kendi karanlıklarında barınmakta. Elle tutulur gözle görünür hale gelebilen gölgeler ve canavarlardır. Ta başından beri, sesimi duyuyor musunuz? Ben kendimi iyi duyuyorum şimdi! Lütfen, bırakın da bir nefes alayım önce... Evet, sonuçta gitmenin yollarını gözleyen gözlerimiz, ele verdi kendimizi. Aslında belki de, gözlerimiz de ayaklarımız gibi hep gitmek istiyordu da biz anlayamamıştık. Her neyse!
Her sabah kalktığımda kendime diyorum ki: Bu gün iki seçeneğin var: Ya iyi bir ruh halinde olabilirsin, ya da kötü bir ruh halinde, seçimini yap. Bir süre sonra, seni durduramayacağımı kanıksadığımda da, artık çok geç olmuştu: Önüne geçsem de; duvardan barikatlar da kursam, sen gidecektin. Kötü bir şey olduğunda, ya kendimi kurban olarak görebilirim ya da bu durumdan bir şey öğrenebilirim. Ben de bir şey öğrenmeyi tercih ediyorum. Ne zaman birisi bana derdini anlatsa, onu sadece dinleyebilir, ya da hayatın olumlu taraflarını gösterebilirim. Ben de ikincisini tercih ediyorum…
Yaşayacağın tüm olaylar bu seçimle şekil alır. Eğer hakkını yanlış kişiden yana kullanmışsan bedelini çok ağır ödersin. Yalnızca senle de bitmez, evladın öder, annen baban öder eş dost öder, çevrende kim varsa bu bedelden nasibine düşeni öder.
Hayat seçeneklerden ibarettir…
Gereksiz ayrıntıları bir kenara bıraktığında her durumun bir seçenek olduğunu görürsün. Olaylara nasıl tepki vereceğini sen seçersin. Bu nedenle yarın için üzülmeyin, bırakın yarın kendisi için üzülsün. Sevdiklerinizle doldurun çevrenizi; aile, kedi, köpek, kuş, balık, yadigarlar, müzik, bitkiler, hobiler, ne olursa. Eviniz sığınağınızdır. Tadını çıkartın.Her geçen günün kendine yetecek kadar derdi vardır. Kaldı ki, bugün, dün kaygılandığınız yarındır. Hayata olan tavır ve bakış açımız her şeydir.
Kağıtla kalın, kalemle kalın, insanlığınızla kalın...