Rahmetli Kemal Sunal’ın Köşeyi Dönen Adam filmini hemen herkes seyretmiştir. Köşeyi dönmeye çalışan bir garibanın ondan fazla dönen çevresini konu alan film, günümüz dünyasında hiç bir şeyin değişmediğini gösteriyor. Bugün köşeyi dönmek için çok daha fazla yollar mevcutsa da hala daha köşeyi dönmek o kadar kolay değil. Hatta belki köşeler artık eskisine göre daha keskin bile diyebiliriz. Kolay yoldan kazanma sevdası insanoğlunun sürekli peşinden koştuğu bir şey olduğu müddetçe, köşeyi dönenleri çarpanlarda olacak. Tabi bu çarpıcıların metodlarıda sürekli gelişip çoğalmakta. En akıllımızdan tutun da en aptalımıza kadar herkes bu tezgahlara düşebiliyor. Eeee geçmişte Başbakan çarpan dolandırıcılarımız bile oldu hatırlayın. Hal böyle olunca, kolay para kazanma sevdası bir çok insan için hala ekmek kapısı. Dijital dünyaya geçişle birlikte bu tuzaklara farkında olmadan bile düşebiliyoruz. Tabi bazılarımız kuyunun ağzında hazır beklediği için, sanal inek satanlar bile alıcı bulup çarpabiliyor. Ama benim asıl hikayem köşeyi dönemeyen adamlarla ilgili. Bazı insanlar vardır ki neye el atsa kurur. Hangi yola girse o yol çöker. Tıkandı Baba hikayesindeki Tıkandı Baba gibi “Vermeyince Mabud, neylesin Sultan Mahmut” özdeyişiyle olduğu kadar, bahtsız Bedevi benzetmesiyle de tanımlanabilen bu insanlar hayatları boyunca çile çekmeye mahkum yaşarlar. Ama dikkatle bakarsanız onlarda bu halden pek şikayet göremezsiniz. Durumlarını kabullenmişler, böyle yaşamaya alışmışlardır. Bu alışmışlık bir süre sonra onların umutlarına da yansıdığı için, büyük beklentiler içine girmezler, az ile yetinirler, bu sebeple belki de diğerlerinden daha huzurlu yaşarlar. Hani hayatın sırrını çözmek diye bir şey varsa ilk sorulacak adamlar bunlardır bence. Sürekli istemekten, sürekli isteklerin peşinden koşmaktan, sürekli nefsinin esaretinde olmaktan kurtulmak belki de hayatın gerçek sırrıdır. Eğer köşeyi dönemeyen adamlardan değilseniz, bu sırrı bilseniz de, anlasanız da, kabul etseniz de bu meziyete mahzar olamaz, yine de nefsin peşinden koşarsınız. Elde ettiğiniz her isteğin peşinden, yeni bir istek için koşuşturmaya devam ederek ömrünüzü tüketir gidersiniz. Hal böyle olunca da “Bana Mutluluğun Resmini Çizebilir misin?” Diye sorar durursunuz.