ÜLKEMİZ, 1 hafta önce dünyanın en büyük kıyamet gibi bir felaketi yaşadı. Dünyaya, millet olarak bu acıyı yaşarken birbirimize sarılmanın örneğini veriyoruz.  Türkiye’nin, Türk’ten başka dostlarının da olduğunu gördük. Bu acı bizi kaç yıl geriye götürür bilmiyoruz.  Elbette acımız, üzüntümüz çok, ama çok büyük. Yaşananlara insan olarak dayanmak mümkün değil. Depremde, annesini emerken kaybettiğimiz 12 günlük bebeği ve anneyi nasıl unuturuz.  Enkazdan kızının sağ çıkmasını beklerken, cesedi çıkan kızının elini tutup bırakmayan babanın acısını hiç düşündünüz mü? Enkazdan sağ çıkarken, önce annemi çıkarın diyen 5 yaşındaki küçüğün.. Bu anne sevgisi ve feryadı hafızalarımızdan çıkar mı? Depremde 20-25 yakınını kaybeden insanlar bu acı ile nasıl yaşar? Ülkemizin yaşadığı bu felaketi inanın bir başka ülke yaşasa dağılırdı, savrulurdu. Biz zenginliğimizle değil, milli birlik ruhuyla bir olduğumuz için ayaktayız. Yaşanan acılar bize ders olmalı. Malzemeden çalıp apartman yapmanın sonuçlarını görüyoruz. Bizi depremler değil insanlarımızın yanlış yaptığı binaların öldürdüğünü unutmayacağız.  Çalmanın hak hukuk çiğnemenin sonuçlarını yaşıyoruz. Milletimizin, yaşanan bu acı karşısında yarayı sarmak için milletimizin nasıl tek vücut olduğunu dünya imrenerek izliyor. Yeter ki ortak akılda hep birleşelim. ** TEK YÜREK TEK SES OLDUK! Yüzyılın Türkiye’sinde yüzyılın felaketi yaşanıyor. Bugüne kadar dünyanın yaşadığı ikinci büyük felaket. 13 milyon insanımızı etkileyen, 9 saat ara ile yaşanan 7.7’lik ve 7.6’lık iki şiddetli deprem.  Böyle kapsamlı bir depremi dünya hiç yaşamadı. Yaklaşık 100 bini aşan insan enkaz altında. Bugün için ölü sayısı 25.000 olsa da bu sayının yüz bine yaklaşacağı iddiaları var.  10 ilimiz 150 atom bombasının vereceği hasarı yaşadı. Türkiye Cumhuriyeti devletinin yaşadığı en büyük deprem. Dünyanın yaşadığı 2’nci en büyük felaket.  Bu satırları yazarken, depremi yaşayalı henüz 6 gün olmuştu. Nazilli halkı belediye başkanından gencine kadar böyle bir yardıma koşma ortamı yaşamadı.  Seferberlikte bile zor görülecek bir tempo.  Belediye önünde her yaşta insanlar memleketi için, Allah aşkıyla çalıştılar.  Milletçe bir olmanın, birlikte olmanın örneğini verdiler.  Nazilli Belediye Başkanı sayın Kürşat Engin Özcan ve daire müdürleri, memurları ile Gazeteciler Cemiyet Başkanı kardeşim Ümit Özmen ve gazeteci genç kardeşlerimiz depremde ölenler için saatlerce yardım topladılar, organizasyon yaptılar. Onların bu çalışmalarını saygı duyarak kutluyorum.  Bu çalışmaları görenlerin, duygulanmaması mümkün değildi..  ** DÜNYA YARDIM PEŞİNDE, SİZ HALA KAVGA EDİYORSUNUZ! Atalarımızın İstiklal ve Çanakkale Savaşı’nı nasıl kazandığını şimdi daha iyi anlıyorum. Milletimizin içinin kan ağladığı bir zamanda, ölümüne bir çalışma ortamı. Yunanistan’dan gelen AFAD ekibi bile, “Hepimiz Türk’üz” diyerek, enkazdan bir can kurtarmaya çalıştı. Dünya devletleri Türkiye’deki felaket için saygı duruşlarında bulundu. Acımızı paylaşmaya çalıştı. Dünya, Türkiye’ye maddi manevi yardım yarışına girdiler. Kardeş Pakistan milletvekilleri, yüksek bürokrat memurları birer aylık maaşlarını DEPREMZEDE FONUNA vermeyi kararlaştırdı.  Ey milletimin siyasileri, Sayın milletvekilleri siz hala birbirinizle kavga ediyorsunuz.  Türkiye’nin acısını adeta seyrediyorsunuz. Sosyal medya üzerinden hesaplaşma peşindesiniz.  Utanmalısınız. Düşmanların bize yapamadığını sizler yapıyorsunuz.  Ulusal yasta olduğumuzu unuttunuz, acıyı unuttunuz hala menfaat kavgasındasınız. Yazıklar olsun size. YENİ YÜZYILIN TÜRKİYESİNDE, SİZİN GİBİLERİN YERİ ASLA OLMAYACAK, OLMAMALI. ** TÜRKİYEM BU OLAMAZ! Toplumun her kesiminde ayrışma bütün hızıyla devam ediyor. Maalesef millete örnek olması gereken siyasi liderler bunların başını çekiyor. Birinin ak dediğini diğeri gözüne baka baka kara demekten çekinmez duruma geldiler. Yıllar önceydi, bir kamu yetkilisi; Yeni Asır’da çıkan bir haberimden çok rahatsız olmuş ki, beni makamına çağırmıştı.  Aramızdaki dostluk böyle gitmez deyip, kızgın bir tavır içinde bana; “Bak hocam ben bir konuda, kara diyorsam sende kayıtsız şartsız kara diyeceksin.  Ak olsa da kara diyeceksin” demişti. Yok bunu yapamam dedim. Makamını çayını içmeden terk etmiştim.  Toplumda hoşgörü yok denecek kadar azaldı. Bu durumu 1970’li yıllarda bir kez daha yaşamıştık. Çağdaş ülke insanına yakışmayan bir ortam. Şu 6’lı masa da uzmanların Türkiye’nin geleceği için yıllar aylar içinde emek vererek hükümet çalışma programı hazırlamışlar. Kendilerine göre yarının evrensel Türkiye’si için, 9 başlık 2300 maddede toplanmış bir çalışmayı topluma sundular.  Eksiği olabilir, eleştirilebilir. Ne var ki bu göz nuru ile aylar sonunda hazırlanmış bir programı. Bu çalışmalar bazı, ulusal basın satırlarına, Türkiye’nin KARANLIK GELECEĞİNİN programı dediler.  2300 LAF SALATASI diye adlandırmışlar... ABUK SABUK şeyler, bunlara MASAL HİKAYE yakıştırması yapılmış. Bunlar birbirimize olan nefretimizin ifadesi.  Acımasızlığımızı birbirimize bakışımızı, ayrışmada hangi noktaya geldiğimizin bir göstergesi.  Bunlara söyleyeceğim tek cümle; “YAZIK OLUYOR ÜLKEME, YAZIK OLUYOR TÜRKİYEME” demekten, başka ne olabilir. ** GENETİĞİ DEĞİŞMİŞ ÜRÜNLER! Zaman zaman televizyonda Serhan Asker’in, “GÖRKEMLİ HATIRALAR” programını izlerim.  Ülkemizin çeşitli köşelerinden, yöresel değerlerimizi ve zenginliklerimizi sunan nefis bir program. Asker, yaptığı programlarda yöresel sanatçılarla, türkülerle programa ayrı bir zenginlik katıyor.  Son olarak Denizli ve ilçesi Honaz’da yaptığı programını izledim.  Honaz’da yetişen kirazların dünyanın en kaliteli ikinci kirazı olduğunu söyledi.  En iyi kirazında Şili’de yetiştiğini hikâyeleri ile anlattı.  Çok ilginçtir Şili hükümeti sınırda uyuşturucu ile yakalanan bir kişiyi ilk defasında affediyormuş. İkinci seferinde yargılayıp cezalandırıyormuş. Ama sınırda GDO (GENETİĞİ DEĞİŞMİŞ ORGANİZMALAR) geçirenlere 5 yıl ceza veriliyormuş ve bunun affı yokmuş. Çok düşündürücü. Milletlerin doğal meyve, sebze tohumlarını böyle caydırıcı yasalarla nasıl koruduğunu görüyoruz.  Nerde ülkemizin dünyaca meşhur domatesleri, sebze meyveleri? Pazarlarda ince kabuk diye o nefis domateslerimizi arıyoruz, zor buluyoruz. Allah rahmet eylesin o güzel programda yöresel sanatçımız Özay Gönlüm’ü Yöresel Türküleriyle bol bol andık. Mekânı Cennet olsun.