Malum, batıda çıplaklık adına NÜ sanatı diye bir akım var. Çıplaklık, sanat olarak ifade edilir..! -Meraklısı varsa internete bol miktarda kaynak var.- Batıdan aşırma bu akımda çağdaşlığı bulan kesime ülkemizde fazlasıyla rastlamak mümkündür. Modernleşme adına NÜ!den medet umulmaktadır. Bunun adına da çağdaşlık denilmektedir. Modernleşme ne zamandır çağdaşlaşma/muasırlaşma olduysa..! Olsa olsa bunun adı muasır medeniyet seviyesinden batıcıcılığa dümen kırmaktır. Atilla İlhan bu dönüşümle alakalı olarak “Mustafa Kemal Paşa’nın ‘çağdaşlaşmak’ilkesi (‘muasır medeniyet seviyesine ulaşmak’), gayet ustalıkla ‘Batılılaşmak’ biçimine dönüştürülmüştür” dedikten sonra Mustafa Kemal Paşa’nın 6 Mart 1922 tarihli konuşmasını nakleder: “Artık ıslah-ı hal etmek ve insan olmak için, mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın amaline göre tedvir etmek, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi bir takım zihniyetler küşayiş buldu. Halbuki hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nesahiyle, planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadise kaydetmemiştir (Hangi Atatürk,İş Bankası Yay. S.63)( Öztürkçeciler lükatlare bakıversinler! Zahmet olacak). Biz yine de Batı’dan bir bakış açısıyla modernliğe katkı! sağlayalım.   Müslüman olduğunu duyurduktan sonra Şüheda Davitt ismini alan İrlandalı ünlü kadın şarkıcı Sinead O'Connor, ABD’li şarkıcı Miley Cyrus’a bir mektup yazmış. Bu mektup İrlandalı şarkıcı Şüheda Davitt’ın ölümünden günler sonra yayınlandı. O’Connor (Şüheda Davitt) mektubunda Miley Cyrus’u kadın bedeni sömürüsü konusunda uyararak şu şekilde tavsiyede bulunuyor: "Sömürülmenize izin vermek uzun vadede zarardan başka bir şey getirmez. Sizin için bir şekilde rol model olduğumu duyduğuma sevindim ve bu sebeple size anlattıklarımı dikkatle dinleyeceğinizi umuyorum. Müzik sektörü ne seni ne de bizi umursuyor. Sen rehabilitasyona gittiğinde, 'onlar' satın aldıkları Antigua'daki yatlarında güneşleniyor olacaklar. Vücut istismarına açık olursan kendini çok yalnız bulursun. "Bu tehlikeli bir dünya. Kızlarımızı orada çıplak dolaşmaya teşvik etmiyoruz çünkü bu onları hayvanlar için av yapıyor ve hayvanlardan daha azını avlıyor, rahatsız edici bir çoğunluğu müzik endüstrisinde ve ilgili medyada çalışıyor.” (https://www.haber7.com/dunya/haber/3342326-oconnorin-abdli-sarkici-miley-cyrusa-yazdigi-mektup-ortaya-cikti-ciplak-dolasmaya) Alın size, Batı’dan bir görüş ve duruş. Mademki batıcı olacaksınız, bu fikirlere de değer vermeniz gerekmez mi? Pekiyi, milliyetçi muhafazakâr yönetime ne demeli? Mevcut yönetimin kontrolünde olan takımdan bir kişinin ifadeleri ne ola ki? Özel hayatınızda, başkasına zarar vermediğiniz müddetçe her şeyi yapabilirsiniz. Ancak, gençlere rol model olacak bir kişinin paylaşımları ve bu tür şahısların ön plana çıkarılması Mustafa Kemal Atatürk’ün arzu ettiği bir muasır medeniyet seviyesi olmasa gerektir. Bir şampiyonluk sonrası mesajında ne demişti “meşhur” sporcu? Atatürk'ün koltukta oturduğu ve arkasında ise takımdan bazı isimlerin yer aldığı sosyal medya paylaşımında "Atatürk'ün altın kızları” notunu düşerek: “Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” demiş. Birileri akıl vermiş olmalı ki Şair İsmet Özel'in dizlerini de kendine perde etmiş ve gelen eleştirilere şöyle cevap vermiş: "Boynumda bana yargı yükleyenlerin utançlarından yapılma mücevherler yani altın madalya." “Bir hayatı, ısmarlama bir hayatı bırakıyorum görenler üstünde iyi duruyor derdi her bakışta” (İsmet Özel.Erbain,’Mataramda Tuzlu Su’) dizelerini de eklese iyi olurdu. Fısıldayanlar es geçmiş anlaşılan… Mevzu, özel hayat değil. Kimse günahlarından veya sevaplarından dolayı sorgulanamaz. Herkes yaptıklarından dolayı mesul olacaktır. Yeter ki hususi hayatında yaşasın.  Mademki bizim cenahtaki üstadlardan gidiyoruz. Biz de efsane şairimiz Necip Fazıl’dan bir bölümle cevap verelim: Üç katlı ahşap evin her katı ayrı âlem!
Üst kat: Elinde tesbih, ağlıyor babaannem,
Orta kat: (Mavs) oynayan annem ve âşıkları,
Alt kat: Kızkardeşimin (Tamtam) da çığlıkları.
Bir kurtlu peynir gibi, ortasından kestiğim;
Buyrun ve maktaından seyredin, işte evim!
Bu ne hazin ağaçtır, bütün ufkumu tutmuş!
Kökü iffet, dalları taklit, meyvesi fuhuş...
Rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım!
Mukaddes emanetin dönmez dâvacısıyım! ***
 Diyeceğimiz o ki… Hususi hayat kişiyi bağlar. Zaten buraya kimse müdahale edemez. Etmemelidir de. Ancak kamuya mal olmuş kişiler özel hayatını teşvik edici şekilde rol model olma yoluna girerlerse… Hatta bunun için var gücüyle gündemde kalma pahasına insanların gözüne sokarlarsa… Bunu da meziyetmiş gibi reklam yaparlarsa… Daha da ötesi reklam filmlerinde –özellikle- ön plana çıkartılırlarsa… İşte biz de buna itiraz ederiz. Nü’cülerin… LGBT’cilerin… Ortalıkta, kişi haklarına zar verici boyutlarda arz-ı endam edenlerin saldırılarına karşı… Biz de demokratik hakkımızı sonuna kadar kullanırız. Ama görünen o ki, modern “NÜ”cülerin fendi çağdaşlığı yenmiş! Söze Atilla İlhan ile başladık, Atilla İlhan ile bitirelim. “Çağdaş Uygarlık Düzeyi’ Kavramı adıyla 10 Ocak 1978 yılında neşrettiği makalesinde şöyle diyor: “Bunlar hanidir ‘Atatürkçü’ geçiniyorlar ya, Allah sizi inandırsın, Mustafa Kemal’in bir tek sözü, bir tek ilkesi üzerinde  bile doğru dürüst düşünmemiş, neyi nasıl ele alıp uygulayacaklarına kafa yormamışlardır. Örnek mi? Alın şu her karşı programın temelini oluşturması gereken ünlü sözünü, “ Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmalıyız” de demek oluyor, hiç düşündünüz mü, pek sanmıyorum(…) içerdiği nedir, boyutları  nedir, gerekleri nedir, araştıran yok.”(a.g.e:157). Araştıran var, ama tersinden.